“Günahlardan kaçınmak tövbe etmekten daha kolaydır”
Hz Ali
İnanın mide namına bende bir şey kalmadı son yaşananları gördükçe. Üçüncü sayfa haberleri nasıl yakışır yüzde doksan küsuru Müslüman olan ülkeme. “Nerede yanlış yapıyoruz” sualine acilen cevap bulmamız gerekiyor dostlar.
Havsalam almıyor, midem kaldırmıyor inanın. Yahu hayvanların dahi birbirine reva görmediklerini bırakın Müslümanlığı yahu insan olan insana, evladına yapabilir mi?
Yahu bir insan (!) kendi öz kızına tecavüz edebilir mi, onu taciz edebilir mi, kendi öz evladını, sevdiğini, eşini, ağabeyini yahut kız kardeşini hunharca öldürebilir mi? Evet, hastadır, cinnet getirmiştir diyebilirsiniz belki ama ben hiçbir cinnet geçirenin kendine zarar verdiğine şahit olmamışımdır.
Ne oluyor bize aman Allah’ım..!?
Lut kavminin akıbetine doğru adım adım ilerlediğimizin ne zaman farkına varacağız bilemiyorum. Bu ne hırs, bu ne şehvet, bu ne doymak bilmeyen heva ve heves anlamak akıl kârı değil. TV dizileri, filmler ve programlar tamamen fuhşiyatı, çarpık ilişkileri ve çıplaklığı teşvik ederken toplumu, gençlerimizi ve çocuklarımızı nasıl koruyabileceğiz? Miraç Kandil gecesinde en çok izlenen survıvor ise ne demek istediğimi varın siz anlayın artık.
Ey anne babalar! Sözüm önce kendi nefsime sonra sizlere. “Nerede yanlış yaptık” sualini sorgulayıp sonra başımızı ellerimizin arasına alarak bir iç muhasebe yapmamızın zamanı gelmedi mi hâlâ? Ha sen bu muhasebeyi yapmamış olabilirsin ancak ben gördüğüm birkaç hususu sıralamak istiyorum müsaadenizle;
Haram süt meselesi ki ‘fareden doğan kendir keser’ misali yediğimiz haramlar emanetimiz olan evlatlarımıza maalesef sirayet etmiştir, etmektedir.
Büyüklenme, kibir, gurur, haddi aşmak, kin ve haset içerisinde olmaktır ki bunları taşıyanların günahkâr olması, sonrasında küfre doğru yelken açması aşikârdır.
Başkalarının hakkına tecavüz edenler, yetim hakkına tasallut edenler, başkasına ait makamlara kurulup oturanlar yüzünden toplum adeta can çekişmektedir.
Küçücük günahları makul gösterenler, çocuğunun yanında uygun rol model olamayanlar, kötü alışkanlıkları ile öne çıkanlar ve en acısı da şudur ki bunların zararsız olduğunu düşünenler evlatlarını zamanla ellerinden kaçırmakta ve maalesef kaybetmektedirler.
Peki, hal çaresi nedir? Şudur ki;
Önce kendimizi bir hizaya alarak titreyerek kendimize geleceğiz. Sonrasında; ‘Ben neciyim, nereden geliyorum ve nereye gidiyorum’ suali ile hemhal olarak nefsimizi terbiye edeceğiz.
En büyük rehberimiz ve önderimiz, tek reçetemiz Kuran’ı Kerim’e ve Efendimiz (SAV) sünnetine ve hadislerine sığınacağız. O’nun dediklerine şeksiz şüphesiz biat edeceğiz. Rabbim gerçi akıl verdi ancak gücün yoksa dünyevileşmeyen, şirketleşmeyen, vatanı peşkeş çekmeyen, para, kadın, makam ve şöhrete itibar etmeyen bir Allah dostuna sığınacağız.
Kısacası biz önce kendimizi hizaya getireceğiz. Sonra çoluk çocuğumuza örnek olacağız ve dahi çevremizi dizayn edeceğiz ve nihayetinde birbirini seven, sayan, ardından iş çevirmeyen, Allah’tan korkan ve kuldan utanan bir toplum olacağız. Zor mu? Değil elbette. O halde ne duruyoruz? Yarın geç olmadan hemen bugünden ve hatta şimdi başla..!!!