Bir tohumda ; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir. Necip Fazıl Kısakürek
Neden eğitim diye sorsak, sorumuzun bir cevabı da yeterli iş gücünü yetiştirmek olurdu. Ancak yeterli iş gücünü yetiştirirken yanlış yaptığımız bir şey var. İhtiyaç olan alana ait iş gücünü elde etmek için o alanla ilgisi, alakası ve hatta yeteneği bile olmayan kişileri bile ihtiyaç olan o alana yönlendiriyoruz ve hata yapıyoruz. Sadece biz değil, sistem de bu hatayı yapıyor ve bizleri zorluyor. Resim yapma yeteneği olan kişiye fen ve sağlık ile ilgilen yoksa aç kalırsın diyor. Örneğin müzik alanında yetenekli bir kişi bu yeteneğini geliştirmek yerine matematik soruları ile boğuşmak zorunda kalıyor.
Başarısızlığı kabul etmekte zorlanan öğrenciler yanlış davranışları öğrenmeye ve yanlış yollara sapmaya belki de yanlış eğitim ve ölçme sistemleri ile başlıyorlar. Tıpkı iyileştirmek için aldığımız ilaçların yan etkilerinin olması gibi kopya çekmeye itilen öğrenciler ortaya çıkıyor. Sanat ve edebiyat gibi sosyal bilimler ile ilgili bir öğrenciye illa da matematiği öğretmeye çalışmak ve matematikten sınav yapmak, öğrencinin kendisini yetersiz ve başarısız hissetmesinden başka neye fayda sağlayabilir ki? Oysa her öğrenci özeldir. Her insan özeldir. Hatta şu küçük hikaye ile dünyadaki her canlının özel ve değerli olduğunu anlayabiliriz:
Hikayeye göre adamın biri bir gün çirkin ve kötü kokulu bir böceğe rastlar. Kendi kendine “Allah bunu neden yaratmıştır ki?” der. Aradan birkaç gün geçmiştir ki adamın yüzünde bir çıban çıkar. Gün geçtikçe iyileşmek bir yana, çıban büyüyerek yara halini alır. Tedavi olmak isteyen adam doktor doktor gezer ancak çare bulamaz. Son çare olarak bitkisel çözümler denemeye karar verir. Gittiği bir şifacı yüzündeki yarayı inceleyince günler önce gördüğü böceği tarif ederek bulup getirmesini ister. Orada bulunanlar böceği duyunca gülmeye başlarlar ama hasta adam durumu anlar çünkü aklına günler önce bahsedilen böceği gördüğünde söyledikleri gelir.
Böceği bulup getirdiklerinde, şifacı adam böceği yakarak küllerini adamın yüzüne serper. Allah’ ın bir hikmeti olarak yara çabucak iyileşir. Bunun üzerine hasta olan adam etrafındakilere şöyle der:
“İyi biliniz ki, Allah-u Teala mahlukatının en adi ve yaramazı olanında bile, en iyi deva bulunduğunu bana bildirerek murad buyurdu. Allah Hakim’ dir. Habir’ dir.”
Herkes içindeki yeteneği aramalı ve istediği işi yapmalı; yani en kolay başardığı, başarırken mutlu olduğu işi yapmalı. Başarısız sandığımız insanların bile çok özel yeteneklerini bulduklarında başarılarını gördüğünüz zaman şaşırabilirsiniz. En çirkin ve pis kokulu böceğin bile bir görevinin olduğu bu dünyada kimse kendini işe yaramaz ya da başarısız ya da yetersiz hissetmemeli. Herkes içindeki ışığın peşinden gitmeli.
Değer Sizsiniz