"İnsan değer verdiği şeylere gözüyle bakar, yüreğiyle taşır"
Neşet Ertaş
Tarihten bu yana şerefle taşıdığımız Gümüşhaneli kimliği gittiğimiz her yerde bizlere adeta pusula olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Her ne kadar iddialı olsa da diğer illerde vuku bulan üçüncü sayfa haberlerini gördükçe gerçekten altın olmasa da en azından gümüş kalpli insanlar olduğumuzu anlayabiliyoruz.
Zira bu şehirden yetişen insanların hayat hikâyeleri aslında birer azim ve başarı vesikasıdır. Varlığından utanacağım hiçbir Gümüşhaneli yoktur sözünün sahibi Mahmut Oltan Sungurlu'nun hikayesi ile Gümüşhane Otogarı'nın emanetçisi Edip Ceylan'ın hikâyesinin ortak paydası sevgidir, çalışmaktır ve başarmaktır.
Bu toprağın sesi İsmail Akçay ile bugün Kardiyoloji alanında Türkiye'nin sayılı ismi Prof Dr Ali Metin Esen'in başarıya giden yolu aynı adresten çıkmış ve aynı menzil yolu üzerinedir.
Yokluk ve yoksulluğun adeta pişirdiği Gümüşhaneliler belki de bu yüzden gittikleri her yerde itibar görmüş adeta el üstünde tutulmuşlardır. İçimizden bazı ayrık otları boy verse de biz dikenlerin içinde ab-ı hayat güllerin varlığı ile her daim gurur duyuyoruz.
Fikri, inancı, felsefesi ve hissiyatı ne olursa olsun vatan, bayrak ve millet sacayağına sımsıkı sarılan her Gümüşhaneli benim başımın tacıdır.
Zira Gümüş Portreler, Gümüşhaneli 29 Renk ve Bir Şiir Gümüşhane adlı eserlerim başta olmak üzere Hayal Dükkanı sayfamda bunu aşikâr olarak gördüğünüzü zannediyorum.
Ve maalesef Torul ilçemizde doğan K.P. vatan haini iken Nihal Atsız gibi bir değerimizin yetişmesi de bu coğrafyanın kaderi olsa gerek. Bu isimlerin farklı fikri kulvarlarda yürümesi maalesef eğitim olgusunun yanlış cereyan etmesinin tezahürüdür kanımca. Zira her doğan çocuk bembeyaz bir sahifedir. Onu karalayan ise biziz. Bu bağlamda öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini sanırım idrak etmişsinizdir.
Dinlemesini ve görmesini bilenler Datdav Hamdi ve Bayburtlu Ahmet'ten dahi hayatının rotasını bulabilir kanaatindeyim. Zira İbrahim Hakkı Hazretlerinin de ifade büyüdüğü gibi;
"Harabat ehlini hor görme Zakir,
Defineye malik viraneler var" hakiki gerçeğini görmemiz zor olmasa gerek.
Öte yandan hakikat kitabını doğru oku-ya-mayanlar kitap yüklü merkepler yaftasından maalesef kurtulamayacaklardır.
Hakikat kitabını doğru okuyanlar ise doktor, öğretmen, hakim, mühendis, vekil ve bakan etiketinden evvel insanlık ve adamlık etiketini gururla alınlarına yapıştırmış olacaklardır.
Evet değerler üreten bu belde-i şahane Gümüşhane'nin yokluk memesinden çile emen çocuklarımızın daha çok gayret gösterip İbn-i Haldun'un;
"Coğrafya insanın kaderidir" tezini yıkmaları hiç de zor olmayacaktır.