Milletlerin kültürlerini, medeniyetlerini oluşturan iki temel noktalarından birinin ortak dil, diğerinin ise ortak din olduğu aşikardır.
Aslında dilin en fazla ilgili olduğu yer, gönül dilidir. Her medeniyetin ortaya koymuş olduğu dil, gönül coğrafyasından beslenir. Konuştuğumuz her kelimenin zihin dünyamızda bir karşılığı vardır. Bu kapsamda konuştuğumuz bugünkü dil, Türkiye
Türkçesi dediğimiz, 13. yüzyılda Yunus Emre’nin diliyle bize aktarılmış bir dildir. Türkçe dünyada sayılı dillerden bir tanesidir.
Bana göre dünyanın barış ve huzur ortamına kavuşmasın da; Türkçe dili ve engin medeniyet birikiminin çok büyük faydası olacaktır.
Bütün zorluklara rağmen Türkçenin köklü ve güçlü bir dil olması sebebiyle söz varlığını ve ifade gücünü geliştirmeye devam ettiğini söylemek gerekir.
Yine Teknoloji ve kültürün de etkisiyle Türkçenin bugün bulunduğu noktada, Batı dillerinden veya başka dillerden kelime alma sürecinin devam ettiğini Türkçenin asli söz varlığı, kelime dağarcığı, hazinesi, her zaman çok güçlü bir edebiyatı, tarihi, kültürü, sanatı, medeniyeti taşıyacak büyüklüktedir.
Avrupa’nın da entelektüel çeşitliliğinin dildeki zenginliğe bağlı olduğunu düşünüyorum.
Ancak Ne yazık ki, Türkçemiz son birkaç yüzyılda geçirmiş olduğu değişimler ve dönüşümler sonucu menfi gelişmelerle karşı karşıya kalmıştır.
Söz konusu olumsuzlukların başında da, dilimize sirayet eden yabancılaşma tehdidi gelmektedir.
Türkçe, yüzyıllardan beri gelen birikimi ve çevre kültürlerle harmanlanması sonrasında çok gelişmiş bir dil olmakla birlikte son zamanlarda yaşanan küreselleşme ve internetin kullanımının yaygınlaşması ile değişim ve dönüşüm sürecindedir.
Türkçemizi olumlu besleyen bir değişim olmayan bu durumda en büyük sorun yeni neslin 'internet' kısaltmaları sebebiyle kelime haznelerinin körelmesidir.
Dil alanında son derece hassas ve milli duygularımızı ön plana alarak kompleksimizi yenmemiz ve ülkemizi yeniçağın en güçlü devletlerinden biri yapmamız olduğu kanaatinde birleşmeliyiz.
Tüm okullar da matematik ve fen dersleri artık Türkçe verilmeli ayrıca yabancı dil, yoğunlaştırılarak sadece yabancı dil derslerinde öğretilmelidir. Kendi dilinde okuyan, kendi dilinde yazan, ve yayımlayan bir toplum kendi bilim adamını yetiştirerek kalkınmasında önemli bir rol oynayacaktır.
26 Eylül Dil bayramını Kutlarken, unutmamak gerekir ki dilini koruyamayan bir ülke yok olmaya mahkumdur.