DOĞRU SANDIĞIMIZ YANLIŞLAR...

Hafta yoğun ve de zengin içeriği ile birçok gündeme gebe…

Ülke içi ve ülke dışı olaylarda hararet tavan yapmış durumda.

Siyasette Güz mevsimine denk gelip yaprak dökmek istemeyenler yaz da işini bitirme telaşında, Güzde sesi soluğu çıkmayanlar kışta ortada kalır mı sorusu inceden sorulmakta… Bazılarına ise” bize her mevsim yaz”  ile ne güzelsin İstanbul…

Güneydoğuda askere kimlik sorma cesaretini gösterenler yumruğu gözüne yiyince kendine geliyor. Demek ki şiddet çözüm olabiliyormuş… Hafta sonu Zafer Bayramı Kutlamaları var…

İşid Rüzgârı Mezopotamya’yı kasmaya kavurmaya devam ediyor. işid varken pkk silah bırakamaz diyenler olunca anlaşılıyor ki  işid, işitme, pkk, mkk hepsi  aynı yerden besleniyor.

Tepki çekmesin diye ezidiler denen yezidiler, onlarda ülke sorunlarına eklendiler…

Bu coğrafyanın kaymağını başkaları yerken ceremesini neden biz çekeriz anlaşılmış değil…

Çok üç noktalık konu var burada bir virgül koyup bu gün ki konumuza geri dönelim:

Efendim, bu gün tüm gündemi bir yana bırakarak aslında yaşanan bu olaylar karşısında değişen reflekslerimizin belki de bilinçaltındaki temeli oluşturan davranışlarımıza akseden, hayat yaşantımızı derinden etkileyen ve de bakış açımızı oluşturan öz değerlerimizin nasıl yanlış aktarılarak bizi nasıl yanlış düşüncelere sevk ettiğini kısaca bir idrak edelim.

Atasözlerimiz bizler için altın değerindedir. Bu atasözleri yanlış aktarılırsa zamanla buna göre şekillenen düşüncelerimizde de değişiklikler olacaktır.

Şimdi ne demek istiyoruz.

Efendim aslında bu güne kadar bize öğretilen bazı atasözlerimizin yanlış aktarıldığını öğrenmiş durumdayız. Müslüman bir toplum olarak atasözlerimiz eğer din kurallarımız ile uyuşmuyorsa orada bir sıkıntı zaten var demektir. Yine de arada kaynayıp giden sözlerde olmakta. Böylelikle de gelen kuşak hep bu yanlış ifadelerin yüzünden yanlış düşünmekte esasen din ile de aramızda bir tezatlık oluşturulmaktadır. Bu haseple dil bilimcilerimizden ricamız bu konu üzerine düşerek gerekli araştırmaları yapmak ve işin doğrusunu ortaya çıkarmaktır. En basit örneğinden “güzele bakmak sevaptır” sözü ile haram işi helal hale getiren bir zihniyet ürünü kabul edilemez. Oysaki Doğrusu “Güzel Bakmak Sevaptır” zaten bu durum ilkine göre daha mantıklı durmakta ve bunun gibi niceleri…

İşte birkaç demet daha…

"Azimle sıçan duvarı deler" değil,  "Azimli sıçan duvarı deler" biçimindedir. (Sıçan: B.Fare)

 "Göz var nizam var" değil, "Göz var izan var." biçimindedir. (izan: anlayış, anlama yeteneği. nizam: düzen, kural)

"Eşek hoşaftan ne anlar" değil,  "Eşek hoş laftan ne anlar" biçimindedir.

 "Aptala malum olurmuş" değil, "Abdala malum olurmuş" biçimindedir. (aptal: alık. abdal: derviş)

 "Kısa kes aydın havası olsun" değil, "Kısa kes aydın abası olsun" biçimindedir. (aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)

 "Su uyur düşman uyumaz" değil, "Sü uyur düşman uyumaz" biçmindedir. (sü: asker)

 "Saatler olsun" değil, "Sıhhatler olsun" biçimindedir. (sıhhat: sağlık)

 "Su küçüğün söz büyüğün" değil, "Sus küçüğün söz büyüğün" biçimindedir.

 "Elinin körü" değil, "ölünün kûru" biçimindedir. (kûr: mezar, gömüt)

 "Sıfırı tüketmek" değil, "zafiri tuketmek" biçimindedir. (zafir: soluk)

"Eni konu" değil, "önü sonu" biçimindedir.

Sonuç olarak bizleri biz yapan değerlerden ayırmak için adamlar her yolu denemekteler. Fikrimizi ayırdılar, işimizi ayırdılar. Dilimiz ile dinimizi ayırmalarına müsaade etmeyelim..

Sevgi ve Saygılar…
YORUM EKLE