“Düşlerinizi kovmayın, çünkü onlar gidince siz kalırsınız
ama artık yaşamıyorsunuz demektir.”
Mark Twain,
Düşünüyorsan demek ki varsın demiş ya diyen o halde var olmak için düşünmen gerekir ey can. Düşünmek ve düşlemek. Ama sadece kendini değil çevrendekileri de düşüneceksin. Ve güzel şeyleri düşleyeceksin. Çevrenin ait olduğu toplumu da, toplumun yer aldığı Gümüşhane’yi de, Karadeniz’i de, güzel ülkemizi ve tüm dünya coğrafyasını da düşünmemiz gerekir öyle değil mi?
Hemen her alanda çağ atlayan bir ülkede olduğu yerde sayan bir şehrin evladı olarak makûs talihimizin dönmesini ve bölgesinde özlenen ve aranan, bütün problemlerini gidermiş sorunsuz bir Gümüşhane’yi düşlüyorum.
İnsanlarının birbirleriyle her sabah ve her akşam karşılaştığında güler yüzle selamlaşmalarını, birbirlerine hal hatır sormalarını ve herkesin birbirini sevmesini düşlüyorum.
Bir zamanlar tertemiz sularında çimdiğimiz Harşit Çayı’nın kayısı çiçeklerinin deruni gölgesi altında yeniden şakırdayarak akmasını ve çevresine rayihalar göndermesini düşlüyorum.
Kıraç ve dar bir coğrafyada olsak Kuşakkaya ve Mesire’ye sırtını dayamış; nizam ve intizamlı, bağ ve bahçeli, en fazla iki yâda üç katlı Gümüşhane Konağı modelli meskenleri düşlüyorum.
Ve yine Kuşakkaya’dan Mesire’ye, Mesire’den Süleymaniye’ye ve oradan Canca’ya uzanan teleferikleri, Trabzon’a uzanan tren yolunu düşlüyorum.
Gümüşhane’de Cumhuriyet Caddesi’ne alternatif yeni caddeler açılmasını ve Trabzon Uzun Sokak örneği gibi trafiğe kapalı yayalara açık bir caddenin varlığını düşlüyorum.
Gümüşhane’de hemen her ay tiyatro, panel, konferans ve diğer sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılmasını, en azından bir sinema salonunu ve en az 1500 kişilik bir kültür salonunu düşlüyorum.
Bilhassa üniversite gençlerinin ve diğer tüm gençliğimizin milli ve manevi değerlerine bağlı, ahlaki ve insani özellikleriyle donanmış, küçüğünü sevip kollayan, büyüğüne karşı saygılı ve anlayışlı bir Asım’ın Nesli’ni düşlüyorum.
Gümüşhane’nin tarihi ve turistik yerlerinin korunmasını, eski konakların özüne bağlı olarak restore edilmelerini ve en önemlisi eski Valilik Konağı’nın aslına uygun olarak yeniden aynı yerde inşa edilmesini ve bu mekânın tüm tarihi eserlerimizin sergileneceği Gümüşhane Kent Müzesi olarak açılmasını düşlüyorum.
Yıllardır bir türlü yazılamayan Gümüşhane Tarihi’nin gelişigüzel değil de uzman kalemler tarafından yazılmasını düşlüyorum.
Ve son olarak tarafımdan eksiklikleri giderilerek daha kapsamlı olarak yazılan GÜMÜŞ PORTRELER-2 adlı eserimin basımını üstlenecek yiğit bir Gümüşhaneli iş adamımızın çıkmasını düşlüyorum.
ama artık yaşamıyorsunuz demektir.”
Mark Twain,
Düşünüyorsan demek ki varsın demiş ya diyen o halde var olmak için düşünmen gerekir ey can. Düşünmek ve düşlemek. Ama sadece kendini değil çevrendekileri de düşüneceksin. Ve güzel şeyleri düşleyeceksin. Çevrenin ait olduğu toplumu da, toplumun yer aldığı Gümüşhane’yi de, Karadeniz’i de, güzel ülkemizi ve tüm dünya coğrafyasını da düşünmemiz gerekir öyle değil mi?
Hemen her alanda çağ atlayan bir ülkede olduğu yerde sayan bir şehrin evladı olarak makûs talihimizin dönmesini ve bölgesinde özlenen ve aranan, bütün problemlerini gidermiş sorunsuz bir Gümüşhane’yi düşlüyorum.
İnsanlarının birbirleriyle her sabah ve her akşam karşılaştığında güler yüzle selamlaşmalarını, birbirlerine hal hatır sormalarını ve herkesin birbirini sevmesini düşlüyorum.
Bir zamanlar tertemiz sularında çimdiğimiz Harşit Çayı’nın kayısı çiçeklerinin deruni gölgesi altında yeniden şakırdayarak akmasını ve çevresine rayihalar göndermesini düşlüyorum.
Kıraç ve dar bir coğrafyada olsak Kuşakkaya ve Mesire’ye sırtını dayamış; nizam ve intizamlı, bağ ve bahçeli, en fazla iki yâda üç katlı Gümüşhane Konağı modelli meskenleri düşlüyorum.
Ve yine Kuşakkaya’dan Mesire’ye, Mesire’den Süleymaniye’ye ve oradan Canca’ya uzanan teleferikleri, Trabzon’a uzanan tren yolunu düşlüyorum.
Gümüşhane’de Cumhuriyet Caddesi’ne alternatif yeni caddeler açılmasını ve Trabzon Uzun Sokak örneği gibi trafiğe kapalı yayalara açık bir caddenin varlığını düşlüyorum.
Gümüşhane’de hemen her ay tiyatro, panel, konferans ve diğer sosyal ve kültürel etkinliklerin yapılmasını, en azından bir sinema salonunu ve en az 1500 kişilik bir kültür salonunu düşlüyorum.
Bilhassa üniversite gençlerinin ve diğer tüm gençliğimizin milli ve manevi değerlerine bağlı, ahlaki ve insani özellikleriyle donanmış, küçüğünü sevip kollayan, büyüğüne karşı saygılı ve anlayışlı bir Asım’ın Nesli’ni düşlüyorum.
Gümüşhane’nin tarihi ve turistik yerlerinin korunmasını, eski konakların özüne bağlı olarak restore edilmelerini ve en önemlisi eski Valilik Konağı’nın aslına uygun olarak yeniden aynı yerde inşa edilmesini ve bu mekânın tüm tarihi eserlerimizin sergileneceği Gümüşhane Kent Müzesi olarak açılmasını düşlüyorum.
Yıllardır bir türlü yazılamayan Gümüşhane Tarihi’nin gelişigüzel değil de uzman kalemler tarafından yazılmasını düşlüyorum.
Ve son olarak tarafımdan eksiklikleri giderilerek daha kapsamlı olarak yazılan GÜMÜŞ PORTRELER-2 adlı eserimin basımını üstlenecek yiğit bir Gümüşhaneli iş adamımızın çıkmasını düşlüyorum.