Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Bu yazımızda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 155. maddesi kapsamında düzenlenen Güveni Kötüye Kullanma suçunun ana hatlarıyla incelenmesi gerçekleştirilecektir. Birbiri ile benzer unsurlara da sahip olmakla birlikte bu suç ile nitelikli dolandırıcılık suçu birbirinden farklı hükümlere tabidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Türk Ceza Kanunu'nun 155. maddesine göre; bir kişinin, başka birine ait ve muhafaza etmek ya da belirlenen bir yöntemle kullanmak üzere zilyetliği kendisine bırakılmış malı, zilyetliğin devredilme amacının dışında bir şekilde kullanması ya da bu devri inkar etmesi durumunda, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. Aynı madde içinde, suçun işlenmesi mesleki, sanatsal, ticari veya hizmet ilişkisinden kaynaklanıyorsa cezanın bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına çıkabileceği ifade edilmiştir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Özellikleri

Soruşturma Süreci

Güveni kötüye kullanmanın temel hali şikayete tabi olup, 155. maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan ağırlaştırıcı durumlar kapsamındaki hallerde ise re'sen soruşturma yürütülür.

Kovuşturma Süreci

Cumhuriyet savcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, eğer yeterli delil bulunuyorsa güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle kamu davası açılır. Mahkeme, suçun varlığını ve unsurlarını değerlendirerek sanığın suçlu olup olmadığına karar verir.

Tutuklama Tedbiri

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 100. maddesi, tutuklama nedenlerini sıralar. Bu maddeye göre, somut delillerin varlığı ve tutuklama sebebinin bulunması halinde, şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama kararı alınabilir. Ancak, öngörülen ceza veya güvenlik tedbirinin önemini aşmayacak durumlarda tutuklama yapılamaz. Şüphelinin kaçma, saklanma ya da delilleri yok etme gibi davranışları bulunuyorsa ya da katalog suçlardan biri işlenmişse doğrudan tutuklama kararı verilebilir. Güveni kötüye kullanma suçu için CMK'nın 100/4 maddesine göre basit halinde tutuklama yapılamazken, nitelikli hali için belirli şartlar altında tutuklama kararı verilebilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Uzlaştırma

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma, kamu davasının açılmasını engelleyen ya da düşüren bir yöntem olarak belirlenmiştir. Güveni kötüye kullanma suçu, hem basit hem de nitelikli halleriyle uzlaşma kapsamındadır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Etkin Pişmanlık

5276 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinde etkin pişmanlık, failin suçu tamamladıktan sonra zararı gidermeye çalışması olarak tanımlanır. Etkin pişmanlık gösterilmesi durumunda ceza indirimi yapılabilir. Güveni kötüye kullanma suçu da etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği suçlar arasındadır.

Korunan Hukuki Değer

Güveni kötüye kullanma suçu ile korunan hukuki değer, güven ve sözleşme ilişkisidir. Bu suç, toplum içindeki güven ilişkilerinin korunmasını ve sürdürülmesini amaçlar.

Güvenin Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları

Zilyetliğin Devri

Bu suç için zilyetliğin başkasına devredilmesi gereklidir. Zilyetlik devri, malın sahibi veya sahip olma yetkisi başkasına geçen kişi tarafından yapılabilir.

Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Tasarrufta Bulunma

Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma, suçun somut olaylara göre değerlendirilmesini gerektirir. Her türlü amaca aykırı hareket, bu suçu oluşturabilir.

Devir Olgusunu İnkâr Etme

Devir olgusunu inkâr etme, malın zilyetliğinin kendisine devredilmediğini iddia etmektir. Bu, genellikle malın iadesi gereken durumlarda ortaya çıkar.

Fail ve Mağdur

Suçun faili, malın muhafazası veya kullanımı için zilyetliği devredilen kişidir. Mağdur ise malın asıl sahibi veya zilyetliği devreden kişidir.

Manevi Unsur

Güveni kötüye kullanma suçu, sadece kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, özel bir kazanç sağlama amacının olması gerekmez.

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Suça Teşebbüs ve İştirak

Türk Ceza Kanunu'nun 35. maddesi, suça teşebbüs hallerini düzenler. Bir suçun icra hareketlerine başlanmış fakat tamamlanamamış olması durumunda, fail teşebbüsten sorumlu tutulur. Güveni kötüye kullanma suçunda da teşebbüs mümkündür; özellikle zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma eylemi için bu daha kolay ispatlanabilir iken, devir olgusunu inkâr etme fiiline teşebbüs ispatı her durumda kolay olmayabilir.

Suça iştirak, Türk Ceza Kanunu'nun 155. maddesi kapsamındaki güveni kötüye kullanma suçu için de geçerlidir. Bir suçun işlenmesinde birden fazla kişinin yer alması (yardım etme, azmettirme gibi) durumunda, bu kişiler suça iştirak etmiş sayılırlar.

Suçların İçtimai

Güveni kötüye kullanma suçu bakımından içtimai durumlar, genel hükümler çerçevesinde değerlendirilir. Zincirleme suç ve fikri içtimanın bu suç türü için uygulanabilirliği bulunmaktadır. Zincirleme suç, aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ve bu eylemler arasında bir bağın bulunması durumudur. Fikri içtima ise, bir fiille birden fazla suçun işlenmesi halidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Görevli Mahkeme

5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun'un 12. Maddesi uyarınca, güveni kötüye kullanma suçu için Asliye Ceza Mahkemeleri görevli ve yetkilidir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yetkili Mahkeme

5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 12. maddesi gereğince, suçun işlendiği yer mahkemesi davaya bakma yetkisine sahiptir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Cezası

Türk Ceza Kanunu'nun 155. maddesi, güveni kötüye kullanma suçu için altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası öngörürken, suçun meslek, sanat, ticaret veya hizmet ilişkisi çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına çıkabilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Yatarı

Güveni kötüye kullanma suçu yatarı, mahkeme tarafından verilen cezanın infaz sürecini ifade eder. Suçun basit halinden hüküm giyen bir kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılabilir. Daha ağır hallerde ise ceza bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına çıkabilir. Bu süreçte, uzlaşma, etkin pişmanlık, kamu davasının ertelenmesi gibi çeşitli hukuki düzenlemelerden yararlanılabilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 231. maddesi, HAGB'nin şartlarını belirler. Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması, mahkemenin sanığın yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaate varması ve suçla ilgili zararın giderilmiş olması gereklidir. Sanık, HAGB kararı verilmesi halinde beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur.

Güveni Kötüye Kullanma Suçundan Beraat

Beraat, sanığın suçlamalardan aklanması ve ceza almaması anlamına gelir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2 maddesine göre, suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, suçun tanımlanmamış olması gibi hallerde beraat kararı verilebilir.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER