Eğitimde Amortisman Payı

    Şirketler ve fabrikalar kullandıkları makine teçhizatın eskimesine ve yenilenme ihtiyacına karşılık elde edilen karın % 15-20’sini bir kenara koyarlar ve bunu gider gösterirler. Makineler eskiyince de hemen o gider kaleminden gerekli yenilenmeyi sağlarlar. İşte buna amortisman payı denir.

     Eğitimde yenileşme, değişme ve gelişen dünyayı anlama adına bütün eğitimcilerin aldıkları maaşlarından bir kısmını amortisman olarak ayırmaları gerekir düşüncesindeyim. Çünkü elde edilen gelirin tamamını hayat standartlarımızın iyileşmesi adına ev, araba, eşya, elbise ve benzeri şeylere harcayınca bilimsel gelişmeleri takip ve kendimizi geliştirme ihtiyacımız akla bile gelmemekte; sonucunda da eğitimcilerin hepsinin tekrarladığı ama tedavi etmeye yanaşmadığımız o meşhur meslek hastalığımız müzminleşmektedir.

    Kitap alma, kitap okuma, dil öğrenme, mesleki kurslara katılma, bilimsel araştırmalar yapma ve daha başka adımlarla bu hastalığımızı yenmemiz gerekir. Düşünce ufkumuzu geliştirecek ilk adım ufka bakmaktır. Çocuklarımıza göstereceğimiz en uzak hedeflerin çıkış noktası evdeki kütüphane olmalıdır. Toplumun uyuyan dinamiklerini harekete geçirecek mecali bilim insanlarının cesur ve kararlı duruşu kuvvetlendirecektir. Kendinde kuvvet bulan dişliler güvenle dönerken çıkardıkları sesler hayat suyu olarak toplumun tıkanan damarlarına akacak ve millet hayat bulacaktır.

      Konuyu dağıtmamak ve hamaset noktasından uzaklaştırmak için yakından uzağa bir örnek versek sıkıcılığı azaltırız ümidindeyim. Dil öğrenme ihtiyacı ile başlasak, ve sorsak; desek ki ilimizde bir yılda dil öğrenme ihtiyacı ile kursa yada özel okula giden kişi sayısı ne kadardır?

40.000 nüfusu,10.000 civarında öğrencisi 1000 den fazla öğretmeni ve öğretim elemanı olan merkez ilçemizde dil öğrenen kişi sayısının 100 civarlarında olduğunu öğreniyoruz. Görüldüğü gibi sayı düşük. Bu tespite şöyle ihtirazlar gelecektir. Öğretmen temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu ki, kazancının bir kısmını amortisman payı olarak ayırsın, dil öğrensin, kursa gitsin..! Benim cevabım: insanın düşünce dünyasının onun harcamalarını şekillendirdiği yönündedir. Yani öncelikle temel ihtiyaç sıralamamızı bilimsel bakış açısı ile yapmalıyız ki gelirimizi ona göre yönlendirebilelim ve yetip yetmediğini bilelim. Bana göre yettiği kadarı ile çok güzel işler yapılabilir.

   Kitapçılarda sınavlara hazırlık kitaplarının dışında çok az kitap satılmış olması da diğer bir göstergedir. Okumadan, yazmadan, kafa yormadan, yeni düşünceler geliştirmeden sadece konuşarak gelişmeye çalışmak bizi uzak ufuklara götürebilir mi? Futbol ve siyaset dışında konuşacak konu bulamayan fikir adamları toplumun uyuşuk hücrelerine kuvvet verebilir mi?

Cevabınız hayır ise; şu güzel söz ile sabahı selamlayın!

 “Bu gün bundan sonra kalan ömrümüzün ilk günüdür”

 Gününüz kutlu olsun.
 
Öğretmenler günü nedeni ile köşesinde bu mesleğin ne kadar hayati ve toplumlar için nasıl önemli olduğunu en güzel örnekleriyle anlatan Yusuf Sadık Hocama,  Öğretmenler gününde Emekli öğretmenler adına konuşurken sınıfta yaptığı deney kazasının yol açtığı yıllardır sakladığı yanmış, delinmiş defter sayfasını ve daha nice tecrübelerini bizimle paylaşan Zehra öğretmene eğitim camiası adına şükranlarımı sunarım.
 
 Bu arada ilimizde  açılan Ozel Dil Okulunu birkaç kez gezme fırsatımız oldu.Son derece nezih ve   her açıdan estettik bir mekanı ve ülke standartlarında bir donanımda olduğunu belirtmeliyim. Şehrimiz adına önemli bir eksiği gidermişler .Cesaretle bu işe girişen ve ilimize bu hizmeti kazandıran sayın hemşerilerimizi kutlarım.


YORUM EKLE