“En büyük tarihimiz mezarlıklarımızdır”
İsmail HAYAL
 

İnsanoğlu tahtadan beşik ile yine tahtadan tabut arasında ağlayarak geldiği dünyada kendisine bahşedilen emanet bir hayatı acı tatlı yaşamakla mükellef aciz bir varlıktan ibaret. Yalan bir alemden hakiki bir aleme varana dek büyük uğraşılarla heybesini doldurmakta lakin biriktirdiği hiçbir şeyi yanında götüremeyecek kadar çaresiz.

Tarihini bilmek ve araştırmak isteyenler dedim ya ait oldukları yerin mezarlıklarını ziyaret etsinler. Her bir mezar taşı geçmişimizi bize anlatan birer ibret vesikasıdır. Ve mezarlıklar insanoğlunun nefsini temizlediği, yeniden bir iç muhasebesini yaptığı ve bir nevi içinde bulunduğu hayatın aynasının kendisine tutulduğu ibret mekânları.

Ben her canımın sıkıldığı anlarda abdestimi alır en yakınımdaki Gümüşhane Emirler Mezarlığı’na varırım. Aşağı kapıdan girerek hemen her mezar taşını okuyarak birer Fatiha gönderirim. Solda henüz yirmi üçünde şahadet şerbetini içen Asteğmen Murat Akçay sanırım annesi Fevziye Akçay’ın sol yanında meftun takılır gözüme ilkin.

Yukarı doğru yavaş adımlarla ilerlerken yüzlerce öğrenci yetiştiren emekli öğretmenlerimiz Rukiye Kurt, Mustafa Şeyhoğlu, Süleyman Tutar, Mustafa Eren’in aziz ruhlarına birer Fatiha okuyarak yakın zamanda toprağa verdiğimiz Recep Eleman kardeşimin başucunda dizlerim adeta iki büklüm olur ve oradan yoluma devam ederim.

Yüzlerce Mehmetçiğin baba komutanları Astsubay Ayhan Bilgiç’e bir selam çaktıktan sonra hemen üst tarafında daha dün hayatta bu şehrin en deli sevdalısı Mustafa Canlı’nın çiçeklerle bezenmiş mezarı başında durarak sesli sesli ağlamaya başlarım.       

Ve birden bu şehrin büyük kayakçısı Muzaffer Demirhan ve yanı başında yatan oğlu Mümtaz Demirhan’ın mezarları dikilir gözümün önüne. Karşıyaka düzlüğünde kurduğu atlama platformu ve orada yaptığı harikulade gösterilere takılıverir gözlerime sisler arasında.

Oradan ayrılır ve şehrin iki güzel esnafı Marangoz Topal Adnan ile ağabeyi Rıdvan Dülgeroğlu’na misafir olurum. Bir Fatiha okuduktan sonra diğer şehrin renkli simaları Ayhan ve Horoz Orhan Aras’a uzaktan bir selam vererek dua ederim.

Ve az ileride hemen mezarlıkların kenarında Bayburtlu Kestaneci Hüseyin Kurt ağabeyimin henüz yapılmamış mezarı başında diz çökerek muhabbet ederim bir zaman. Hastane önünde, Daltaban Çarşısında ve Eski terminal önünde köhnemiş arabası ve “kaynıyooooor” nidasını sanki yeniden duyar gibi olurum.

Daltaban Çarşısı eski esnaflarında Fırıncı Sait Aga (Koç) ve Karşıyaka Camiinde yan yana namaz kıldığım Hacı Yılmaz Örkmez ağabeyime bir selam veririm. Ve hemen arka tarafta bu şehrin en renkli ve sevilen siması Bıcık Aydın sanki gülerek bana “hoş geldin” der. Öte yandan sevgili Eyüp Demirel kardeşimin değerli babası Briketçi Cemal’e uğramadan geçemeyiz elbette.  

Ve oradan sevgili Nazire Nalçacı ablamın değerli babası Ömer ve anneleri Hacı Münire Nalçacı’nın mezarı başında gizleyemem artık gözyaşlarımı. Daha dün bizle gezip tozan Cihan Özyurt ağabeyime bir selam vererek şehrin önemli siması Ali Fuat Kadirbeyoğlu’nun mezarı başında bu şehre yaptığı hayırları düşünür ve saygı ile anarım.

Sevgili öğretmenim ve bu şehrin en sevdalı ismi Güneri Kadirbeyoğlu ile hasbıhal ettikten sonra herkese eşit ve dört dönemlik üstün hizmetleriyle dolu rekoru kırılamayan Belediye Başkanımız Sabahattin Aytaç’a yüreğimin en derininden kocaman bir selam gönderirim. 

Tam 68 yıl sonra 2019 yılının 5 Ekiminde yani doğduğu günde toprağa giren Halit Okur ağabeyime hüzünlü bir selam vererek başucuna bir Fatiha bırakırım.

Oradan ayrıldıktan sonra Arslan Beyin oğulları ve bu şehrin en deli sevdalıları, ekmek verenleri ve saygıdeğer simaları Kadir Paşa Akçay ile Kemal Akçay’a konuk olurum. Biraz hasbıhal ettikten sonra döner şöyle uzaktan selviler altında huşu içinde yatan tarihimizin en büyük nişaneleri mezar taşlarına bakarak Yasin-i Şerif okurum.

Geçmişini bilmeyen geleceğinden emin olamaz diyerek Emirler sakinlerine son bir kere bakarak;

“Bir zaman sonra bizde sizin gibi olacağız ve yanınıza misafir geleceğiz” diyerek uzaklaşırım küçük adımlarla.   

Rabbim tüm ölmüşlerimize gani gani rahmet eylesin.  

EMİRLER MEZARLIĞI

Kemaliye Camisi musalla taşı ibret,
Çırılçıplak bir beden bir kefenden ibaret.
Ne kadar da yaşasan ahiri bu akıbet,
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

İmam döner meclise nasıl bilirdiniz der,
Bir beşikten mezara alna yazılmış kader.
Hani şair demişti tahta at ile gider. 
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

Sıra sıra selviler tarih yazar taşında,
Kimisi seksen demiş kimi sekiz yaşında.
Bir kırık mermer taşı işte bekler başında,  
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

Besbelli mazimizden sanki asırlar geçmiş,
Hanemizden kaç insan öte yurduna göçmüş.
Bembeyaz melek gibi kanatlanıp da uçmuş,
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

Kestaneci Hüseyin bir kenarında yatar,
Bıcık Aydın gülümser hasreti gönle batar. 
Hele Mustafa Canlı hüznüme hüzün katar, 
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

Hepsi nefes alırdı yaşamıştı dün gibi,
Ahirete vardılar sanki bir düğün gibi.
Ömür denen sahteymiş işte gördüğün gibi,
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.  

Hayali her nefis ki ölümü tadacaktır,
Herkes bir gün mutlaka burada yatacaktır.
Mezarının üstünde dikenler bitecektir,
Yıllardır bizi bekler Emirler Mezarlığı.