Bu şehrin her derdi senin elemin,
Yetmiş sene doğru yazdı kalemin.
Nihayet bir Cennet ahir âlemin,
Erenler yoldaşın olsun dilerim.
İsmail HAYAL
Gümüşhane’de yaprak dökümü devam ediyor. Artık sosyal mecraya bakmaya korkar hale geldik. Gümüşhane Kemaliye Camiinin müezzini Mehmet Karabulut ne zaman bir sala okusa ardından Gümüşhane Belediyesi’nin ölüm anonsuna kulak veririm. Acaba kim vefat etti, aramızdan ayrıldı diye.
Karaer mahallesi Muhtarlık Bürosunda yaptığım merhumlar albüme gelip bakanlar “aaa bu da mı ölmüştü, kaç zamandır göremiyordum” sözleri kulaklarımda yankılanıyor.
Hemen her gün bu şehrin bir iki değerini kaybediyoruz. Doğum hak inandık ölüm de hak amenna. O’ndan geldik ve dönüş yine O’nadır. İnandık, iman ettik.
Bu sefer ki acı kaybımız Erdemir Akagün. Erdemir Akagün’ü bir kelime ile tarif edecek olursanız hangi kelimeyi kullanırsınız diye bana soracak olursanız vereceğim tek kelime “adam gibi adam” olacaktır.
Yüreğim tarumar oldu perişan,
Geride bir hüzün emanet nişan.
Hayalin gitmiyor aklımdan bir an,
O gülen yüzünü nasıl silerim.
Bu şehrin bilhassa baz istasyonu, çevre yolu, hastane, çarpık kentleşme, hal, hamam, temizlik ve içinde Gümüşhane olan her önem arz eden konularında kesinlikle bir yorumu, tavsiyesi ve çözüm önerileri vardı.
Hemen her gün selamlaşır çayını içer sohbet ederdik. Tarihi Gümüşhane konağı evinde ortak paydamız Gümüşhane olan birçok konularda tabiri caizse akıl hocamdı. Bir yanlışlık görse ya telefon açar ya da mesaj yoluyla beni haberdar ederdi. Sonuna da mutlaka bir tavsiye cümlesi olan “gerçi sen öğretmensin bunu yazamazsın” demeden de kendini alamazdı.
Pos bıyık yakışır güzel yüzüne,
Her insan çok özel gelir gözüne.
Bilmeyenler keşke baksa özüne,
Ben onu çok iyi insan bilirim.
Bu şehrin hemen derdini kendine dert edinen ve haykıran sesleri olan en başta Orhan Sahir Eskicioğlu, ardından Sinan Akıncı, geçen günlerde Hümeyra Aygün’ü ve şimdi de Erdemir Akagün’ü 2022 yılının Nisan ayının onuncu gününde kaybettik.
Gümüşhane kendisini canı gönülden seven değerlerini bir bir kaybediyor. Bu şehri ve halkını candan seven bu değerlerimizin bir bir aramızdan ayrılması ile sol yanımız yavaş yavaş boşalmakta, bu şehrin dertlerini dile getirecek sevenleri bir bir yok olmaktadır.
Artık bizi aydınlatacak, fikirleri ile önümüze fener tutacak, hakkımızı savunacak ve imanlı yürekleri ile bir yerlere ulaştıracak beyinleri yok aramızda. Erdemir Akagün yok artık. Değerli eşleri öğretmenim Naciye Akagün’ün sağ kolu tamamen kırık artık. Oğulları Doktor Murat ile Fatih, biricik kızları Yeşim ile Eda’nın pos bıyıklı babaları asıl hakiki yurduna göç eyledi. Minik Mina’nın Hulusi Kentmen dedesi sessiz sedasız göç eyledi bu yalan dünyadan.
Erdemir Akagün mirastı ismi,
Gönlümde kocaman o gülen resmi.
Hayali silinmez ne ismi cismi,
O gittikten sonra nasıl gülerim.
Erdemir Akagün ağabeyimiz tıpkı eski milletvekilimiz babası Necati Akagün gibi bu şehrin sevdasına kendisini vakfeden bir değerimizdi. Tanıyan tanımayan herkes Erdemir ağabeyimizden memnundu. Zira onun gecesinde gündüzünde hemen her anında tek bir şey vardı. O da Gümüşhane idi.
Biz senden razıydık Erdemir Abi. İnşllah rabim’de razı olur senden. Mekanın Cennet olsun inşallah seni çok ama çok özleyeceğiz.
Allah rahmet eylesin