ESKİ RAMAZANLAR

Mübarek Ramazan ayının gelmesi ile eski Ramazanlara olan özlem daha fazla artmaya başladı. Hepimizin duymuşuzdur, nerede o eski Ramazanlar sözünü.

Neden istisnasız herkes eski Ramazanların bugünkünden daha iyi olduğunu düşünüyor? Neden acaba?

Eskiden ramazan başlı başına bir olaydı. Bir heyecen başlardı ramazan arefesinde. Kilerlerimizi doldururduk. Her zaman markete gidilmezdi. Hepsi alınır kilerde dururdu.
Evlerde Ramazan temizliği yapılırdı, Ramazanlık yufkalar açılır, tatlılar hazırlanırdı. Ramazan'ın gelişiyle evlere şenlik doğar, bereket yağardı. Ailenin tüm üyelerinin toplandığı iftar sofraları birbirinden leziz özel Ramazan tatlarıyla donatılırdı. Herkes sofrasında bir misafirin olmasını arzu ederdi. İftara yakın taze ramazan pidesi almak için fırınların önünde kuyruklar görülürdü. Bazı meraklılar, yumurtalı pide için günlük yumurta tedarik ederek fırıncıya verir ve yumurtaların pideye gözlerinin önünde sürülmesini isterlerdi. İftar yapılır ardından eğlence başlar, masallar anlatılır, bilmeceler sorulurdu. Evlerde teravihten sonra şerbet dağıtılırdı. Vakit ilerledikçe sohbetler edilirdi. Haremlik-selamlık kuralına uyulur, kadınlar da birbirinin evinde toplanıp sahura kadar vakit geçirirlerdi.

Şimdi ise birçok kişi ancak bunları kulaktan işitiyor. Bunları ifade edenler de bunların eski ramazanlarda yaşandığını iç çekerek anlatıyor. Bu gün eskisinden daha mutsuz olduğumuz için eskiyi, eski ramazanları arıyoruz ama bulamıyoruz. Bu gidişle bulmak herhalde hayal olacak. Bu günkü modern yaşam tarzı insanoğlunu yeterince mutlu edemiyor. Belki insanların yaşantıları daha kolaylaşıyor, istediği şeylere kolayca ulaşıyor.Ama bir türlü mutlu olamıyor.Bitmek tükenmek bilmeyen insanoğlu istekleri bu günden ve bu günkü ramazanlardan hoşnut olmuyor.Hep eskiyi anarak bir nebze de olsa mutlu olmaya çalışıyor.

Toplumların gelir seviyesinin yükselmesi ile mutluluk seviyelerinin de yükselmesi gerekiyor. Halbuki bu gün bunu söylemek mümkün değil. Modern yaşam tarzı, bizi tüm duygularımızdan, hislerimizden, ruhumuzu mutlu eden, manevi olan her şeyden öylesine uzaklaştırdı ki. Modern yaşam elindeki tüm teknoloji, bilim ve güce rağmen, insanın temel ihtiyacı olan mutluluğu bir türlü sağlayamıyor. Böylece insanlar, geçmişi özleyerek, geçmişi hatırlayarak, geçmişteki yaşantıları anarak direnmeye çalışıyor.

Özlediğimiz şey, hayatın gidişatına olan itirazın dışa vurumu aslında.

Eski Ramazanları özlemenin altında yatan şey, bu modern yaşama olan itirazdır. Bugün daha mutlu, daha huzurlu, ruhumuzu tatmin eden bir hayat sürseydik eskiyi özlemezdik.

Maneviyatı azalmış insanoğlunun ruhunu hiçbir modern teknoloji ürünü mutlu edemez. Mutsuz olan ruhumuz olduğunu bilmeyen modern insan, sürekli vücudumuzun fiziki imkanlarını iyileştiriyor. Manevi yönümüzü iyileştirmeyi hiç düşünmüyor. Yanlış teşhis üzerinden tedaviye giderek tedavi olmaya çalışıyor insanoğlu. Oysa bizim eski Ramazanlarda mutlu olmamızın sebebi, daha manevi, daha insani, daha çok ruha hitap eden şeyler olmasıdır. Eski Ramazanlarda, eski camilerde gönüller daha mutlu oluyordu. Demek ki aradığımız şey ruhun mutluluğudur.

Ramazanda ruhumuzu mutlu edecek şey paylaşmak; ekmeğini, sofranı, paranı, sevgini, mutluluğunu, hüznünü…
YORUM EKLE