Kimi siyah tenli beyaz renginde,
Kimisi gurbette kimi sürgünde,
Her şeyin evveli takva denginde,
Âdem ile Havva atamız bizim,
Ayrı ve gayrılık hatamız bizim.
İsmail HAYAL
Yazıma başlamadan evvel siz değerli okurlarıma şunu sorma ihtiyacı duyuyorum. İlk insanlar yani ana ve babamız olan Hz Âdem ile Havva’nın memleketi, rengi, ırkı, dini, dili, mezhebi, cemaati, varsa tuttukları takım hangisiydi? Fenerbahçeli mi, Cimbomlu mu, kara kartal mı yoksa Trabzonsporlu muydular? Türk mü, Kürt mü, Laz mı, Çerkez mi, Arap mı, Acem mi, sarışın mı, siyah mı yoksa Alevi ya da Sünni mi idiler…?
Hemen hepinizin ‘hocam bu nasıl bir giriş’ dediğinizi ve çoğunuzun ‘hâşâ hocam’ dediğinizi resmen kulaklarımın çınlamasından duyuyorum.
Evet, değerli arkadaşlar. Efendimiz (SAV) Veda Hutbesinde de ifade buyurduğu üzere;
"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanında Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. "
Ey o halde nedir bu aramızda olan husumetler, sen ben kavgaları, bizde kalmayacak olan mallar, makamlar, servetler için nedir bu telâşe. Size bize verilen emanetleri kendi ölmüşlerinizden de anlayacağınız gibi hangisi bir kokmuş çorabı ile gitti asıl hakiki yurduna.
İsimlerin önündeki unvanlar, bakmaya kıyamadığınız evlatlar, hangisine bineceğinize karar veremediğiniz lüks arabalar, aylık bir servet kira aldığınız apartman daireleriniz, eşiniz, işiniz, koltuklarınız, emrinizde ağzınızdan çıkacak kelimeyi emir telakki ederek bi hakkıyla yerine getiren çalışanlarınız neredeler?
Sabancılar, Koçlar da beş arşın bir beze sarılarak gidiyor en garibanımız Gümüşhane Bahçecikli Mahmut’ta. Birisinin kabri 3+1 daire büyüklüğünde değil. Hepsi geldiğimiz toprağa girmek zorunda ki, toprağa girmeye nasibi olmayanlarda var hani.
Bugün maalesef kardeşliğimizi unuttuk şucu, bucu, falancı, filancı, sağcı solcu, Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Trabzonsporlu, Fenerbahçeli gibi kasıtlı çıkarılan ve aramıza nifak sokmaya çalışanların oyunlarına geliyoruz. Birbirimize saygımız, sevgimiz, hoşgörümüz kalmadı maalesef.
Özgürlüklerimizi dahi yanlış anlıyoruz. Birisi kalkıyor yok İstanbul’da kutlama yapamazsın, bayrağını İstanbul’da köprüye, Gümüşhane’de caddeye asamazsın diyor. Niye İstanbul’un veya Gümüşhane’nin sahibi misin sen? Birisi çıkıyor ben özgürüm çırılçıplak bu şehirde gezerim diyor ama benim özgürlüğümü kısıtladığının farkında bile değil. Birisi apartmanda, arabada son volümde müzik dinlemeyi özgürlük zannediyor.
Yok kardeşim. Öyle senin dediğin ve sandığın bir dünya yok. Senin özgürlüğün benim özgürlüğümü engellediği yerde biter.
Evet, hiç kimse aynı değildir ama hepimiz aynı anne ve babanın çocuklarıyız. Ve bizler farklılıklarımızla özel ve güzeliz vesselam. En güzel günler sizlerin olsun.