Bu yıl 4-7 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz, pestil, kuşburnu ve kömesini bir kenara koyduğumuz, Gümüşhane 25.Uluslararası Kültür ve Turizm Festivali’nde bir daha anladık ki festivalleri yapmak değil içini doldurmak önemli.
Gümüşhaneli sanatçılara, yazarlara, şairlere ve hemen her alandaki değerlerine kucak açmak, onlara değer vermek, her daim yanlarında olmak, stand açmak ve destek vermek önemli.
Hemen her yeni senede yapılan her festivalle inanın üstüne koymak yerine tamamen kültürümüzden, değerlerimizden uzaklaşarak, bir nevi günü savmak olarak görülen her çalışma başarıdan uzak kalmaktadır maalesef.
Bu festivalin beğendiğim en önemli ve en yerinde tek etkinliğini alkışlıyorum. Bu benimde Gümüşhane Göç Destanı şiirimle yer aldığım değerli hocamız Talat Ülker’in organize ettiği Şiir Dinletisi.
Festivalin belki de en güzel yanı SMA hastası minik yavrumuz Yunus Emre Kaçan için hemen her standın büyük gayretleri, çabaları ve toplanan yardım olarak hafızamızda yerini almıştır.
Yılların eğitimcisi ve hemen her birimizin öğretmeni olan Yusuf Sadık ve ben kendi gayretimizle imza günü tertip ederek Gümüşhaneli hemşerilerimizi kitapla buluşturmayı düşünsek de bir daha acı gerçeği gördük ki biz yazarların ve kitapların zerre değer itibarı yok. Az sayıda imza ettiğimiz kitapların az da olsa bedelini minik yavrumuza ulaştırdık. Her ne kadar yangın kocaman, su yetersiz olsa da inanmış insanlarımızın bu yangını söndüreceğine yüzde yüz eminim.
Festival coşkusu, sanatçı seçimleri, alan seçimleri, standların gerekliliği ve işlevi her ne kadar yeterli olmasa da büyük gayretleri, samimiyeti, güler yüzü ve teşvikleriyle Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen’i ve Belediye Kültür Müdürü Baddal Bayar’ı canı gönülden tebrik ediyorum.
Bunun yanında Gümüşhane Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı İsmail AKÇAY’I, gayretini SMA hastası yavrumuza harcayan Kent Konseyi Başkanı Rüstem DEMİRAĞ’I, İlçe Belediyelerini, Çaykur yetkililerini ve az da olsa festivalde yer alan STK ve başkanlarını da tebrik ediyorum.
Pandemi sonrası halkımızın daha yoğun ilgi göstermesini beklediğimiz, stantlardan alışverişini görmek istediğimiz ama tamamen sükûtu hayale uğradığımız Gümüşhaneli hemşerilerimizin sadece konserlerde yer alması, coşması da son derece düşündürücüdür.
Bir Gümüşhane sevdalısı, kültür elçisi ve bu şehrin bir delisi olarak bundan sonra yapılacak festival ve benzeri etkinliklerin daha verimli, daha yerinde ve coşku içinde yapılmasını umut ediyorum.
Bu şehirde bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdaki şair ve yazarlarımızın daha bir itibar görülerek onore edilmesini, eserlerine sembolik olsa da katkı verilmesini beklemek saygısızlık olmasa gerek. Adı sanı bilinmeyen sanatçılara onca para verildiği yerde bu şehrin derdini, sevdasını içine çeken ve bu şehirde kalan yazar, şair ve âşıklarına gereken değerin verilmesini bekliyoruz.
Belediye olarak bu isimlerin eserleri alınarak ücretsiz olarak festivalde dağıtılması ve bir küçük plaketle bu isimlerin onurlandırılması yerinde bir hareket olacaktır.
Dün ilçemiz olan Bayburt’un festivali ile karşılaştırdığımız zaman ne demek istediği kesinlikle anlayacaksınız. Tiyatroya, sinemaya, sanatçıya verilen değerin bu şehrin az sayıda yazan kaleme de gösterilmesini hassaten bekliyoruz.
çok haklısın İsmail hocam.. Şairleri haykırmayan bir millet ıssız acun(dünya) gibidir.
Evet sadece bağırıp çağırıp " Haydi eller yukarı,, Eğleniyormuyuz gümüşhane isimler sayarak yağ serpiştirenlere yarım saat için binlerle ifade edilen paralar savrulurken orta günlerce emek verip bedel ödeyerek ortaya eser çıkartan toplumu aydınlatan insanlarımızın ötelenmesi elbette kabul edilemez. gerçek şudurki..
300 yıl matbanın ülkemize girmesini engelleyenlerle bu gün yazarına , ozanına ressamına ses ve saz sanatçısına sporcusuna sahip çıkmayanlar aynıdır... Bişr önemlş yemek liş toplantıda şehrin en varlıklıları ile bulunduk Kırk adet kşitap sundum. karşolığında her birinden kocaman bir teşekkür aldım. Değerlendirme bu. Yanı bu kağıt pahalılığında 500 kıtabiş neye mal ettin diyen çıkmadı. Buna rağmen halden anlayah hemşerilerimizde var. onlara teşekkür etmeyi zaten ihmal etmişyoruz.
İstan bul tanıtım günleri ön toplantısında Bu tür emeği geçanenlerin ödüllendirilmesi gerekir demiştim. Birde örnek vermiştim ama sadece söylemiş oldum . duan olmadı.
,
,
, Unutma. Bir kent Marka olmak istiyorsa pestil köme siron fasulye satma işle bir yere varamaz. Bilim ve teknoloj, ,hraç edecek. Bu da yaar-*çizer ve hertur sanatçıyla olur. Lale devrini yaşıyoruz. Yiyin efendiler.. tıskırıncaya kadar..