Organik yaşamın üç ana unsuru ve bu serüvende ki tüm yaşanmışlıklar üç kelime ile anlatmak istesek; Doğmak, Büyümek ve Ölmek…
Doğmak; öğrenmeye başlamak, anlamak, algılamak, hissetmek, ufukta görünmek, zihinlerde birdenbire var olmak vs. vs.
Büyümek; gelişmek, yetişmek, anlam katmak, sorgulamak, karşı durmak, bilmek, çözmek, sevmek ve sevilmek vs. vs.
Ölmek; yerinden, mekanından ayrılmak, dalından kopu vermek…
Böyle bir süreçte asıl olan; sona yaklaşılırken elde edilen tüm yaşamsal veriler, sizin dalınızdan koptuğunuz anda toprakla karışıp, onunla bir oluşunuzun hikayesidir. Zaten ilahi olan sözlerde; karbon, aminoasit, mineral atomlarından olan hammaddenize tekrar geri döneceksiniz diye de bildirilir. Bu sebeple, hayatın ilk iki aşamasında ne tür yaşamsal veriler elde ettiğiniz oldukça önemlidir. Çünkü yaşanmışlıklarınızı ve tüm fikir sermayenizi, hamura katabilmeniz ve sınırsız çözücü içinde çözünüp o toprağı daha üst bir verim seviyesine ulaştırabilmeniz ancak bu aşamalardan elde edinilen kazanımlar ile mümkünüdür.
Eğer fikir dünyasında gezinip, vicdanlarda yer edinilebildiyse, bu birikim toprağa katacağınız ekstra mineralleri ve artan kültürel zenginliğinizi karakterize edecektir. Bu döngü her ne kadar yok oluş gibi görünse de öyle değildir aslında. Bu; dalından kopacağı güne kadar sayısız badireler atlamış, yağmurlar, karlar, soğuklar ve yıldırımlar görmüş, yemyeşil renginden sararmış, solmuş ve olgunlaşmış bir hale bürünmüş, ilgili tüm tecrübenin gelecek kuşaklara aktarımının ta kendisidir.
Dalı, budağı olmayan bir ağaç, yaprağı olmayan bir yonca, yaşam süresi boyunca ne kazanmıştır ki sonbaharında da toprağına ne katabilsin. Yaprağı olmayan ve güneşten aldığı ışık ile beslenemeyen bir ağacı, sayısız renkte süsler ile donatsanız da öz yurduna zerre kadar katkısı olamayacaktır. Bu sebeple artık sormak lazım; hiç sonbaharı düşünmeden kazandığınız ve üst üste birikim yaptığınız, evleriniz, lüks araçlarınız, 6 bilemedin 7 sıfırlı ve önüne 1 koyunca, cadde de sokakta size önem katan ibanlarınız, oturmaktan çok hoşlandığınız ve bırakmak bilmediğiniz koltuklarınız, bu topraklara, bu hamura, bu öz yurda ne katabilecek ki?
Toprağına katacak zerre kadar fikri, vicdanı, ideali olmayan bir bireyin, organik yaşantısının sonlarında yani sonbaharında dökebilecek hiçbir yaprağı ve hamuruna katabileceği hiçbir zenginliği olmayacaktır.
Bu durum ve bu tutum maalesef gazelsiz sonbaharların habercisi olacaktır.
GAZELSİZ SONBAHAR