“Bildiğimin öğretmeni, bilmediğimin öğrencisiyim”
Orhan KARAKULLUKÇU
Babası Rahmetli Ziya Ağabeyin Trabzon Uzun Sokak başındaki Cumhuriyet Bakkalı’na Tekel’den çay ve sigara tanımıştım onu. 29 Mart 1937 Trabzon doğumlu olsa da ben onun Gümüşhane Torul İlçesinin İstavri (Uğurtaşı) Köyünden olduğunu biliyor ve başarılarından dolayı bir hemşerisi olarak gurur duyuyordum.
Kendi dilinden;
“1937 yılında Gümüşhane Torul kökenli geniş bir sülalenin ticaretle uğraşan mazbut, kanaatkâr ama hayatta iddialı küçük bir ailesinde Trabzon’da doğdum.”
Rahmetli Turgut Özal’da bu genç mühendisteki ışığı görmüş olacak ki kadrosuna dâhil etmenin hesaplarını yapar ve Trabzon’a onu Belediye Başkanı olarak düşünür. O da Trabzonluların ve Trabzon’daki Gümüşhanelilerin teveccühleri ile 1984 yılındaki yerel seçimi sonucunda Trabzon’a ANAP’tan Belediye Başkanı seçilir. 1989 yılında kadar Trabzon’a birçok başarılı hizmetleri kazandırarak övgüye layık olur.
Halkın içinde Hakk’ı ve hakikati üstün tutarak sabırla, gayretle ve büyük bir özveriyle adeta Trabzon’un çehresini değiştirir. Trabzonspor’un sahasının seyirciye kapatılması sonucunda tek başına Avni Aker Stadyumunun açık tribünlerinde oturarak adaletsizliğin mesajını bir yerlere vermeye çalışır.
Çıkardığım Gümüş Portreler eserim için kendisi ile birkaç kez konuşma fırsatı bulmuş ve kitabımı Gümüşhane’de kendisine imzalayarak vermiştim. Sırtımı sıvazlayıp;
“Helal olsun delikanlı. Bu eseri meydana getirmek öyle kolay bir iş olmasa gerek. Bunca insanı aramak, biyografisini temin etmek, fotoğrafını istemek ve bunu kitap haline getirmek gerçekten çok zor. O yüzden seni kutluyor ve gözlerinden öpüyorum” demişti.
Başkanlığı döneminde bizim malum fısıltı gazetesinden üflenen;
“Orhan Karakullukçu’nun Gümüşhaneli olduğunu bir kere ağzından duymadık” sözlerini sarf edenlere ben o yıllarda;
“Sen Trabzon’da bir Gümüşhanelinin başkan olduğuna sevineceğine buraya mı taktın kafanı” diyerek tepkimi gösteriyordum.
Zira ben birçok kere babası Ziya Efendi’nin ve oğlu Orhan Karakullukçu’nun Gümüşhane ile irtibatlarını asla kesmediklerini, yazları köylerine gittiklerini, Orhan Başkanımın ata yurdu olan İstavri’ye ev yaparak vefasını ve sevdasını gösterdiğini yakinen bilenlerdenim.
Rahmetli Özal’ın o yıllarda prenslerinden olan bu genç ve başarılı mühendis ile ben şahsen her daim gurur duydum. Adalet ve hak çizgisinde yaptığı hizmetleri, birilerinin adamı olmadığını, yeri geldiğinde fikirleri ve tüm varlığıyla haksızlığa, rüşvete, iltimasa, liyakatsizliğe göğüs gerdiğini bilenlerdenim. Takvimler 2024 senesinin hüzün ayı Eylül’ün 21’ini işaret ettiği gün asıl sahibine emaneti teslim etti.
Ve onun ağzından şu cümlelerle yazıma nokta koymak istiyorum. Mekânın Cennet olsun güzel ve değerli başkanım. Ben seni asla unutmayacağım.
“Geriye dönüp baktığımda; hiç kimseye bilerek, kasten kötülük yapmadım. Hiç kimseye kötülük beslemedim, misillemede bulunmadım. Çok hatam olmuştur ama tamir etmeye çalıştım. Yaşadığım hayatın zorluk ve talihsizliklerinden şikâyetçi olmadım. Allah’ın takdiridir. Hep diri ve dik kalmaya gayret ettim. Babamın bana öğrettiği ‘sağduyu sahibi ol, sakin ol, aklını kullan, hak yeme ve adil ol” çizgisinden asla çıkmadım. Allah sonumuzu hayreylesin…”
Allah rahmet eylesin.