Sosyal varlık olarak biz insanlar hayatın belli kademelerinde değişik sıfatlarla, kimimiz yönetici, kimimiz çalışan, kimimizde değişik başka konularda yaşantımızı sürdürdüğümüzü yaşıyor ve biliyoruz.
Hayatımıza hangi sıfatlarda ve şekillerde devam edersek edelim hepimizin kendimize göre görev ve sorumlulukları vardır. Üstlendiği görevi yani yaptığı işi gereken zaman dilimi içerisinde yapan ve bu görevi sebebiyle ortaya çıkacak sonuçları ta baştan kabul etme gibi sorumluluk erdemine sahip kişiler başarılı kişiler, aksi durumda olan kişilerde başarısız kişiler konumundadırlar. . Başarının az olduğu iş yerlerinde ve bürokraside amir konumundaki yöneticiler arada bir sözlü yada yazılı olarak çalışanların dikkatini çekerek azami verimi sağlamaya yönelik uyarılar yaparlar. Görev ve sorumluluğunun bilincinde olan personel için böyle bir uyarıya ihtiyaç olur mu? Elbette olmaz, “Garciaya mektup” örneğinde olduğu gibi…
Mektubun içeriğinden ziyade bizi enterese eden ULAK görevini yerine getiren teğmen, Rowan’ın sahip olduğu görev bilincinin örnek teşkil etmiş etmesi.
.....Amerika kurtuluş savaşının bir safhasında İspanya sömürge ordusu' nu tecrit (izole) edebilmek için Kübalı General GARCİA’nın ordusuna talimat göndermek icap etti. Cumhurbaşkanı Mc Kinley (ABD 25.Cumhurbaşkanı), General GARCİA’ya bir mektup yazdı. Mektubun süratle yerine ulaşması gerekiyordu. Komutanlık karargahında Garcia hakkında bilgi yoktu, neredeydi, nasıl gidilirdi hepsi meçhuldü. Mektubu götürmeye teğmen Rowar görevlendirildi. Teğmen Rowar mektubu aldı, torbasına koydu. gitti, döndü, tekmilini verdi. Garcia talimata uyacaktı..
Şimdi birlikte irdeleyelim:
-Bu Garciada kimdir?
-Nerede bulunuyor?
-Oraya nasıl gidilir?
-Atla mı? Trenle mi?
-Harcırahımı kim verecek?
-Arkadaşım falanca ata daha iyi biner, onu gönderseydiniz olmaz mıydı?
-Eşim biraz rahatsız, hem bu hafta izin sırasındaydım demedi.
Burada anlatılmak istenen Teğmen Rowar’ın Küba kıyılarına kadar ulaşıp bin bir meşakkatle dağlarda ve ormanlarda Garcia’yı arayıp bulmuş olması kadar asıl önemli olan bu adamın kişiliğinin örnek insan modeli olarak tanıtılmasının gerekliliğidir. Dünyanın her yerinde her gün milyonlarca yöneticinin Garcia’ya göndereceği mektubu vardır. Öte yandan gençlerin ve özellikle kilit personelin muhtaç oldukları bilgiler sadece bir dizi teori değildir. Kendilerinden istenen vazifeleri kendi iradeleri ile sonuçlandırma yetisine ve eğitimine de sahip olmalarıdır. Bugün en çok buna ihtiyacımız vardır.
Hizmette, fertlerin ilgisizliği, bilgisizliği ve kaygısızlığı, dönen hizmet çarkını felç ettiği bilinen gerçeklerdendir. Oysaki hizmet akacak ve daima işlerlik içinde olacaktır. Bilgisizlik ve umursamazlık öyle bir illettir ki, memur çok çalıştığını zanneder ancak bir iş üretmediğinin farkında bile değildir. Yani görev bilincinden yoksundur.
İşte örneği:
Aktif görev yıllarında il (MEM) her yönetici gibi öylesine meşgulken odama giren bir memur bana:
-“Efendim siz birlikte çalıştığımız arkadaşlardan birine teşekkür belgesi verdiniz. Hizmet ve tahsil bakımından farklılığımız olmamasına rağmen bize vermediniz" dedi. Ben ise dalgınlık halinde mırıldandım.
-Dışarda bir gürültü var. Duyuyor musunuz? Nedir acaba?
-Gidip bakayım efendim diye yanıt verdi. Biraz sonra döndü
-Bir arabaymış efendim-
-Yükü neymiş? diye sordum?
-Gidip bakayım efendim. Biraz sonra döndü.. -Arabanın yükü bir sürü koli efendim.
-Kolilerde ne varmış?
-Gidip bakayım efendim. Biraz sonra döndü. Kolilerde kitap varmış efendim.
-Nereye gidiyormuş bu araba?-Gidip bakayım efendim. Biraz sonra dönüp cevap verdi: Yayınevinin deposuna gidiyormuş efendim. -Çok güzel dedim ve ekledim: -Şimdi bana teşekkür alan arkadaşınızı çağırır mısınız lütfen. *Hani haksız yere teşekkür alan arkadaşınızı. Teşekkür belgesi alan personel geldi.. Ben mırıldandım:
-Dışarıda birtakım gürültüler oluyor? Nedir acaba?
-Gidip bakayım efendim. Döndüğü zaman şöyle cevap verdi:
-45 koli kitap yüklü araba. Yayınevi deposuna gidecekmiş, yolda kolilerden biri açılmış onu düzeltmeye çalışıyorlar.
İtirazcı memur teşekkürü neden haketmediğinin sebebini anlamış olarak suskun bir şekilde odamdan ayrılırken, kusurun sadece kendisinde olmadığını biraz da yöneticilerde aranması gerektiği yani eğitilmediği gerçeğini de fısıldar gibiydi.
İtirazcı memurun dört seferde yaptığı işi bir seferde yapan memura okul inşaatlarında kullanılacak demirin Karabük’ten getirilerek taşeronlara getirilmesi görevi verilmişti. (1986). Hafta başında görev emrini alan bu kahraman memur Cuma günü öğleden sonra tekmil verdi. Sayın müdürüm demirleri depoya indirdim, Pazartesi gününden itibaren taşeronlara teslim edeceğim.
Karabük nerede? Oraya nasıl gidilir? Kimi bulacağım harcırah verecek misiniz? Ne ile getireceğim? Hem bu işi benden daha iyi yapanlar var. demedi. Tam bir görev sorumluluğu ve bilinci içerisinde görevini yerine getirdi.
Kim bu memur derseniz, açıklıyayım: Milli Eğitimde yatırımlar şubesinde şef daha sonra 1995-1999 Belediye Başkan yardımcılığı yapan şimdilerde fahri görev olarak kent konseyi başkan vekili olan Ömer Salantur. Günümüzde Garcia’ya mektup götürecek kişilere yani Ömer Salantur’lara gerçekten ihtiyaç vardır. Hem de en kısa sürede, her toplumda, her yerde ve her zaman. Aksi halde vatandaş memnuniyetini esas alan bir uygulamayı çok daha sayıklarız.
GÖREV BİLİNCİ ANEKDOTLARI