Babaannemin memleketi olan ve vakti zamanında Gümüşhane’nin koskoca bir ilçesi iken bugün ülkemizin en küçük şehirlerinden olan Bayburt’a Gümüşhanespor maçı için gidiyoruz. Öncelikle söylemeliyim ki Bayburt arazisinin şehirleşmeye ve planlı bir şekilde büyümeye müsait olması hasebiyle bu imkânlarını güzel bir şekilde hayata geçirmiş olduğunu görmek ziyadesiyle sevindirdi beni.
Tarihi Gençosman Stadı yeni haliyle modern bir yapıya kavuşmuş, seyirci kapasitesi artırılmış, temizliği, kullanışlılığı, yeri ve konumu itibarıyla mükemmel bir hale getirilmiş. Emeği geçenleri kutluyoruz.
Gümüşhane’den maça gelen 15 Şubat ve Vadispor’un eski efsane topçuları ile Bayburtspor’un efsanelerinin karşılaşmasına, kucaklaşmasına ve eski muhabbetlerini hatırlayıp dile getirmelerine şöyle bir kulak verdim. Bayburtspor forması giyen ve takımın kaptanlığını yapan Tekkeli Orhan Aydoğdu hocamızı rahmet ve minnetle andık. Orada bulunan hemen her Bayburtlu’nun;
“Orhan kaptanımız bizim için çok değerli bir isimdi. Rabbim ona gani gani rahmet etsin” güzel temenni ve dualarını duymak bir Gümüşhaneli olarak beni onurlandırdı. Her şeyden önce insan olmanın ve ahlaki değer ve erdeme sahip olmanın en büyük kazanç olduğunu bir kez daha anladım.
Bayburtlu taraftarımızın Gümüşhanespor’u bağrına basması, hemen her gol sonrası büyük bir coşku yaşaması, Gümüşhaneli ve Bayburtlu sporseverlerin birlik ve beraberliği bizim adımıza en büyük kazanım oldu. Eskiden aramıza sokulan bazı menfi olaylar sonrasında şehirler ve ilçeler arasında yıllarca devam eden husumetlerin gereksizliğini bir kez daha anlamış olduk. İyi ki varsın Gümüşhane, iyi ki kardeşimizsin Bayburt. Bayburt izlenimleri sonrası biraz tebessüm edelim ne dersiniz;
Lüks Gümüşhane’den inince malum soruyu yani stadın yerini yaşlı bir Bayburtlu amcaya sordum. Cevabı beni hiç şaşırtmadı;
“Ne bilem oğlum. Gosgoca Bayburt ara ki bulasan.”
Maçın devre arasında bir zamanlar Gümüşhane Milli Eğitim’de birlikte çalıştığımız değerli ağabeyimiz Bayburtlu Ertuğrul Haşlak’a malum olayı sordum. O da gülerek anlattı.
“He İsmail Hocam. Bizi Gümüşhane’de 3-1 yendiz. Bayburt’a döndüğümüzde skoru sordular. Yaşlı bir taraftarımız da dedi ki. Üş dene yedük emme bi dene de basduk.”
Ben bu sefer aldım elime mikrofonu.
Yıl 2003. Gümüşhane’nin Bayburt’a sınır köylerinden Kocayokuş’ta (Tarhanas) öğretmenim. Bir hafta sonu Fenerbahçe-Galatasaray maçı için köylülerle birlikte Bayburt’a gittim. Kahvehanenin birinde oturup maçı izlemeye başladık. Ön sıralarda maçı izleyen pala bıyıklı bir Bayburtlu hemen her pozisyonda basıyor küfürü, maçı izlemek mümkün değil. Garson adamın kulağına eğildi ne dediyse Bayburtlu pala arkasına döndü ve ne dese beğenirsiniz;
“Ne deysiz gardaş. Hem para verüyrük, hemi de goyirmiylar ki sögek..!”
Tabi ben iptal. Maçı bıraktım maç boyunca o Bayburtlu hemşerimi takip ettim.
Evet, spor her zaman dediğim gibi birlik, beraberlik, kardeşlik ve dostluk olmalıdır. Trabzon ve Rize’nin arasını açmak değil Şanlıurfa gibi kardeş şehir ve kulüpleri kazanmak olmalıdır. Spor şike, iltimas, büyüğü kollamak değil, emeğe saygı ve kazananı tebrik ve takdir etmektir.
Dün Gümüşhane Bayburt arasını açan sebepleri inanın bizler spor sayesinde unutarak kardeş olduğumuzu hatırladık. Spor bu kardeşliği ve beraberliği tesis ettiği içindir ki sevilmelidir.
Bu arada Karşıyaka’yı 5-0 gibi muhteşem bir skorla yenen Gümüşhanespor’umuzu, Gümüşhane’den Bayburt’a maçı izlemeye gelen bayan kardeşlerimiz başta olmak üzere cefakâr taraftarlarımızı ve bizleri bağrına basan Bayburtlu hemşerilerimizi yürekten kutluyoruz.
Ve son bir söz Ampute Milli Takımımızın gerçek milli oyuncularına gelsin. Siz o şerefli formayı milli duygularınızla terlettiğiniz sürece bizim kalplerimizdeki yeriniz her daim sağlam olacaktır. Ülkemize bu mutluluğu yaşattığınız için sağ olun, var olun inşallah.