Bizim geleneksel bürokrasi yapımız ataerkil aile yapımıza çok benzer.
Ataerkil ailelerde ailenin yapısı, aile fertlerinin çalışması, tutum ve davranışları aile reisi olan babanın hareketlerine bağlı olarak şekillenir. Baba; disiplinli, çalışkan, düzenli ise, aile bireyleri de kurallara uyar ve çalışırlar.
Geleneksel bürokrasimizde de durum hemen hemen aynıdır. Bürokrasinin başında bulunan yetkililerin özelliğine göre bürokratların da çalışmaları şekillenir.
İllerde, bürokrasinin en baş sorumlusu sayın valilerdir. Valilerimizin özelliğine göre kurum ve kuruluşların çalışmaları da doğru orantılı olarak seyreder.
Geleneksel memur çalışma anlayışında sadece günlük olarak amirlerin verdiği rutin işleri yapmak vardır. Bu işleri yaparken kendisinden yeni bir şeyler katmaz. Çünkü, genellikle “ya bundan sonra bu iş benim başıma kalırsa!”anlayışı hâkimdir.
Geleneksel memurluk anlayışını sürdüren, kendisini yenilemeyen memurların çalışmalarında pek çok hata görmek de mümkündür. Çünkü işletme körlüğü kontrole manidir. Bir örnek vermek gerekirse; bazen resmi bir yazı yazılırken, önceki yazı şablonu aynen kullanıldığı için, görevde olmayan pek çok müdürün, hatta valinin ismi hâlâ yazılmaya devam eder.
Bilgisayarlar bürokrasiye girdikten sonra memur performansının artacağı zannediliyordu. Bu da olmadı. Çünkü, o bilgisayarı da kullanan nihayet aynı memur. Bilgisayar kendi kendine iş yapmıyor. Ama, bilgisayarı eğer internete açıksa, pek çok memurun internet sevdası yüzünden performansını daha da düşürdüğü bilinen bir gerçektir.
Ataerkil ailelerde ailenin yapısı, aile fertlerinin çalışması, tutum ve davranışları aile reisi olan babanın hareketlerine bağlı olarak şekillenir. Baba; disiplinli, çalışkan, düzenli ise, aile bireyleri de kurallara uyar ve çalışırlar.
Geleneksel bürokrasimizde de durum hemen hemen aynıdır. Bürokrasinin başında bulunan yetkililerin özelliğine göre bürokratların da çalışmaları şekillenir.
İllerde, bürokrasinin en baş sorumlusu sayın valilerdir. Valilerimizin özelliğine göre kurum ve kuruluşların çalışmaları da doğru orantılı olarak seyreder.
Geleneksel memur çalışma anlayışında sadece günlük olarak amirlerin verdiği rutin işleri yapmak vardır. Bu işleri yaparken kendisinden yeni bir şeyler katmaz. Çünkü, genellikle “ya bundan sonra bu iş benim başıma kalırsa!”anlayışı hâkimdir.
Geleneksel memurluk anlayışını sürdüren, kendisini yenilemeyen memurların çalışmalarında pek çok hata görmek de mümkündür. Çünkü işletme körlüğü kontrole manidir. Bir örnek vermek gerekirse; bazen resmi bir yazı yazılırken, önceki yazı şablonu aynen kullanıldığı için, görevde olmayan pek çok müdürün, hatta valinin ismi hâlâ yazılmaya devam eder.
Bilgisayarlar bürokrasiye girdikten sonra memur performansının artacağı zannediliyordu. Bu da olmadı. Çünkü, o bilgisayarı da kullanan nihayet aynı memur. Bilgisayar kendi kendine iş yapmıyor. Ama, bilgisayarı eğer internete açıksa, pek çok memurun internet sevdası yüzünden performansını daha da düşürdüğü bilinen bir gerçektir.
Çinli kadının hikâyesi sanki bizi anlatıyor.
Otomobil Çin’e ilk defa girince yaşlı bir kadına durumu müjdeleyerek haber verirler. “Otuz gün yürüyerek gideceğin yere seni bir günde götürecek bir araç yapıldı.” Yaşlı kadın bu habere çok üzülür. Neden üzüldüğü sorulduğunda da “Ben geri kalan 29 günde ne yapacağım” cevabını verir.
Bizdeki klasik bürokrat ve memur anlayışı da maalesef böyledir. “Emekli olmama daha çok yıl var. İşleri erken bitireceğim de bundan sonra ne iş yapacağım…” Mantığı…
Gümüşhane bürokrasisinde ezberler bozuluyor.
Gümüşhane ile Türkiye’nin herhangi bir yeri bürokratik tıkanıklık açısından fark etmiyor. Her tarafta benzer örnekleri görmek mümkündür.
Otuzbeş yıldır Gümüşhane’deyim. Gümüşhane bürokrasisinin sayın valilere göre değişik performans gösterdiğine çok tanık oldum.
Sayın valilerin, kamu çalışanlarının çalışmalarına müdahale etmeyip, işleri kendi gidişatına ve memur anlayışına bıraktığı dönemlerde; bu toleransın çalışanlar tarafından hep “rutin dışına çıkmamaktan” yana kullanıldığına tanık oldum. Ama, bazı valilerimizin inisiyatifi çalışanlara bırakmayıp, “görev, takip ve sonuç alama” sistemini işlettikleri durumlarda ise bir ayda ancak yapılır denilen işlerin bir günde bittiğine de tanık oldum.
Valimiz Sayın Dr. Mayda, 5 Ocak 2012 tarihinde “İl İdare Şube Başkanları” toplantısında yaptığı konuşmada Gümüşhane bürokrasisinde ezberleri bozacağı mesajını vermiştir.
Bu mesajlardan anladığımız şudur: Artık klasik devlet memurluğu aşılacak, bir yılda yapılacak işler on günlere indirilecektir. Gümüşhane bürokrasisinde ezberler bozulacak ve “inovasyon – yenileşme” dönemi başlamış olacaktır.
Bürokrasideki rutinlik, işletme körlüğü ve rehavetin Sayın Dr. Mayda ile Gümüşhane ilinden kalkacağına ve bu ilde kısa zamanda büyük mesafeler alınacağına inanmaktayım.
Yapılacak çok iş var
Sayın Valimizin kararlı tutumunu ve yenilikçi yüzünü gören her bürokrat çalışmasını buna göre ayarlayacağı için aslında yapılacak çok fazla iş yok demek belki daha doğru olacaktır.
Bir küçük anekdot
Özel İdare Genel Sekreterliği yaptığım dönemde yaşadığım bir olayı bürokrasi tembelliğine ve korkaklığına orijinal bir örnek olduğu için bir anekdot olarak anlatmak istiyorum.
Merkez Alemdar Köyü’nde bulunan ve köyü tehdit eden kayaların kırılması için köylüler tarafından yerel makamlara ve bakanlıklara 30 yıl boyunca dilekçe verildiğini fakat hiç kimsenin bunu dikkate almadığını bizzat köylüler söylemişti. Verilen dilekçelerin niçin dikkate alınmadığını araştırdığımızda; “kayalar kırılırken ya bir yaralanan ve ölen olursa ne olur. Başımıza iş mi açacağız” düşüncesinin dilekçelerin işlem görmesine de, kayaların kırılmasına da engel olduğunu görmüş olduk. 2006 yılında ise alınan bir radikal kararla, 30 yıldır bekleyen kayalar on günlük çalışmayla ve kimsenin de burnu kanamadan kırılmıştı. Yani kısaca on günlük bir işi 30 yıl bekleten bir bürokrasi direnişini Alemdar köylüleri bizzat yaşamışlardı.
“Ezberler” kadar önemli olan ve inciten bir diğer konu: Mobbing
Gerek kamu ve gerekse özel sektör kurumlarda, dışarıdan görünmeyen en büyük tehlike olan “mobbing – psikolojik baskı” nın da üzerine gidilmelidir.
Mobbing; nerede olursa olsun bir insanlık suçudur.
Bazen kurumlar çok iyi çalışıyor görünebilirler. Ama, içten içe kaynadığı çoğu kez dışarıdan görünmeyebiliyor. Bu bakımdan, kurumların performansına etki edecek mobbing türü uygulamaların da araştırılmasının çok önemli olduğu bir başka bürokrasi gerçeğidir.
Kurum amiri, Vali Bey’in yanına gelir. Çeketin önü düğmeli. Elbise, kravat, saç, sakal çok düzgün. Konuşmalar, diksiyon da çok güzel. Yani, kurum amirine, konuşmalarına baktığınızda dört dörtlük bir yönetici. Bu yöneticinin kurumu nasıl olur ki?.. Tabii ki o da dört dörtlüktür!. Ama, işin iç yüzü bazen göründüğü gibi olmuyor.
Mobbing de rüşvet gibi çok fazla tanıklık yapanı olmayan bir davranış biçimidir. Bir hastalıktır. Arkadaşına psikolojik baskı yapıldığına tanık olmasına rağmen, “sürülürüm, rahatımdan olurum.” gibi yersiz endişelerle çoğu kez bu uygulamanın tanığı da bulunmamaktadır. Ama herkes bilir ki, o kurumda “keyfe keder veren işler” olmaktadır. Bu tür kurumlarda yönetici baskısından çalışanlar birbirleriyle normal konuşmalarını bile korkarak yaparlar. Ya yönetici duyarsa…
Kamuda da özel sektörde de, kimsenin onuru çiğnenmeden işlerin yürütülmesi esastır. Yanına giden personelini konuşturmayan, azarlayan, dalga geçen, onurunu kıran, tabiri caiz ise gurur abidesi yöneticileri bu il de bu ülke de hak etmiyor.
* * *
Valimiz Sayın Dr.Yusuf Mayda’nın gelişi ile Gümüşhane’de ezberler bozulmaya başladı. Kısa zaman içinde Gümüşhane bürokrasisinin yeni bir vizyon kazanacağına olan inancımı tekrar belirterek yazımı bitirmek istiyorum.
Güzel günler dileğiyle.
Otomobil Çin’e ilk defa girince yaşlı bir kadına durumu müjdeleyerek haber verirler. “Otuz gün yürüyerek gideceğin yere seni bir günde götürecek bir araç yapıldı.” Yaşlı kadın bu habere çok üzülür. Neden üzüldüğü sorulduğunda da “Ben geri kalan 29 günde ne yapacağım” cevabını verir.
Bizdeki klasik bürokrat ve memur anlayışı da maalesef böyledir. “Emekli olmama daha çok yıl var. İşleri erken bitireceğim de bundan sonra ne iş yapacağım…” Mantığı…
Gümüşhane bürokrasisinde ezberler bozuluyor.
Gümüşhane ile Türkiye’nin herhangi bir yeri bürokratik tıkanıklık açısından fark etmiyor. Her tarafta benzer örnekleri görmek mümkündür.
Otuzbeş yıldır Gümüşhane’deyim. Gümüşhane bürokrasisinin sayın valilere göre değişik performans gösterdiğine çok tanık oldum.
Sayın valilerin, kamu çalışanlarının çalışmalarına müdahale etmeyip, işleri kendi gidişatına ve memur anlayışına bıraktığı dönemlerde; bu toleransın çalışanlar tarafından hep “rutin dışına çıkmamaktan” yana kullanıldığına tanık oldum. Ama, bazı valilerimizin inisiyatifi çalışanlara bırakmayıp, “görev, takip ve sonuç alama” sistemini işlettikleri durumlarda ise bir ayda ancak yapılır denilen işlerin bir günde bittiğine de tanık oldum.
Valimiz Sayın Dr. Mayda, 5 Ocak 2012 tarihinde “İl İdare Şube Başkanları” toplantısında yaptığı konuşmada Gümüşhane bürokrasisinde ezberleri bozacağı mesajını vermiştir.
Bu mesajlardan anladığımız şudur: Artık klasik devlet memurluğu aşılacak, bir yılda yapılacak işler on günlere indirilecektir. Gümüşhane bürokrasisinde ezberler bozulacak ve “inovasyon – yenileşme” dönemi başlamış olacaktır.
Bürokrasideki rutinlik, işletme körlüğü ve rehavetin Sayın Dr. Mayda ile Gümüşhane ilinden kalkacağına ve bu ilde kısa zamanda büyük mesafeler alınacağına inanmaktayım.
Yapılacak çok iş var
Sayın Valimizin kararlı tutumunu ve yenilikçi yüzünü gören her bürokrat çalışmasını buna göre ayarlayacağı için aslında yapılacak çok fazla iş yok demek belki daha doğru olacaktır.
Bir küçük anekdot
Özel İdare Genel Sekreterliği yaptığım dönemde yaşadığım bir olayı bürokrasi tembelliğine ve korkaklığına orijinal bir örnek olduğu için bir anekdot olarak anlatmak istiyorum.
Merkez Alemdar Köyü’nde bulunan ve köyü tehdit eden kayaların kırılması için köylüler tarafından yerel makamlara ve bakanlıklara 30 yıl boyunca dilekçe verildiğini fakat hiç kimsenin bunu dikkate almadığını bizzat köylüler söylemişti. Verilen dilekçelerin niçin dikkate alınmadığını araştırdığımızda; “kayalar kırılırken ya bir yaralanan ve ölen olursa ne olur. Başımıza iş mi açacağız” düşüncesinin dilekçelerin işlem görmesine de, kayaların kırılmasına da engel olduğunu görmüş olduk. 2006 yılında ise alınan bir radikal kararla, 30 yıldır bekleyen kayalar on günlük çalışmayla ve kimsenin de burnu kanamadan kırılmıştı. Yani kısaca on günlük bir işi 30 yıl bekleten bir bürokrasi direnişini Alemdar köylüleri bizzat yaşamışlardı.
“Ezberler” kadar önemli olan ve inciten bir diğer konu: Mobbing
Gerek kamu ve gerekse özel sektör kurumlarda, dışarıdan görünmeyen en büyük tehlike olan “mobbing – psikolojik baskı” nın da üzerine gidilmelidir.
Mobbing; nerede olursa olsun bir insanlık suçudur.
Bazen kurumlar çok iyi çalışıyor görünebilirler. Ama, içten içe kaynadığı çoğu kez dışarıdan görünmeyebiliyor. Bu bakımdan, kurumların performansına etki edecek mobbing türü uygulamaların da araştırılmasının çok önemli olduğu bir başka bürokrasi gerçeğidir.
Kurum amiri, Vali Bey’in yanına gelir. Çeketin önü düğmeli. Elbise, kravat, saç, sakal çok düzgün. Konuşmalar, diksiyon da çok güzel. Yani, kurum amirine, konuşmalarına baktığınızda dört dörtlük bir yönetici. Bu yöneticinin kurumu nasıl olur ki?.. Tabii ki o da dört dörtlüktür!. Ama, işin iç yüzü bazen göründüğü gibi olmuyor.
Mobbing de rüşvet gibi çok fazla tanıklık yapanı olmayan bir davranış biçimidir. Bir hastalıktır. Arkadaşına psikolojik baskı yapıldığına tanık olmasına rağmen, “sürülürüm, rahatımdan olurum.” gibi yersiz endişelerle çoğu kez bu uygulamanın tanığı da bulunmamaktadır. Ama herkes bilir ki, o kurumda “keyfe keder veren işler” olmaktadır. Bu tür kurumlarda yönetici baskısından çalışanlar birbirleriyle normal konuşmalarını bile korkarak yaparlar. Ya yönetici duyarsa…
Kamuda da özel sektörde de, kimsenin onuru çiğnenmeden işlerin yürütülmesi esastır. Yanına giden personelini konuşturmayan, azarlayan, dalga geçen, onurunu kıran, tabiri caiz ise gurur abidesi yöneticileri bu il de bu ülke de hak etmiyor.
* * *
Valimiz Sayın Dr.Yusuf Mayda’nın gelişi ile Gümüşhane’de ezberler bozulmaya başladı. Kısa zaman içinde Gümüşhane bürokrasisinin yeni bir vizyon kazanacağına olan inancımı tekrar belirterek yazımı bitirmek istiyorum.
Güzel günler dileğiyle.