Sivil Toplum Kuruluşları, toplumun yapısını dinamik tutan sosyal, ekonomik bir o kadar etkin etmenler. Evet, STK’lar var olmalı, halisane niyetler ile daim olsunlar. Adı dernek olsun, vakıf olsun, iyi niyet ve doğru istikamet üzerine olduktan sonra var olsunlar. Kime göre veya kimin doğrusuna göre değil, Hak, Adalet, insanlık, hasenat adına doğru olsunlar. Bu doğrulukta olduktan sonra varsın kim olursa olsunlar…
Gümüşhane adına baktığımızda çeşitli isimlerde birçok dernek, vakıf adı mevcut… İnanıyoruz ki temelde hepsinin de niyetleri memleket insanına hizmet etmek. Arada bir kaç ezik, çürük illa ki çıkabilecektir. Birileri buraları kendi ve yandaş çıkar ve mevkileri için illa ki kullanmak isteyebilecektir. Birileri buraları babalarının tapulu malı gibi görebilecektir, ben olmazsam buralar yanar biter diyebilecektir.
Evet, STK’larda görev almak zordur, emek ister, gönül ister, bir ücreti yoktur, beklenmezde. Niyetler ölçüsünde kazanılır. Sağlam niyetle işe başlayıp yol ortasında niyetten sapmalar görülebilir. Arada niyetleri tazelemek gerekir.
İl, ilçe yaşatma dernekleri, Köy Dayanışma Yardımlaşma dernekleri, İş adamları dernek ve vakıfları vs… Federasyonlar kuruyoruz, adına Federasyonlar diyoruz, aklıma Federal Almanya geliyor O derece büyüklük ve ihtişam vadediyor, lakin gelip görelim ki Lichtenstein gibi kalıyoruz.
Bir kere köy, ilçe isimlerinden sıyrılıp Gümüşhane adında zaten buluşamıyorsak, hele de gurbet ellerde anneannemin tabiriyle Tey Gülüm Tey…
Aradan geçen bunca yılın ardından Başkentte Bir Konuk Evimiz hala yok. İstanbul’da bildiğim kadarıyla yok. Öğrenci yurtları var onlarda ticari geçiyor, başka varsa bilenler söylesin.
Niyetimiz kimseyi kırmak değildir, şurdakini buraya koymak değildir. Arada bir Zülfi yâre dokunmaktır…
Şimdi 2012 yılında kaleme aldığımız yazıyı konu ile alakalı olarak son kez sizlerle paylaşmak istiyoruz. İnşallah denilenler yapılır da bizde buradan yazarız…
…………
2012 yılının ilk köşe yazısını kaleme alırken, sağlam bir girişle yüz söylemdense bir eylem evladır bahsince Gümüşhane cephesinden söylemlerin eyleme geçtiğini görmek istediğimizi belirtmiştik.
Ankara’daki panorama gibi keza yine haber29 sitesinde İstanbul cenahından yazan arkadaşlardan da İstanbul’un da Ankara’dan çok ta farklı olmadığını görebiliyoruz. Bir değil iki değil bu kadar insan dediğine göre bir sıkıntı olduğu aşikâr.
Aslında her Gümüşhaneli bu durumun farkında fakat bizler bizim oraların tabiri ile zibilleri süpürüp çöpe atmak yerine sürekli halının altına süpürdüğümüzden bir türlü bu zibillerden ve zibilliğimizden kurtulamıyoruz. Evin temiz olmadığını halının o köşesinin altındaki zibilleri biliyoruz, o köşeden kokular geliyor ama ne hikmetse halının o köşesini bir türlü kaldırmıyoruz kaldıramıyoruz artık neyden ve kimlerden çekiniyorsak?
En başta bu zibilleri oraya süpürenlere güzel bir şekilde bakın yanlış yapıyorsunuz kardeşim demeliyiz. Sonra Bu zibilleri oraya süpürenleri gözden kaçıran evin ağa büyüklerine durumu bildirmeliyiz. Sonra gelin bu zibilleri beraber temizleyelim, geçmişe şöyle bir sünger çekelim bir olalım birlik olalım ve bu evimizi güzelleştirelim diyelim, diyoruz da aradan geçen 5 yıldan sonra üzülerek görüyoruz ki bir arpa boyu mesafe alamamışız.5 yıl önce bu işlere başlanmış olsaydı bu gün
Ankara’da, İstanbul’da, sonra İzmir’de, Antalya’da ve daha başka yerlerde Gümüşhane Konuk Evlerimiz vardı.
Bunca derneğimiz var sözüm bize bunca faaliyet yapıyoruz ( üç beş ziyaret, üç beş kişi toplanınca adı faaliyet olmuş bizim lügatta) da bunca yıldır ne yapıyoruz?
Bugün Ankara’da birçok derneğimiz var. Derneklerimiz tabela üstünde değil gönülde birleşme yapabilirler ve fazla değil şöyle bir 3 katlı bir yer bırakalım satın almayı kiralayabilirler. Sonra buraya maaşını vererek tutacakları hemşerileri vasıtasıyla gelen hemşerinin Ankara’daki müşkülünü pekâlâ çözebilirler. Keza İstanbul içinde bu geçerli… Başkent oluşu sebebiyle ilk adım Ankara’dan olsun, hadi bakalım yürekler ortaya konabilecek mi? Siyasetçisinden, en üst bürokratından en alt memuruna, işçisine, esnafına, iş adamına kadar bir araya gelinebilinirse bu durumun çözüleceği kanaatindeyiz. Bu da öncelikle Kendilerini kanaat önderi olarak görenlerin kendilerine şöyle bir çeki düzen vermelerinden geçiyor. Yoksa imam böyle yaparsa Cemaat ne yapsın hesabı halimiz öyle devam eder gider…
Bugün Ankara’da Gümüşhane’den gelen bir memurun, vatandaşın konaklayacağı bir Gümüşhane Konuk evi yoksa, geldiğinde kendisini ağırlayıp, ne derdi var, hastaneye mi gidecek yoksa bir devlet kurumunda çözülecek bir müşküliyeti mi var diye bu halini çözecek profesyonel bir hizmetiniz, ekibiniz yoksa isterseniz bin tane derneğiniz olmuş neye gam? Tanınma günleri yapmışsınız neye zam?
Şimdi siz şatafatlı otel salonlarında Gümüşhane adına meselenin altına, üstüne bakmadan kaz tavuk meselesi plaketler verin, boy boy fotoğraflar çektirin, nafile… Gerçekten samimi olarak bir şeyler yapma peşinde değil de, kişisel çıkar ve rant peşinde gidildiği sürece 5 değil, 15 yıl da bir şey ortaya koyamayacağımız aşikar…
Sevgi ve Saygılar.