Sevgili Gümüşhane'miz; son yıllarda Karaca Mağarasına bağlı olarak otantik yapısı tamamen korunmuş olan Süleymaniye Mahallesi, Santa Harabeleri, Krom Vadisi ve Kelkit Satala yerleşkesi, Tomara Şelalesi, Kal'a ları ve Konakları sayesinde popüler olan kentler arasına girmeyi başarmıştır.
Tam başarmış olmasa da bu yolda önemli mesafeler kat ettiğini söylemek mümkün.
Hizmet potansiyeli yüksek olmayan kentimiz de en büyük sorun konaklama mekânlarının (yatak sayısının) sınırlı olması. İhtiyaca cevap verecek turistik değere haiz otel yapmak isteyenlerin imar planlarındaki kat sayısına takılıp kalmaları engeli artık aşılmalıdır.
Gümüşhane gibi arazisi kıt yörelerde sınırlı kat sayısı da ne oluyor. Yıllar önce (1966) Gümüşhane Lisesi okul olarak 6 katlı yapılmasının nedeni bu. Bir eşi de Giresun da. Kuşakkaya eteklerinde, Kale deresinde, Bağlarbaşı'n da 20-30-40 katlı binaların yapılmasının olası bir depremde risk mi oluşturacak? Gülmeyin Allah aşkına. Birinci derece deprem bölgesi İstanbul da yükselen 300 metreyi aşan ve merkez arzular beldesindeki çimento fabrikası için 50 kat yapılması planlanan binaları düşündüğümüzde bizim şehrimizde hala 3-4 en fazla 6 kat mantığını hakim kılmaya çalışan idarecilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize acaba ne dememiz lazım? Alkışlayacak değilsiniz herhalde.
Bu değişimin habercisi olarak üniversite yerleşkesinde 14 kata kadar bir iznin çıkmış olmasını önemli bir gelişme olarak niteliyor ve belediyemize imar planlarında bir revizyona gitmelerini de salık veriyoruz.
İmar denince kent estetiğine değinmeden geçmek olmaz. Estetik görünüm bir çiçeğin taç yaprakları gibidir. Taç yaprakların rengarenk görünümü nasıl böcekleri çekiyorsa, kentin estetik görünümü de dış ve iç turistleri öyle çeker. Ama caddelerin de kaldırım işgalleri, inşaat artıkları, bozuk cepheleri, binalara yapılan izinsiz eklentiler renksiz ve acayip renkli boyamaların ortaya koyduğu görüntü kirliliği gibi cezbetmeyi gölgeleyen olumsuzluklara ne demeli. Hiç mi dikkatleri çekmiyor? Bu olumsuzluklara temizlik ve yeşil alanlardaki eksiklikleri de eklememiz halinde şehrin estetiğine bir neşter vurmanın zamanı geldi de geçiyor derim.
Turizm için potansiyelimiz var mı? Var. Ancak, statik mi? Dinamik mi? kendime sorarak konumuzu şimdilik sonlandırmaya çalışalım.
Turizm potansiyelimiz var. Ancak Statik(durağan) durumda. Valimiz Sayın Dr. Mayda'nın bunu fark ederek yatırımları turizm ağırlıklı olarak sesli düşünmüş olması bizim için önemli bir gelişme, bir kazanım ve büyük bir fırsat…
Bizlere, yerel yöneticilere, STK'lara, Kent Konseyine, Vekillere ve diğer büyüklerimize düşen görev Gümüşhane de ki bu statik potansiyelleri harekete geçirerek işlerlik kazandırmak ve turizm sirkülasyonunu artırmak olmalıdır. Bu da kaliteli bir tanıtımla ancak gerçekleştirilebilir.
Tanıtım dedik de Ankara da düzenlenen “Gümüşhane Günleri” inden murat bu ise, beklenen 200 bini aşkın ziyaretçi içerisinde Tomara Şelalesinin ya da Dörtkonak (edire) kal'a sının nerede olduğunu kaç kişiye öğrete bilmişiz? Ben ona bakarım. Önemli olan bu olmalı.