Çelik, Beyzade Restoranda düzenlenen programda il merkezinde görev yapan din görevlilerinden Diyanet-Sen’den ayrılarak Mil Diyanet Sen’e geçen 137 din görevlisine seslendi.
“İnsan inandığı davanın delisi olmadan başarıya ulaşamaz”
Konuşmasında Gümüşhane’nin milli ve manevi değerlerinin had safhada olan bir yer olduğuna vurgu yapan Çelik, “Biz Ankara'da sendikayı kurarken “Bu kadar güçlü sendika varken bunlara birileri gidip üye mi olacak? Tebessüm ettiler. Bunlar deli” dediler. O zaman arkadaşlarımıza özellikle şunu ifade ettik. İnsan inandığı davanın delisi olmadan başarıya ulaşamaz. Önce inandığınız davanın delisi olacaksınız ve ilk önce siz inanacaksınız bu işin olacağına” dedi.
“Sendikalar herhangi bir siyasi parti değil”
Türkiye sendikacılık tarihinde bir ilki gerçekleştirdiklerini ve Diyanet hizmet kolunda bir sendikanın 3 yıl içerisinde üçüncü büyük sendika haline geldiğini hatırlatan Çelik, “Bu tesadüfen gerçekleşmedi. Bu kendiliğinden olan bir durum değil. Biz 81 ilimizin 81’ine sadece bir defa değil, belki bazı illerimize 5 defa gittik ve size efendilik yapan insanlara üye olmayın, size hizmet yapacak sendikacılara üye olun diye her yerde özellikle ifade ettim. Bugün yaşadığımız en büyük problem “Hallederiz” sendikacılığı. Bütün iyi yapılan hizmetleri ben yaptım, kötü olmuşsa hükümet yaptı. Böyle dostunuz varken düşman aramanıza gerek yok ki. İyi yapılınca ben, kötü yapılınca hükümet vermedi. Eğer gerçek dostsanız sahanın rahatsızlığını Cumhurbaşkanına iletmek mecburiyetindesiniz. Mil-sen nereye yakın kime yakın? Mil-Sen hakka yakın, haklıya yakın, doğruya, haklının ve hakkın yanında duran bir sendika. Hepimizin bir siyasi görüşü var. Bulunduğumuz sendikalar herhangi bir siyasi parti değil. Öyle bir hale getirmişler ki, bir sendikadan ayrıldığınızda bir sendikadan başka bir sendikaya geçtiğinizde sanki din değiştiriyorsunuz, sanki siyasi partinizi değiştiriyor muşsunuz gibi bir algı oluşturuluyor” diye konuştu.
“Bir çiçekle bahar gelmez diyenlere inat her baharın bir çiçekle başlayacağını bir kez daha göstereceğiz”
Konuşmasında LGBT derneklerinin kapatılmasıyla ilgili sahaya çıktıklarında izin alamadıklarını, hiçbir sivil toplum hareketi, kendisini milli ve manevi ifade eden hiçbir kişinin yanlarında olmadığını belirten Çelik, “Ne zaman Cumhurbaşkanı bir açıklama yaptı bir baktık ki hepsi İstanbul sözleşmesi karşıymış, hepsi LGBT derneği karşısıymış. Mesele birileri konuştuğunda hakkı söylemek değil, hiç kimse konuşmadığında hakkı söyleyebilmektir. Mil-Sen olarak biz kurulduğumuz günden itibaren öncelikli olarak arkadaşlarımızın sosyal hakları, ekonomik haklarıyla ilgili çalışmalara başladık. Biz hakkı söyleyeni, hakkın tarafında olanı, doğruyu söyleyeni seviyoruz. Diyanet hizmet kolunda Gümüşhane'de ilk yetkiyi alarak Türkiye'de şunu söyleyeceğiz: Biz Mil-Sen Konfederasyonu olarak, Mil Diyanet Sen olarak önce Gümüşhanede tohumu attık, çiçeğimiz olgunlaştı, yetkiyi aldık ve Türkiye'de yetkiyi almaya geliyoruz inşallah. Kimse olmasa da biz hakkın yanında olacağız, hakkın tarafında olacağız ve hakkı söylemeye devam edeceğiz. Sizlerden de bu bağlamda bizim verdiğimiz bu mücadeleye destek vermenizi bekliyoruz. Hiçbir arkadaşımızı haksızlık karşısında Allah'ın izniyle ezdirmeyiz. Bugüne kadar bunun örneklerini birçok defa verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Bir çiçekle bahar gelmez diyenlere inat her baharın bir çiçekle başlayacağını bir kez daha göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
“Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı da memnuniyet duyuyoruz”
Sendika mensuplarına “Sizi utandıracak hiçbir çalışmayı Mil-Sen ailesi olarak asla ve asla yapmayacağız” sözleriyle seslenen Çelik, “Bugün ben sendikadan ayrılıyorum deyince size hain diyecek adamların sendikasında bir dakika dahi durulmaz. Yıllarca emek sarf ettik. Hiç kimse yokken biz vardık. Hiç kimse destek vermezken biz destek veriyorduk. Senin rantına, senin lüksüne, senin saltanatına artık destek vermek istemiyorum. Ya sendikacılık yap ya hakkı söyle ya da bu işi bırak. Biz rahatsız ediyoruz ve rahatsız etmeye de devam edeceğiz ve verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı da memnuniyet duyuyoruz. Zaten kurulurken biz haksızlıkları rahatsız etmek için haksızlık yapanlara dur demek için kurulduk. Bu gayeyle bu hizmetleri yapıyoruz” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.
“3 yılda Diyanet’in üçüncü büyük sendikası olduk”
Mil Diyanet Sen Başkanı Celaleddin Gül de kuruluşlarının üçüncü yılında Diyanetin üçüncü büyük sendikası olduklarını belirterek, sendika olarak yalnızca personellerinin özlük haklarıyla ilgili çalışma yapmadıklarını, diğer sendika ve STK’ların boş bıraktığı alanlara “Önce ahlak ve maneviyat” diyerek girip çalışmalar yaptıklarını söyledi.
“LGBT tehlikesine karşı büyük mücadeleler verdik”
Manevi tahribatın boyutlarının çok yüksek olduğu bir dönemde olunduğunu belirten Gül, “Kurulduğumuz gün yapmış olduğum basın açıklamasında İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyiz demiştim. O günlerde İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeliyiz diyen hiçbir sendika, hiçbir STK yoktu. Çünkü Türkiye'deki hemen hemen bütün yapılar bu sözleşmeyi destekler mahiyette idi. Bizim ölçümüz Kur’an ve sünnettir. Biz aileye çok önem veriyoruz. Cumhurbaşkanımızın her yapmış olduğu televizyon programında biz aileyi asla bu sapkın derneklere feda edemeyiz birçok çalışmamız var, Allah'ın izniyle bunları yürürlüğe koyacağız dediği çalışmaları yapıyoruz elhamdülillah. Ve nihayet İstanbul Sözleşmesi'nden çekildik, bunun gururunu yaşıyoruz. Türkiye'deki en büyük tehlikelerden birisi olan LGBT tehlikesine karşı büyük mücadeleler verdik. Mücahit Çelik beyle İçişleri Bakanımıza giderek bakanlığa 2 adet dilekçe verdik. Türkiye'deki bu ifsat faaliyetlerini yürüten LGBT derneklerinin kapatılması için Kızılay Meydanı'nda basın açıklamaları yaptık. Biz bu basın açıklamaları yaparken üzülerek ifade edeyim ki ne yanımızda ne yöremizde ne arkamızda hiç kimse yoktu. Bu sapkın derneklere karşı mücadele edeceğiz. İstanbul'da Türkiye tarihinde ilk kez düzenlenen 40 bin kişilik LGBT karşıyı yürüyüşüne biz de dahil olduk, imzamızı attık. Biz önce ahlak ve maneviyat diyen bir gelenekten geliyoruz. Dolayısıyla sadece özlük haklarına yönelik, sadece mali ve sosyal haklarla ilgili değil, ülkemizi ve halkımızı ilgilendiren Diyanetimizi ilgilendiren ailemizi ilgilendiren tüm konulara ilişkin çalışmalar yürüttük” dedi.
“Minber Dokunulmazlığı istiyoruz”
Minber dokunulmazlığını ve RTÜK’te diyanetin mutlaka olması gerektiği konularını Türkiye gündemine getirdiklerini vurgulayan Gül, “Bir sivil toplum kuruluşu okumuş olduğunuz bu hutbe yüzünden sizinle ilgili suç duyurusunda bulunabilir mi? Evet bulunabilir. İşte biz bu yüzden diyoruz ki hutbeye dokunulmazlık istiyoruz. Bunun da adını minber dokunulmazlığı koyduk. 3 seneden beridir bunu savunuyoruz. Çünkü biz minberde istediğimiz ayeti istediğimiz hadisi ve Allah'ın bütün hükümlerini, Kur’an’ın bütün hükümlerini okuyabilmeliyiz. Asla çekinmeden hutbelerimizi okuyabilmeniz. RTÜK'te Diyanet mutlaka olmalı. RTÜK içerisinde ahlak denetim kurulu oluşturmalı teklifini getirdik. Bu ahlaksız dizilere karşı. Bugün ailecek seyredebileceğiniz hiçbir dizi kalmamıştır. Bugün ülkemizdeki dizi ve sinema sektörü tamamen LGBT lobisinin eline geçmiş durumdadır. Hepimizin evinde ateş var. Evlatlarımız bizim gibi düşünmüyor. Evlatlarımız bizim gibi inanmıyor. Dolayısıyla bir uçurumun kenarına gelmiş bulunmaktayız. Bizim evlerimize düşen, aileye düşen ateşle ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar daha kıymetlidir, daha değerlidir diye düşünüyorum” diye konuştu.
“Laiklik ve Atatürkçülüğü bizim üzerimizde bir balans ayarı olarak kullanmaya kalkmasınlar”
Sendikaların hepsinin kıymetli ve değerli olduğunu fakat herkesin farklı bir yoğurt yiyişi olduğunu dile getiren Gül, “Elbette ki din değildir, mezhep değildir. Dolayısıyla sendikalar arasında bu geçişler gayet normaldir. Önemli olan camiamıza hizmet etmektir. Diyanet İşleri Başkanlığını kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Aziz milletimize en güzel hizmetleri sunuyoruz ve sunmaya devam edeceğiz. Yok mu hatalarımız? Elbette ki var. Diyanet İşleri Başkanlığı bu aziz milletin göz bebeğidir. Bunu kapatmaya kimsenin gücü yetmez. Daha önce kapatacağız diyenler ikinci tura kalınca çark ettiler. Şimdi Diyaneti Atatürk kurmuş biz zaten onu kapatamayız diyorlar. Yeni mi aklınıza geldi beyler günaydın. Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden hiç kimse siyaset yapmasın. Hele hele laiklik ve Atatürkçülüğü bizim üzerimizde bir balans ayarı olarak kullanmaya kalkmasınlar. Her hafta okuduğumuz hutbeden sonra gazetelere manşet olmaktan artık bıktık” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Toplantıya Mil Sen Genel Başkanı Mücahit Çelik, Mil Diyanet Sen Başkanı Celaleddin Gül, İl Müftü Yardımcısı Mehmet Nuri Durmuş, Mil Diyanet Sen Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, Mil Belediye Sen Gümüşhane İl Başkanı Mustafa Ceylan, Mil Diyanet Sen Gümüşhane Başkanı İl Fatih Ağaç ve din görevlileri katıldı.