VALİ OKAY MEMİŞ
"Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)/Paralel Devlet Yapılanması’nın (PDY) Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış mensupları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen silahlı darbe teşebbüsü, aziz milletimizin dünya tarihine geçen dik duruşuyla engellenmiştir.
40 yıldır dini ve milli duyguları istismar ederek devletin ve milletin içine sızmaya çalışan FETÖ’nün, 17-25 Aralık'ta yargı cübbesiyle sinsi bir şekilde meşru hükümeti yıkmaya çalışan mensupları, son olarak 15 Temmuz'da asker kılığına bürünerek hain bir teşebbüste bulundular, ancak milletimizin asil, vakur ve dirayetli tutumu karşısında hamdolsun bir kez daha hezimete uğradılar. Yaşanan süreçte ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi Gümüşhane’mizin de kurumları, siyasi partileri ve sivil toplum örgütleri başta olmak üzere tüm dinamikleriyle darbenin öğrenildiği ilk andan itibaren ortaya koyduğu irade, birlik ve beraberlik ruhunun bütün sorunların üzerinden gelmek için en önemli güç kaynağı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
15 Temmuz ve sonrasında tüm dünyanın gıpta ile izlediği muazzam bir sınav veren milletimiz, geleceğimiz olarak gördüğümüz çocuklarımıza, gururla hatırlayacakları ve bir daha yaşanmaması için de büyük dersler alacakları son derece kıymetli bir tecrübe bırakmıştır.
Geride kalan bir yıllık sürede, başta ben olmak üzere idari ve adli mercilerimiz hukuk içerisinde, anayasal sistem içerisinde kalmak suretiyle bu hain örgütü devletin bütün kademelerinden söküp atmak için ciddi bir mücadele verdik. Ancak biz bu mücadeleyi, FETÖ’cülerin daha önce yaptığı gibi yapmayıp, hiç kimse hakkında sahte delil üretmeden ve hiç kimseye haksızlık etmeden en ufak bir şüphe ve delilin de üstüne giderek verdik, vermeye de devam ediyoruz.
Kahraman milletimizin ikinci kurtuluş savaşı olarak gördüğümüz ’15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü kutladığımız bugün vesilesiyle, istiklali ve istikbali için, canı pahasına ülkesini darbecilere ve teröristlere teslim etmeyen; sokaklara ve meydanlara inerek namluların, tankların, uçakların karşısına dikilme cesareti gösteren 249 şehidimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor, yakınlarına başsağlığı diliyor ve gazilerimize Allah’tan şifalar diliyorum."
MİLLETVEKİLLERİ HACI OSMAN AKGÜL, CİHAN PEKTAŞ
“15 Temmuz 2016 tarihinde organize bir suç örgütünün (FETÖ) Silahlı Kuvvetler içindeki uzantıları tarafından Türkiye’deki demokratik düzeni hedef alan bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu saldırı Sayın Cumhurbaşkanımızın darbe girişimine karşı halkı direnmeye çağırması, siyasi parti ayrımı olmaksızın tüm vatandaşlarımızın darbeye karşı tavır alması ve hükümetin yanı sıra demokratik düzene bağlı polis-asker güvenlik güçleri ile kamu kurumlarının harekete geçmesi, siyasi partilerin ortak bir tavır sergilemesi neticesinde durdurulmuş ve kamu düzeninin bozulmasına müsaade edilmemiştir.
Demokratik düzeni hedef alan ve askeri darbe girişiminde bulunan hainler, kullandıkları silahların sayı ve niteliğinin yanı sıra uyguladıkları şiddet itibariyle dünya üzerinde eşi ve benzerine rastlanmamış bir terörist eyleme imza atmışlardır. Savaş zamanlarında ve savaş alanlarında kullanılan uçakların yanı sıra, helikopter, tank, zırhlı personel taşıyıcı, uzun namlulu silahlar gibi askeri araç ve ekipmanları kullanan ve yapılan adli soruşturmalarda sivil bazı unsurların da destek verdiği ortaya çıkan Silahlı Kuvvetler içinde gizli bir şekilde örgütlenmiş, dini kendine perde eden cemaat görünümlü suç örgütüne mensup bu organize terörist grup, demokratik kurumları işlevsiz hale getirmek, demokratik usullerle seçilmiş: Cumhurbaşkanını, Hükümeti ve Parlamentoyu devre dışı bırakmak için sivil vatandaşları da hedef alacak şekilde akıl ve vicdan sınırlarını zorlayan şiddet eylemleri gerçekleştirmişlerdir.
Yaygın bir korku ve şiddet havası oluşturarak demokratik düzeni ortadan kaldırmayı hedefleyen bu organize terörist grup Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan köprüyü tanklarla kapatmış, köprü kulelerine yerleştirdiği keskin nişancılar ile sivil halkı ateş altına almış, savaş uçaklarıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Polis Özel Harekât Merkezini defalarca havadan bombalamış, saldırı helikopterleri ile Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı gibi güvenlik güçlerinin sevk ve idare edildiği merkezlerin yanı sıra kamu binaları ile doğrudan sivil halk ve sivil araçları da defalarca hedef almıştır.
15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında yaşananların, bir asır önce Çanakkale’yi yedi düvele mezar eden o ruhun ne kadar taze, ne kadar diri olduğunu hepimize bir kez daha göstermiştir.
Tıpkı 102 yıl önce Çanakkale’de olduğu gibi, 15 Temmuz gecesi de en modern silahlar, milletimizin azim, inanç ve kararlılığı karşısında çaresiz kalmıştır. En zayıf anında bile 'Çanakkale geçilmez' dedirten yüce milletimiz, Millî İradeyi ve demokrasiyi koruma uğruna tanklara, mermilere ve bombalara vücudunu siper ederek, vatanı savunmak için 250 şehit vermiş, 2712 vatandaşımız da gazi olmuştur.
Hainlerin karşısında 7’den 70’e bu şerefli mücadelede iman dolu yüreği, sarsılmaz cesareti, birlik ve beraberliğiyle halkın gücünün üstünde bir güç olmadığını bütün dünyaya gösteren aziz milletimiz, tarihin en büyük demokrasi dersini vererek destan yazmıştır.
15 Temmuz ülkemiz için önemli tarihlerden biri olmasının yanı sıra belki de uzun yıllar sürecek bir mücadelenin ateşleyicisi, dışarıdan ve içeriden gelebilecek her türlü düşmanlık ve hainliğe karşı topyekûn bir bütün olmanın en büyük sebebi olmuştur. Bu sebeple bize düşen yegâne ve en önemli görev kahraman şehitlerimizin neden bu uğurda canlarını feda ettiklerini aklımızdan çıkarmamamız ve bundan sonra her zaman vatan için mücadele etme azminin en yüksek seviyede olması düşüncesidir.
Hain darbe ve işgal girişiminin yaşandığı gece ve 29 gün süren demokrasi nöbetlerinde Başta Valimiz, Belediye Başkanımız, Alay Komutanımız ve Emniyet Müdürümüz olmak üzere; bütün Belediye Başkanlarımıza, Kaymakamlarımıza, kamu görevlilerine, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın mensuplarına ve bütün Gümüşhaneli hemşehrilerimize; Milli İradeye, demokrasimize ve ülkemizin geleceğine sahip çıkma noktasında göstermiş oldukları kahramanlıktan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.
Ülkemizin bir daha böyle kötü günlerle ve böyle hain girişimlerle karşı karşıya kalmaması ve milletimizin iradesinin her daim en önde olması temennisiyle; bir kez daha bu toprakları bize mukaddes vatan olarak emanet eden bütün kahraman şehitlerimizi, rahmetle ve şükranla yâd ediyor, gazilerimize Cenab-ı Allah’tan hayırlı ve uzun bir ömür diliyoruz.
Saygılarımızla.”
BELEDİYE BAŞKANI ERCAN ÇİMEN
Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla mesaj yayınladı.
Başkan Çimen, 15 Temmuz 2016 günü ülkenin en kanlı darbe girişimi ile karşı karşıya kaldığını belirterek, "Ülkemizde cuntalar marifetiyle meşru iktidara karşı yapılan ve yapılmaya çalışılan en kanlı darbe girişimini 15 Temmuz 2016 gecesi hep birlikte yaşadık. 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) bağlı bir kısım hainler, demokrasimize ve aziz milletimize karşı hain bir darbe girişiminde bulundu. O gece, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanan bir grup hain üniformalı, milletimize karşı hedef gözetmeksizin terör saldırısı gerçekleştirdi. Asker elbisesi giymiş teröristler, milletimizin tanklarını, uçaklarını, helikopterlerini ve silahlarını yine milletimize çevirdiler. 249 kişiyi şehit ettiler, 2 bin 193 kişiyi de yaraladılar. Bunu gerçekleştirirken amaçlarına ulaşacaklarını sandılar" dedi.
O gece Türk milletinin adeta destan yazarak, darbeye karşı çıktığını ifade eden Başkan Çimen, mesajında şunları kaydetti:
"Ancak milletimizin meydanlara çıkarak, demokrasisine, milli iradesine göğsünü siper edercesine sahip çıkacağını düşünmediler. Milletimiz o gece, Mehmet Akif’in ifade ettiği gibi ‘Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli’ çağrısına uyarak sokakları, meydanları doldurmuş, bu cennet vatana sahip çıkmıştır. 15 Temmuz’da tıpkı Çanakkale’de, İstiklal Harbimizde olduğu gibi tüm fertleriyle tek yürek, tek bilek olmuş, iradesini bir avuç darbeciye çiğnetmeyen büyük Türkiye vardı, Türk milleti vardı. Bu darbe girişiminde Milletimiz, tıpkı 717 yıl önce Söğüt’te, 563 yıl önce İstanbul’da olduğu gibi, Anadolu topraklarını hayat alanı olmanın ötesinde istikbali olarak gördüğünü tüm dünyaya haykırmıştır. Milletimiz, bu ülkeyi kendisine yar etmemek için saldıranlara karşı 100 yıl önce Çanakkale’de, Dumlupınar’da ne cevap vermişse, 15 Temmuz’da da aynı cevabı vermiştir. 15 Temmuz, milletimizin; kökü nerede olursa olsun, hangi güce dayanırsa dayansın, iradesini hangi odağa teslim ederse etsin, bu millete ve bu ülkeye ait olmayanlara karşı tarihi bir meydan okumasıdır. Bu meydan okumayı sadece şu veya bu kesim değil, milletimizin tamamı yapmıştır. 15 Temmuz gecesi Türkiye tüm farklılıklarını, tüm renklerini, tüm meşreplerini geride bırakarak tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkeleri etrafında birleşmiştir. Türkiye’yi bu ihanet çetesi mensupları aracılığıyla, bu vatan hainleri vasıtasıyla tedip edeceklerini, devleti teslim alabileceklerini sanarak 15 Temmuz akşamı harekete geçenler, ertesi gün akşam olmadan milletimiz tarafından hüsrana uğratılmışlardır. Hamdolsun milletimizin güçlü duruşu sayesinde tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle yapılan bu hain ve kanlı girişim engellendi. O gece Türk milleti sadece bir darbeyi önlemekle kalmayarak, ülkesini işgalden kurtardı. Milletimiz, inancı, bayrağı, ülkesi, geleceği için gerektiğinde ölümün üzerine koşarak gidebileceğini, en son 15 Temmuz’da tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Hainlere karşı destansı bir şekilde direnerek şehit olan 249 kardeşimize Allah’tan rahmet, gazi olan 2 bin 193 kardeşimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Şehitlerimizin bizlere bırakmış olduğu kutlu emanete sahip çıkmak, devlet ve millet olarak en önemli görevimizdir. Rabbim, ülkemizi ve milletimizi bir daha böyle imtihana tabi tutmasın, darbelere, darbe girişimlerine, demokrasi dışı her türlü saldırıya karşı bizleri ve vatanımızı korusun."
GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF.DR. HALİL İBRAHİM ZEYBEK
“Anadolu, sahip olduğu konumu ve jeopolitik öneminden dolayı çağlar boyu hep hedef kara parçası vasfı taşımıştır. Son dönemlerde, bölgesindeki en önemli güç haline gelen ülkemizin küresel güç olması yolundaki ilerleyişinin engellenmesine yönelik gelişmeler giderek artmıştır. Bize sınırı olmamasına rağmen küresel güçlerle yakın dönemde komşu olmamız bu durumun en önemli sonuçları arasında yer almaktadır. Güçlü Türkiye’nin varlığından rahatsız olacak güçler ve işbirlikçileri, zaman zaman demokratik hayatımızı da hedef seçmişlerdir.
1913 Bab-ı Ali Baskını, 27 Mayıs 1960 İhtilali, 22 Şubat Ayaklanması, 12 Mart 1971 Muhtırası, 1980 Askeri Müdahalesi, 28 Şubat Süreci ve 27 Nisan e-muhtırası, Türkiye’de yakın dönemde yaşanmış darbe ve darbe girişimlerinin başlıcalarını oluştururlar. Bu darbe ve darbe teşebbüsleri ülkemizde demokratik hayatı kesintiye uğratma niyeti taşıyan veya da uğratan olaylar olarak demokrasi tarihimizdeki yerlerini almışlardır. Fakat 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de seçilmiş Cumhurbaşkanına, Hükümete ve Devletin resmi kurumlarına karşı düzenlenen hain darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. FETÖ Terör Darbe Teşebbüsü, ülkemize yöneltilen darbe girişimlerinin sonuncusudur. Cumhuriyet tarihimiz boyunca yaşanan önceki darbe teşebbüslerinden farklı olarak bu kalkışmada işgal, terör ve askeri darbe aynı anda başlatılmıştır.
Bu hain darbe teşebbüsü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Millet bedel ödemesin. Gerekirse biz bedel ödeyelim” sözleriyle ortaya koyduğu kararlı duruş ve tüm halkımızın bu çağrıya gönülden katılımı ile akamete uğratılmıştır. Yine Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın ifadesi ile “Darbe kalkışması, aziz milletimizce demokrasi bayramına çevrilmiştir.”
15 Temmuz’da Türkiye, tek yürek olmuştur. 15 Temmuz’da yolları, köprüleri, meydanları, havalimanlarını doldurarak Fetullahçı terör örgütü mensubu hainleri hezimete uğratan aziz milletimizin tüm fertlerine şükranlarımızı sunuyoruz. Kahraman 251 şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. 3160 gazimizden halen tedavi görenlere acil şifalar diliyor, hepsini minnetle anıyoruz. 15 Temmuz’da milletimiz, tıpkı İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi bir olmuş, beraber olmuş, iri olmuş, diri olmuştur. Birliğimize yönelik bir teşebbüs, geri tepmiş, adeta yeniden biz olmamıza vesile olmuştur. İçerdeki hainler ve dış düşmanlarımız bu teşebbüs vasıtasıyla reflekslerimizi de kontrol etmiş oldular. Bu nedenle yeni teşebbüslere karşı da birliğimizi korumalı ve millet olarak uyanık olmalıyız.”
İL EMNİYET MÜDÜRÜ ORHAN KAR
“Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca, cebir şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzenini ve hükümetini ortadan kaldırmaya yönelik 15 Temmuz 2016 tarihindeki silahlı darbe girişimi Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, aziz milletimiz ve kahraman personelimizin şanlı direnişi ile hedefine ulaşamadan engellenmiştir.
15 Temmuz Şehitlerini Anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak ilan edilen ve darbe kalkışmasının birinci yıldönümü vesilesiyle, meydanlara çıkarak hainlere geçit vermeyerek büyük bir kahramanlık örneği sergileyen Şehitlerimizi rahmet, Gazilerimizi minnetle yad ediyor, bir daha böyle olayların yaşanmamasını temenni ediyorum.”
AK PARTİ İL BAŞKANI AV.CELALETTİN KÖSE
“Tarih boyunca, gelecek nesillere başarılı bir geçmiş bırakan ve tarih yazan büyük milletlerin daima büyük davaları ve büyük mücadeleleri olmuştur. Bu mücadeleler büyük bedeller ödenerek verilse de bütün dünya tarafından gıpta ile bakılan sonuçlar elde edilmiştir. Tepeden tırnağa fedakarlık ve cesaretten oluşan bu mücadeleler aynı zamanda da görkemlidirler.
Bütün büyük milletlerin varoluş ve tarih yazma adına verdiği mücadeleler gibi, biz aziz Türk milletinin de varoluşundan bu yana destansı mücadeleleri olmuştur. Yaşadığımız toprakları yurt edinme davası ile başlayan mücadelemiz, İslamiyet ile taçlandıktan sonra fikri anlamda da mücadele gerektiren bir durum haline dönüşmüştür. Ama her seferinde hakkı her şeyin üstünde tutan yiğit liderleri ve yüreği iman dolu her bir ferdi ile aziz milletimiz canını ortaya koyarak bu toprakları vatan kılmışlardır.
Bu mücadelelerin son örneği; dünyanın yeni düzenle planlanmaya çalışıldığı ve İslamiyet’i benimseyen toprakların zulüm çektiği bir dönemde, mazlum milletlerin tek umut olarak gördüğü, gelişen ve lider ülke konumuna gelen Türkiye'ye karşı 15 Temmuz 2016 da yapılan hain darbe girişimine engel olmak için verilen mücadele olmuştur. Asırlardır coğrafyamızdaki emellerini gerçekleştirmek için farklı farklı yollar deneyen dış güçler son dönemlerde içimize yuva yapan hainlerle işbirliği yaparak bu aziz milletin iradesini hiçe saymak ve meşru hükumeti devirip anayasal düzeni ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Devlet yönetimini ele geçirme teşebbüsünün yanı sıra; parçalanan, yağmalanan ve derin acılar içinde bırakılan İslam coğrafyasının sesi olmaya çalışan aziz milletimizin bu sesini kısmak ve mazlumların umut ışığını söndürmek için var güçleriyle saldıran o hainler, adeta yeni bir kurtuluş destanı yazan Türk milletinin kahramanca mücadelesi ile neye uğradıklarını şaşırmışlardır.
Onların unuttukları nokta şudur ki; o karanlık gecede Anadolu insanı melekleri imrendiren bir kıyam ile sabaha kadar canla başla mücadele ederken dünyanın dört bir tarafındaki mazlum milletlerin yüreği bu aziz millet ile atmış, gözyaşıyla yoğrulan dualar ile memleketimizdeki her bir mabetten yükselen sâlâlar Türk milletini sarıp sarmalamıştır.
Aziz milletimizin her bir ferdi, 15 Temmuz’un simge ismi olan Şehit Ömer Halis Demir başta olmak üzere 249 vatan evladını şehit verdiğimiz o karanlık gecede, gelecek nesillere yol gösteren birer meşale ve hiçbir hainin bir daha karşısında duramayacağı birer kahraman olmuştur.
Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın engin feraseti, dik duruşu ve milletimizi sokaklara davet edişi, milletimizin yeni bir destan yazmasını ateşleyen kıvılcımlar olmuştur. Kıvılcım niteliğindeki bu çağrı üzerine; ruh köklerini Uhud şehidi hazreti Hamza'dan, gemiler yakan Tarık Bin Ziyad'dan, kefenini giyip atını düşmanının üzerine süren Sultan Alparslan'dan ve İstanbul'u ebedi islam şehri kılan Fatih Sultan Mehmed Han'dan alan bu aziz millet hep birlikte şaha kalkmış ve yeni bir tarih yazmıştır. Gelibolu'da 250 kiloluk mermiyi tek başına sırtlanan ve topa koyarak hedefini vuran ecdadın torunları, aynı inanış ve aynı adanmışlık ile tankların, topların ve tüfeklerin karşısına iman dolu göğsünü siper etmiştir.
Yüce Allah'tan ülkemize bir daha böyle bir gece yaşatmamasını dileyerek o karanlık gecede gözünü kırpmadan ve arkasına bakmadan vatanına sahip çıkmak için kurşunlara göğüs geren 249 şehidimize rahmet diliyor, yaralanan gazilerimize minnettarlığımı sunuyorum. Vatanı için canını hiçe sayan evlatlar yetiştiren şehit ailelerimiz ve gazilerimize, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 'a, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve darbeye karşı duran tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve ilk andan itibaren sokağa dökülen bütün vatandaşlarımıza, istiklal ve istikbalimize sahip çıktıkları için şükranlarımı sunuyorum. Ödediğimiz hiç bir bedel boşuna değildir, bu aziz millet yeniden şahlanışı, yeniden dirilişi ve yeniden yükselişi için ödemesi gereken her bedeli ödemeye hazırdır. Bu milletin yükselişine engel olmak isteyen hiçbir güç, birlik beraberlik ve kardeşlik karşısında başarılı olamayacaktır. Aziz Türk milleti birlik beraberlik ve kardeşliğini bozmadan hedeflerine doğru emin adımlarla yürüyecek ve önüne çıkan her engelde kenetlenerek daha da güçlenecektir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de istikbalimizin önüne çıkarılan hiçbir engel bizleri yıldıramayacaktır. Bizlerde üstümüze düşen sorumlulukların bir parçası olarak, geçmişimizden ders çıkarmak adına 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan hain darbe girişimini hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
CHP İL BAŞKANI BEDRİ AĞAÇ
Bizler “Ne Askeri, Ne Sivil Darbe” sadece “Demokratik Türkiye” istiyoruz.
Halkımıza ve ülkemizin geleceğine kasteden Fethullahçı darbe girişimini bir kez daha lanetliyoruz. Sadece demokrasiye, vatana, özgürlük ve milli egemenliğe sahip çıkmak için o gece sokağa çıkarak darbeye karşı dururken yaşamını yitiren yurttaşlarımızı da saygıyla rahmetle anıyoruz.
Fethullahçı darbe girişimi engellendi. Ancak darbe girişiminin engellenmesi maalesef demokrasinin korunması ve geliştirilmesi anlamına gelmedi. Bugüne kadar bu darbenin kaynağı, arkasındaki zihniyet ve siyasal uzantıları tam manasıyla ortaya konmadı.
OHAL ve KHK düzeni ile demokratik sistemin tüm kanalları kapatılmış durumda. FETÖ ile mücadele bahanesi ile muhaliflere karşı baskılar hergün artıyor.
Bu süreçte yaşanılan hukuksuz uygulamalara karşı yükselen milyonların “adalet” talebi ise yok sayılmaya, etkisizleştirilmeye, çarpıtılmaya çalışılıyor.
Türkiye’nin gerçekten demokratik, özgür, eşit ve kardeşçe yaşanabilecek bir ülke haline gelebilmesi askeri ve sivil darbelerle tam olarak hesaplaşmasıyla mümkündür.
Bizler CHP olarak; askeri ve sivil darbelerin karşısında olduğumuzu bir kez daha vurgularken eşit, özgür ve demokratik bir ülke için 15 Temmuz’un yıldönümünde demokrasi için şu taleplerimizi ifade ediyoruz:
15 Temmuz darbe girişiminin siyasi sorumluları ortaya çıkarılmalı ve yargılanmalıdır.
KHK düzenine son verilmeli, bundan kaynaklı mağduriyetler giderilmelidir.
KHK ihraçları FETÖ ile mücadele adı altında gerçekleşse de AKP’li olmayan herkese yönelerek yüz binlerce insanın mağduriyetine yol açtı. Tüm muhalif kesimlerin baskı altına alınmasına son verilmelidir.
OHAL bahane edilerek işçi ve emekçilerin en temel demokratik hakları olan grev yasakları kaldırılmalıdır. Çünkü bu ilke için üreten işçiler terörist değil, hak arama yöntemi olan grev de suç değil anayasal haktır.
Demokratik siyasetin önü açılmalı, tutuklu milletvekilleri ve gazeteciler serbest bırakılmalı.
Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Yargının üzerindeki iktidar baskısına son verilmeli, kuvvetler ayrılığını belirginleştirecek düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
15 Temmuz askeri darbe girişimi ve sonrasında kurulmak istenen düzeninin ardında siyaset-cemaat ilişkilerinin olduğu açıktır. Devlet kademelerinde bir cemaatin yerine başkasını koymakla demokratik bir düzen inşa edilemez.
Darbelerle hesaplaşmak aynı zamanda laikliği gerçek anlamda yerleştirerek mümkündür. Eğitim başta olmak üzere laikliği yok eden her tür girişimden vazgeçilmeli, cemaat- siyaset ilişkilerinin devlet içindeki varlığına son verilmelidir.
15 Temmuz darbe girişimi ve sivil darbe süreciyle hesaplaşmak aynı zamanda emperyalizme karşı mücadelenin de bir parçasıdır. Emperyalizmin tezgahında geliştirilen bölge savaşında, fetihçi-mezhepçi politikalarla izlenen siyasete son verilmeli.” Yurtta Barış, Dünyada Barış” temel anlayış olmalıdır.
OHAL'le daha da derinleştirilen hukuksuz çevre katliamlarına, yağma ve talan ekonomisinin sonucunda, doğamızın yaşam alanlarımızın yok edilmesine son verilmelidir.
CHP örgütleri olarak bizlerin; her türlü hukuksuz, baskıcı anti-demokratik askeri-sivil darbe uygulamalarının karşısındaki duruşu da demokrasi için mücadele kararlılığı da devam edecektir.”
MEMUR-SEN GÜMÜŞHANE İL TEMSİLCİ VEKİLİ EYÜP AKÇAY
“Bundan bir yıl önce Fethullahçı Terör Örgütü, bu millete boyun eğdirmeye, yönetime el koymaya yeltendi. Bu girişimi bir darbenin yanında bir işgal girişimi olarak değerlendiriyoruz.
Hain darbe ve işgal girişiminde 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi ve 4 bine yakın silah bu millete karşı kullanıldı.
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT saldırıya uğradı.
Genelkurmay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TRT ve onlarca kurum işgal edildi. Onlarca kurumun işgalini ise millet engelledi.
Darbe girişimi sonucu 249 kahraman kardeşimiz şehit, 2 bin 193kardeşimiz de gazi oldu.
15 Temmuz bize iki şey hatırlatıyor;Birincisi; FETÖ’cü ihanet.İkincisi; kahramanca direniş, vatana sadakat, şehadet ve yeniden diriliş. İhaneti de sadakati de unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Çünkü GAFLETE uyuyan İHANETE uyanır!
15 Temmuz bir şehadet geçididir. Çanakkale’nin kınalı kuzularının, Kafkasların, Sarıkamışların, Yemenlerin hikâyesidir.
15 Temmuz bir şehadet şölenidir! 15 Temmuz bir diriliş gecesidir!
15 Temmuz bir iman manifestosudur! 15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız!
Maalesef üzerinden bir yıl geçmesine rağmen belli kesimlerin hala 15 Temmuz ihanetinin boyutunun idrakinde olmadığını görüyoruz.Darbe başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı nasıl bir felakete uyanacaklarının farkında değiller.
Hiçbir insani, İslamî, ahlaki değer taşımayan bu Bâtınî sapkın örgütlenmenin yapabileceği kötülükler tasavvur ve muhayyilemizi aşar.Darbe başarılı olsaydı Eski Türkiye’nin FETÖ'cü modifikasyonuna uyanacaktı .Darbe geçekleşseydi Türkiye bu darbenin arkasındaki üst aklın oyuncağı haline gelecek, ekonomik olarak da bir sömürü ve yağma ülkesine dönüşecekti.13 yılda dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımız elimizden alınacaktı.
Darbe girişimi başarılı olsaydı, muhacirler sığınacak bir yurt bulamayacak, mazlumlar kendilerine uzanan yardım elini kaybedecekti.
İşte bu gerçeklerin farkında olan milletin sadık evlatları o gece“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” diyerek bir insan seline dönüştüler ve zulmün tankını topunu uçağını bombasını ezip geçtiler.
Bu nedenle darbe ve işgal girişiminin başarılı olmasını canları pahasına önleyen şehitlerimize ve gazilerimize bir vatan borçlu olduğumuzu unutmayalım.
Unutmayalım ki; onlar bu millete bu vatanı yeniden hediye ettiler.
Memur-Sen olarak da o gece 1 milyon üyemizle sokağa ilk çıkanlardan olmanın onurunu yaşıyoruz. O gün hiçbir hesap yapmadan, “ama”, “fakat”, “lakin” demeden kelle koltukta, “Kim demiş her şeyin bitişi ölüm / Destanlar yayılır mezarımızdan”diyerek alanlara aktık.
Bu ülkenin büyük küçük yüzlerce binlerce sivil toplum örgütü, mensuplarıyla o gün meydanlara çıktı. Örgütsüz kitleler de o gün aynı duyguyla alanlardaydı.
O gün aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara koyduk; “sen” veya “ben” demedik “biz” olduk. En önemlisi de budur.
"Vatan da, meydanlar da bizim" dedik, alanları kardeşlik alanları kıldık. Bir olduk, gerçek anlamda biz olduk, ümmet olduk. En çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeye aslında sahip olduğumuzu gördük: “bir”liğimize, “biz”liğimize.
Gördük ki, düşman ne kadar güçlü, tuzaklar ne kadar profesyonel olursa olsun, şuurlu bir milletin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey, alt edemeyeceği hiçbir düşman ve bozamayacağı hiçbir tuzak yoktur Allah’ın izniyle.
Akif’çe dersek:“Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
Evet, milletin toplu vuran yürekleri karşısında tanklar, toplar, uçaklar, helikopterler, FETÖ ve arkasındaki küresel şebeke rezil rüsva oldu, zillet içinde mağlubiyeti tattı.
Hepimiz biliyoruz ki, darbeyi FETÖ değil KÜRESEL AKILplanladı, FETÖ tetikçiliğiniyaptı!
Bu üst akıl 15 Temmuz öncesi DAİŞ’ten PKK’ya, FETÖ’den DHKPC’ye, TİKKO’dan Gezicilere bütün kozlarını oynadı. Başaramayınca darbeye yeltendi.
Bu ihaneti 27 Mayıs’tan, 12 Eylül’den 28 Şubat ihanetlerinden ayıramayız.Bu darbelerin her biri aynı odakların ayrı taşeronlara verdikleri ihalelerdir.
Peki, kim bu üst akıl?
Suriye’de bizim karşımızda hangi aktörler varsa,Irak’ta tezlerimizi kimler çürütmeye, bizi denklemin dışında kimler tutmaya çalışıyorsa,Kendileriyle savaştığımız, binlerce evladımızı katleden teröristleri kimler koruyorsa, kimler onlara ülkelerini açıyorsa, kimler onlarla stratejik işbirliği içine giriyorsa bu işgal girişiminin arkasında onlar var. 15 Temmuz darbe girişimi, emperyalistlerin bölgemizde uzun zamandır sergiledikleri kirli oyunların yeni bir perdesidir. FETÖ ise bu oyunda senaryonun gereğini yapan bir aktördür. Üst akıl dediğimiz küresel terör şebekesi, küresel faiz lobisi, küresel emperyalist çete 15 Temmuz’da yenildi. Bütün tezleri çöktü.
FETÖ’cü darbecilere sahip çıkan, kucak açan ülkelere de buradan sesleniyoruz: Bu milleti PKK ile DAİŞ ile yıkamadınız FETÖ’yle de yıkamayacaksınız. Artık darbelerle millete baş eğdirme devri 15 Temmuzla kapanmıştır.
Üst Aklın yeni tezgahlarına akıl ve iman ile karşı koyacağız.
O gece bizimle birlikte İslam coğrafyası da sokaklarda elleri semada dilleri duada direnişteydi.
Ankara’yla birlikte Kudüs, Gazze, Kahire;
İstanbul’la birlikte Halep, Bağdat, Kabil;
Konya ile birlikte Kayrevan, Bosna, Mekke;
GÜMÜŞHANE ile birlikte Kerkük, Erbil, Buhara, Bakü kıyamdaydı, ayaktaydı.
İşte bu nedenle diyoruz ki, bütünlüğümüze kast etmiş sömürgeleştirme ve işgal planına karşı çözüm hiç şüphesiz ki, milletleşme, ümmetleşme ve kardeşleşmedir.
Evet, 15 Temmuz’u unutmadık, unutturmayacağız. Artık daha güçlü bir Türkiye var. Ama diğer yandan da yeni tuzaklara karşı uyanık olacağız. 15 Temmuz’un ruhunu daima diri tutacağız. İşte bugün 81 ilde aynı anda 15 Temmuz’u anmak için aynı ruhla alanlardayız. Unutmayalım ki, Türkiye ne kadar güçlenirse küresel emperyalizm de o kadar kuduruyor, öfkeleniyor. O halde görev bitmiş değil. 15 Temmuz’da çıktığımız sokaklardan evlerimize dönüp uyumaya kalkarsak bizi uykumuzda boğarlar.
Darbeciler şimdi mahkemelerde hesap veriyorlar.15 Temmuz gecesi ellerimizle yakalayıp adalete teslim ettiğimiz hainler türlü ayak oyunları içindeler.
Yıllardır eğitimi aldıkları takiyye ve pişkinlikle, hakikati sulandırma, zihinleri bulandırma, davanın seyrini saptırma, darbe girişimini tartışmaya açma, Gülen’i temize çıkarma, zaman kazanma, hakikati zehirleme amacıyla “kontrollü darbe söylemini son derece örgütlü bir şekilde, bir plan dairesinde ilmek ilmek örmeye çalışıyorlar.
Ama asla meydanlardaki zaferi mahkeme salonlarında kaybetmeyeceğiz. O nedenle FETÖ davalarını takip edelim. Müdahil olalım. Mahkeme salonların önünde çadırlarımızı kuralım.Milli İrade Nöbetleri gibi şimdi de Adalet Nöbetleri tutalım.
249 şehidimizin hatıralarına ve ailelerine, 2 bin 193 gazimize, kazandığımız 15 Temmuz zaferine sahip çıkalım. FETÖ davaları, Türkiye’nin darbeler tarihinin kirli parantezini kapatan 15 Temmuz direnişinin son hamlesi olması nedeniyle stratejiktir.
Biz millet olarak, bu davanın hem mağduru, hem müştekisi, hem tanığı hem müdahiliyiz. Millet olarak aklımızla oynanmasına, darbecilerin cezadan kurtulmasına müsaade etmeyeceğiz. Nasıl ki 15 Temmuz ve devam eden günlerde meydanlarda direniş çadırları kurup nöbet tuttuysak, bugün de Fethullahçı Terör Örgütü, kirli emelleri, ahlaksız stratejileri, algı operasyonlarıyla birlikte tümüyle bertaraf edilene kadar nöbetimizi sürdüreceğiz.
O gün ne kadar müteyakkız idiysek bugün de aynı his ve bilinçle teyakkuz halindeyiz. 15 Temmuz’da kanımızla kurtardığımız emanetimizin, davamızın, geleceğimizin, inancımızın, sinsi stratejilerde kaybedilmesine izin vermeyeceğiz. 15 Temmuz’un yıldönümü vesilesiyle şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor ve şükranla anıyoruz. Zalimlerin hem bu dünyada hem de ahirette yaptıklarının hesabını vereceklerine inanıyoruz.”
KENT KONSEYİ BAŞKANI HASAN PİR
“Bin yıldır İslamiyet’e bayraktarlık yapan Yüce Türk Milletine, FETÖ terör örgütünce 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılmış olan darbe kalkışımını, bu kalkışımın bir yıl sonrasında da şiddetle lanetliyoruz.
İnsanlıkla, İslamiyet’le, dinle, imanla, ahlakla ve hiçbir değer yargısıyla izah edilemeyecek bu alçak FETÖ terör saldırısını yapmaya kalkanlar karşılarında kahraman Türk Milletinin asil evlatlarını bulmuşlar ve hak ile yeksan olmuşlardır.
15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ başı ve mensuplarının en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz.
Bu milleti yıllarca aldatan bu hain FETÖ örgütün başı, üyeleri ve onları destekleyen yerli ve yabancı hain eller bilmelidirler ki; bu millet, bu devlet, bu vatan, bu al bayrak, bu İstiklal Marşı, bu din, bu ezan Allah’ın izni ile kıyamet kadar baki kalacaktır.
Gümüşhane Kent Konseyi olarak; birinci yılında FETÖ terör örgütünü bir kez daha lanetliyor, 15 Temmuz 2016 kalkışmasını önlemek için hayatlarını bu vatan için feda eden kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, kahraman gazilerimize de Allah’tan uzun ömürler diliyoruz.
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin atlatılmasında gösterdiği eşsiz tarihi liderliğinden dolayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devlet erkanımıza, Gümüşhanemizde ise FETÖ terör örgütüne karşı verdiği cesur mücadele ve dik duruşuyla halkımıza yaptığı örnek liderlikle her zaman takdire şayan olan Valimiz Sayın Okay Memiş’e, Milletvekillerimiz Sayın Hacı Osman Akgül ve Cihan Pektaş’a, Belediye Başkanımız Sayın Ercan Çimen’e, Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcımız Sayın Bozan Çevik’e, Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi Reisimiz Sayın Muhammet Hilmi Avan’a, İl Jandarma Komutanımız Albay Sayın Cezayir Danışan’a, İl Emniyet Müdürümüz Sayın Orhan Kar’a, tüm kamu görevlilerimize, tüm STKlarımıza, vatandaşlarımıza teşekkürü borç biliyoruz.”
ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ GÜMÜŞHANE ŞUBE BAŞKANI NACİ ŞENEL
“15 Temmuz Kalkışmasının üzerinden bir yıl geçti. Bu kalkışmaya karşı yapılan çağrılar üzerine sokağa çıkarak direnirken Hakkın rahmetine kavuşan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, Gazilerimize şifa ve Milletimize de sabırlar diliyoruz. Tüm yaraların sarılmasını, tüm yetimlere sahip çıkılmasını diliyoruz.
15 Temmuz Kalkışmasının büyük bir tahribatı hedeflediği aşikârdır. Ancak 15 Temmuz Kalkışması öncesinde başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde de aynı eller (FETÖ) tarafından yürütülen Ilımlı İslam çalışmasının yol açtığı tahribatlar yadsınamaz. Dershaneler, etüt merkezleri ve özel okullarda, geçmiş 30 yılda milyonlarca öğrenciye İslam ve Müslümanlık adı altında bu ülkeyi Batı’nın sömürgesi yapacak fikirler aktarılmaya çalışılmıştır. Vatikan ve Tel Aviv sevgisi aşılanmış, Washington ve Brüksel’e hayran nesiller yetiştirilmiştir. Allah indinde tek din İslam’dır hakikatinin üzeri örtülmek istenmiştir. “Üç İbrahimi din, üç semavi din, Hıristiyan ve Yahudilerle amentüde ittifakımız var!” gibi safsatalar sürekli tekrar edilmiştir. Önce Milli Gençlik Vakfı, daha sonra da Anadolu Gençlik Derneğimiz bu tahrifata sürekli olarak dikkat çekmiş, tüm hükümetleri uyarmıştır.
Mezkûr yapılanma (FETÖ yapılanması) sadece Türkiye’de değil, tüm İslam ülkelerinde ve diğer birçok ülkede İslam’ı tahrif etmek gibi bir rol üstlenmiştir. Bu proje Allah düşmanlarını dost, haramları helal, gayrimeşru işleri ibadet, Müslümanları düşman gören bir İslam oluşturma projesidir. Bu proje Siyonist-emperyalist odakların “Ilımlı İslam” projesidir. Ilımlı İslam, küresel bankacılık sistemiyle yani faizle barışık, İşgalci İsrail’in Filistin topraklarında varlığını normal sayan, ABD ile birlikte Müslüman halklar üzerine askeri operasyonlar düzenlemeyi meşru gören sapkın bir din anlayışıdır. Bu sapkın anlayışın sirayet edemediği, fikirlerine tek bir muhatap dahi bulamadığı teşkilatlar Milli Görüş teşkilatları olmuştur.
Diğer taraftan biz biliyoruz ki (FETÖ olarak nitelendirilen) bu yapılanma bir kukladır. İşin arkasında, ABD vardır, İsrail vardır, Siyonizm vardır, emperyalizm vardır! 15 Temmuz öncesi ABD’li generallerin Türkiye’de cirit atması ve kalkışmada İncirlik Üssü’nün oynadığı rol unutulmayacaktır. ABD’li General John Campbell, 15 Temmuz öncesi iki kez gizlice Türkiye’yi ziyaret etmiş, Erzurum’da ve Adana’da darbecilerle gizli görüşmeler yapmıştır. CIA tarafından oluşturulan bir ekip, Nijerya ile Türkiye arasında en az 6 ay süren para trafiği gerçekleştirmiştir. 15 Temmuz Kalkışmasında adı geçen isimlerin ABD tarafından himaye ediliyor oluşu ve iade edilmeyişleri de ortadadır. Bütün bunlar 15 Temmuz Kalkışmasının da 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a önceki müdahaleler gibi küresel ölçekte planlayıcılarının ve bağlantılarının olduğunun göstergesidir.
Ayrıca 15 Temmuz Kalkışmasından bugüne geçen süreçte mezkûr yapıyla hiçbir ilişkileri olmadıkları halde, kalkışmanın karşısında yer aldıkları halde, en başından itibaren Dinlerarası Diyalog çalışmalarının bir ifsat projesi olduğunu beyan ettikleri halde azımsanamayacak kadar çok insanımız mağdur edilmiştir. Elbette işlenen suçlar karşılıksız kalmayacaktır ancak hiçbir suça ortak olmadıkları halde insanların mağdur edilmesinin açıklanabilir bir tarafı yoktur. Bu mağduriyetler, yaşanan travmalar, yapılan haksızlıklar mutlaka giderilmelidir. İnsanların adalete ve yargıya olan güvenleri sarsılmamalıdır. Kurunun yanında yaş yakılmamalıdır. Açığa almalar, gözaltılar, ihraçlar ya da tutuklamalar adalet ekseninde olmalıdır. Yoksa telafisi mümkün olmayan mağduriyetler oluşacaktır.
Bu ülkenin içi boş cümlelere, kutuplaşmaya, nefret diline ve yeni yeni mağduriyetler oluşturmaya değil, birbirimizle kardeşliğimizi yeniden tesis etmeye, sevgi bağları oluşturmaya, haksızlıkları gidermeye, yaraları sarmaya ihtiyacı vardır.
Allah bu milleti Siyonist İsrail’in, ırkçı emperyalizmin ve onların vicdansız kuklalarının şerrinden korusun.”
Güncelleme Tarihi: 15 Temmuz 2017, 17:45