28 Şubat=Türkiye tarihinin en karanlık dönemi

Eğitim-Bir-Sen Gümüşhane Şube Başkanı Musa Uncu, 28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada 28 Şubat’ın Türkiye tarihinin en karanlık dönemi olduğunu söyledi.

28 Şubat=Türkiye tarihinin en karanlık dönemi
Eğitim-Bir-Sen Gümüşhane Şube Başkanı Musa Uncu, 28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada 28 Şubat’ın Türkiye tarihinin en karanlık dönemi olduğunu söyledi.

Yaptığı açıklamada Türkiye Cumhuriyeti’nin 20. yüzyıl boyunca, milli iradenin darbelerle hükümsüzleştirildiği ve darbe anayasalarıyla vesayet altına alınmaya çalışıldığı dönemlerle ele alındığını, bu dönem bir darbeler ve muhtıralar tarihi olarak ele alınabileceği gibi milli iradenin varlık mücadelesi olarak da ele alınabileceğini belirten Uncu, darbe ve muhtıralarla milletin hizaya sokulduğunu kaydetti.

28 Şubat postmodern darbesinin oluşturduğu maddi ve manevi tahribat bakımından milleti onlarca yıl geriye götüren bir etki ortaya koyduğunu, 28 Şubat’ın karanlığında gerçekleştirilen yolsuzluklar, usulsüzlükler, hortumlamalarla milletin bütün bir maddi varlığının tarumar edilerek ekonomik yönden tahribat yapıldığını ifade eden Uncu, asıl tahribatın “değerler” üzerinde gerçekleştirildiğini, milletin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerinden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınıldığını ve hak-hukuk-adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imzalar atıldığını belirtti.

Postmodern darbenin asıl hedefinin dindarlar olduğunu, asıl tahribatın da dini kurumlar üzerinde gerçekleştirildiğini dile getiren Uncu, “İmam hatip liseleri ve Kur’an kurslarının kapatılması anlamına gelen katsayı adaletsizliği ve 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamaya sokulmuş, kamuda çalışan başörtülü öğretmenlerin görevine son verilmiş, mütedeyyin kamu personeli soruşturmalar, sürgünler ve göreve son vermelerle zulme uğratılmıştır. Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat Süreci, 10 yıl bile sürmemiştir. Çünkü “Küfür devam eder, zülüm devam etmez” buyrulmuştur. Zulüm döneminin uygulamaları da, Eğitim-Bir-Sen’in güçlü kadrolarının öncülüğüyle iktidar tarafından peyderpey ortadan kaldırılmış, mağdurların haklarının iadesine ilişkin kimi düzenlemeler de yine Eğitim-Bir-Sen’in takibi ve yönlendirmesiyle yapılmıştır. 28 Şubatçılar bugün yargı önündedir. Milyonlarca insanı etkileyen bir antidemokratik hareketi gerçekleştirenler yargı önünde ibretlik bir cezaya çarptırılmalıdır. Ancak mahkeme, pek çok mağdurun müdahil olma talebini, ‘doğrudan zarar görmemiş’  yaklaşımıyla kabul etmemektedir. Bu ifadeden anlaşılan, 28 Şubat mağdurlarının zarar gördüğü kabul edilmekte ancak illa hedef gözetilerek zarar verilme gibi berrak görüntü aranmaktadır. Bu tavrı kabul etmek mümkün değildir. Yine tüm dünyanın gözü önünde apaçık işlenen bir fiilde 28 Şubat sürecinin ticaret-ekonomi, medya, bürokrasi ve (sözde) STK ayaklarının yargı önüne hâlâ çıkarılmamış olması, yargılamanın salt birkaç TSK personeli üzerinden yürütülmesi yargılama sürecini başından beri sakatlamış olup hâlâ sürmektedir. Kısacası gerçek failler hakkındaki hakikat örtbas edilmeye devam edilmekte, yargılama bir gösteriye dönüşmektedir. 28 Şubat sürecinde yaşanan ihlallerin/hak kayıplarının telafisi için atılan adımlar yeterli değildir. Göreve iade noktasında takdir edilesi bir başarı sağlanmıştır. Ancak memuriyetlerine son verilen mağdurların, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemlerin tamamı için mahrum kaldıkları özlük ve mali hakları iade edilmemiştir. Bu konuda kısmi bir düzenleme sağlanabilmiştir. Yine o döneme ilişkin sosyal güvenlik yönünden oluşan haksızlık giderilememiştir. 6353 sayılı Kanun, memuriyetlerine son verildiği tarih ile 2006 yılına kadarki dönem için sosyal güvenlik primlerinin kurumlarınca karşılanmasına imkân verse de, memuriyetten ayrı kaldıkları dönemin tamamı noktasında hiçbir düzenleme mevcut değildir. Türkiye tarihinin en karanlık döneminde yaşanan mağduriyetlerin bütün izleri silinmelidir.” dedi.
Güncelleme Tarihi: 27 Şubat 2015, 23:30
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER