Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Artabel Vadisinin de içinde olduğu havzada yapımı planlanan 5 HES projesi için bölgesel toplantı düzenlenecek.
Ramazan Bayramının 3.günü olan 21 Ağustos Salı günü düzenlenecek olan toplantıda HES projelerinin oluşturacağı riskler ve ortaya çıkacak doğa tahribatının boyutları yerinde görüşülecek ve konunun uzmanları ile değerlendirilecek.
Ramazan Bayramı’nın son gününde yapılacak olan ve Ankara, İzmir ve İstanbul'da kurulu hemşeri derneklerinin de davet edildiği Artabele Saygı Yürüyüşü etkinliği ile ilgili bir değerlendirme yapan Doğa ve Çevre Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Mutlu Gürler, vadide yer alan 22 köyün ortaklaşa kurdukları İkisu Tarsun Artabel Köyleri Derneği'nin bölgede yapılacak yatırım projelerinin tamamında sürece katılması ve kanaatlerini açıklıkla ifade etmesinin son derece önem arz ettiğini söyledi.
Gelecekte kendilerini nelerin beklediğinden habersiz köylülerin Musalla Deresi'nin akıbetinin ne olacağı, dere kenarı yerleşimlerindeki tarımsal faaliyetlerin hangi oranda sürdürülebileceği, su kullanım haklarının gelecek kuşakların taleplerini hangi oranda karşılayabileceği gibi sorularının cevaplarının açık bir dille muhatapları tarafından yanıtlanması gerektiğini ifade eden Gürler, “Ben yaptım oldu mantığıyla, yöre halkını ve yöre halkının beklentilerini, taleplerini görmezden gelmek, umutlarını yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bazı merkezlerden yayılmaya çalışılan, proje sahiplerinin siyasilere yakınlıkları dolayısı ile engellenemez güce sahip oldukları iddialarının, gerçekle ilgisi olmadığını ispatlamak, herkesten çok siyasi otoritenin yerel temsilcilerinin görevidir. Bizler projelerin sahiplerinin hangi adreslere yakın olduklarını değil, uygulanması düşünülen projelerin bölgeye ne getirip ne götüreceğini bilmek istiyoruz. Haklı olarak, sıkça bizlere iletilen bazı şikayetlerde, işsizlik dolayısı ile - örneğin maden işletmelerinde - bazı çevre duyarlılıklarının göz ardı edildiğinin bilinmesine rağmen, işletmelerde çalışmakta olan yakınları nedeni ile bölgeye sessizliğin hakim olduğu iddiaları yaygınlık kazanmaktadır. İnanmak istemesek de, geçtiğimiz günlerde dile getirilen Mastra Altın Madeni sahasındaki, siyanürlü atık havuzunda, aşırı yağış döneminde taşkın riskini önlemek için, bir kısım deşarjın doğrudan dereye bırakıldığı iddiası, uykularımızı da huzurumuzu da kaçırmış durumdadır. Bizler o coğrafyanın yetiştirdiği konu uzmanları olarak ve yöremizin gerçek sahipleri olarak, bazı sorularımıza açık ve net cevapları almak istemekteyiz. Benzer sorunları yaşamak istemediğimiz ve Turizm Vadisi olmasını beklediğimiz, hatta bu yönde bir yatırım sözünü bizzat Gümüşhane'yi ziyaretinde Su ve Çevre Bakanımızın vermiş olmasına karşın bu yönde somut adımları göremediğimiz Artabel Gölleri Tabiat Parkı ve yakın çevresinin, bütünlüklü bir plan dahilinde Milli Park olarak ilan edilmesi taleplerimizi de bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. 1995-1998 yıllları arasında etüd ve ilan çalışmalarına bizzat katıldığım ve ilan aşamasında paylaştığımız bilgiler doğrultusunda desteklerini gördüğümüz, dönemin Adalet Bakanı kıymetli büyüğümüz Sayın Mahmut Oltan Sungurlu'nun da bölgeye son derece önem verdiğini biliyoruz. O dönemlerde Ankara'da şimdiki GİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Baki Telli beyefendinin davetiyle bir araya gelen iş adamı hemşerilerimize yapmış olduğumuz sunumlarda oluşan kanaat; bölgenin daha geniş sınırları içerecek ölçekte ilan edilmesi ve temel hedefin Milli Park ilanı olması gerektiği yönündeydi.
Hatırlanacak olursa MTA Genel Müdürlüğü ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile kurucusu olduğum Doğa ve Çevre Derneği tarafından ortaklaşa yürütülen "Jeolojik Miras Ulusal Envanteri Projesi" için ülkemizde seçilen dört pilot bölgeden biri de Artabel Vadisi Jeopark Alanı olarak programa alınmıştı.
Temel etüd ve envanter çalışmaları ile sahip olduğu kaynak çeşitliliği nedeni ile Türkiye’nin öncü jeopark alanlarından biri olarak, Jeoturizm için ilan aşamasına getirilmiş bölgede, bana kalırsa hesapsızca HES projeleri gündeme alınmıştır.
Devlette süreklilik ve planlama esastır. Kurumlar arası eşgüdüm bozukluğunun da bir işareti olarak, bir taraftan korumak ve turizme kazandırmak hedefi doğrultusunda görevli bir kurumla örnek bir çalışmayı sürdürürken, diğer taraftan yüksek tahribata yol açabilecek yatırım projelerini, kamu çıkarlarını gözetmeden başka bir kurum aracılığı ile yürütmeye çalıştıklarını gözlemliyoruz.
Bizler, gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımızın da gereği olarak, henüz vakit varken, kazma vurulmadan, zararın neresinden dönülürse kardır diyoruz ve Artabel Vadisi'ni yok edebileceğini düşündüğümüz 5 adet HES projesinin askıya alınmasını talep ediyoruz.
Bayramın üçüncü günü Musalla Merkez Kahvesi'nde yapacağımız değerlendirme toplantısında, konuyu tüm boyutları ile ele almak istiyoruz. Bu yöndeki talepleri ertelemek ve görmezden gelmek gelecekte hesabı verilemeyecek sorumluklara yol açacaktır. Buradan konunun muhataplarını da toplantımızda bulunmaya ve açıklayıcı bilgilerini samimiyetle bizlerle paylaşmaya davet ediyorum.”
Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2012, 23:43
Ramazan Bayramının 3.günü olan 21 Ağustos Salı günü düzenlenecek olan toplantıda HES projelerinin oluşturacağı riskler ve ortaya çıkacak doğa tahribatının boyutları yerinde görüşülecek ve konunun uzmanları ile değerlendirilecek.
Ramazan Bayramı’nın son gününde yapılacak olan ve Ankara, İzmir ve İstanbul'da kurulu hemşeri derneklerinin de davet edildiği Artabele Saygı Yürüyüşü etkinliği ile ilgili bir değerlendirme yapan Doğa ve Çevre Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Mutlu Gürler, vadide yer alan 22 köyün ortaklaşa kurdukları İkisu Tarsun Artabel Köyleri Derneği'nin bölgede yapılacak yatırım projelerinin tamamında sürece katılması ve kanaatlerini açıklıkla ifade etmesinin son derece önem arz ettiğini söyledi.
Gelecekte kendilerini nelerin beklediğinden habersiz köylülerin Musalla Deresi'nin akıbetinin ne olacağı, dere kenarı yerleşimlerindeki tarımsal faaliyetlerin hangi oranda sürdürülebileceği, su kullanım haklarının gelecek kuşakların taleplerini hangi oranda karşılayabileceği gibi sorularının cevaplarının açık bir dille muhatapları tarafından yanıtlanması gerektiğini ifade eden Gürler, “Ben yaptım oldu mantığıyla, yöre halkını ve yöre halkının beklentilerini, taleplerini görmezden gelmek, umutlarını yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Bazı merkezlerden yayılmaya çalışılan, proje sahiplerinin siyasilere yakınlıkları dolayısı ile engellenemez güce sahip oldukları iddialarının, gerçekle ilgisi olmadığını ispatlamak, herkesten çok siyasi otoritenin yerel temsilcilerinin görevidir. Bizler projelerin sahiplerinin hangi adreslere yakın olduklarını değil, uygulanması düşünülen projelerin bölgeye ne getirip ne götüreceğini bilmek istiyoruz. Haklı olarak, sıkça bizlere iletilen bazı şikayetlerde, işsizlik dolayısı ile - örneğin maden işletmelerinde - bazı çevre duyarlılıklarının göz ardı edildiğinin bilinmesine rağmen, işletmelerde çalışmakta olan yakınları nedeni ile bölgeye sessizliğin hakim olduğu iddiaları yaygınlık kazanmaktadır. İnanmak istemesek de, geçtiğimiz günlerde dile getirilen Mastra Altın Madeni sahasındaki, siyanürlü atık havuzunda, aşırı yağış döneminde taşkın riskini önlemek için, bir kısım deşarjın doğrudan dereye bırakıldığı iddiası, uykularımızı da huzurumuzu da kaçırmış durumdadır. Bizler o coğrafyanın yetiştirdiği konu uzmanları olarak ve yöremizin gerçek sahipleri olarak, bazı sorularımıza açık ve net cevapları almak istemekteyiz. Benzer sorunları yaşamak istemediğimiz ve Turizm Vadisi olmasını beklediğimiz, hatta bu yönde bir yatırım sözünü bizzat Gümüşhane'yi ziyaretinde Su ve Çevre Bakanımızın vermiş olmasına karşın bu yönde somut adımları göremediğimiz Artabel Gölleri Tabiat Parkı ve yakın çevresinin, bütünlüklü bir plan dahilinde Milli Park olarak ilan edilmesi taleplerimizi de bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. 1995-1998 yıllları arasında etüd ve ilan çalışmalarına bizzat katıldığım ve ilan aşamasında paylaştığımız bilgiler doğrultusunda desteklerini gördüğümüz, dönemin Adalet Bakanı kıymetli büyüğümüz Sayın Mahmut Oltan Sungurlu'nun da bölgeye son derece önem verdiğini biliyoruz. O dönemlerde Ankara'da şimdiki GİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Baki Telli beyefendinin davetiyle bir araya gelen iş adamı hemşerilerimize yapmış olduğumuz sunumlarda oluşan kanaat; bölgenin daha geniş sınırları içerecek ölçekte ilan edilmesi ve temel hedefin Milli Park ilanı olması gerektiği yönündeydi.
Hatırlanacak olursa MTA Genel Müdürlüğü ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile kurucusu olduğum Doğa ve Çevre Derneği tarafından ortaklaşa yürütülen "Jeolojik Miras Ulusal Envanteri Projesi" için ülkemizde seçilen dört pilot bölgeden biri de Artabel Vadisi Jeopark Alanı olarak programa alınmıştı.
Temel etüd ve envanter çalışmaları ile sahip olduğu kaynak çeşitliliği nedeni ile Türkiye’nin öncü jeopark alanlarından biri olarak, Jeoturizm için ilan aşamasına getirilmiş bölgede, bana kalırsa hesapsızca HES projeleri gündeme alınmıştır.
Devlette süreklilik ve planlama esastır. Kurumlar arası eşgüdüm bozukluğunun da bir işareti olarak, bir taraftan korumak ve turizme kazandırmak hedefi doğrultusunda görevli bir kurumla örnek bir çalışmayı sürdürürken, diğer taraftan yüksek tahribata yol açabilecek yatırım projelerini, kamu çıkarlarını gözetmeden başka bir kurum aracılığı ile yürütmeye çalıştıklarını gözlemliyoruz.
Bizler, gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımızın da gereği olarak, henüz vakit varken, kazma vurulmadan, zararın neresinden dönülürse kardır diyoruz ve Artabel Vadisi'ni yok edebileceğini düşündüğümüz 5 adet HES projesinin askıya alınmasını talep ediyoruz.
Bayramın üçüncü günü Musalla Merkez Kahvesi'nde yapacağımız değerlendirme toplantısında, konuyu tüm boyutları ile ele almak istiyoruz. Bu yöndeki talepleri ertelemek ve görmezden gelmek gelecekte hesabı verilemeyecek sorumluklara yol açacaktır. Buradan konunun muhataplarını da toplantımızda bulunmaya ve açıklayıcı bilgilerini samimiyetle bizlerle paylaşmaya davet ediyorum.”