Gümüşhane Barosu Yönetim Kurulu olarak demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı, yargı erkinin asli ve kurucu unsuru olan savunma makamını temsil eden, hukukun üstünlüğünün var olmasında bıkmadan, yılmadan ve fedakârca çaba gösteren tüm meslektaşlarının Avukatlar Gününü kutlayan Aslan, kuruluşlarından bugüne barolarına kayıtlı görev yapmış ve ebediyete irtihal etmiş başta hukuk şehidi Baro Başkanı Av. Ali Günday olmak üzere tüm meslektaşlarını rahmetle anıp, hayatta olanlara da uzun ve sağlıklı ömürler diledi.
“Dünyanın hemen her ülkesinde demokrasinin ve özgürlüklerin en yakın dostu ve teminatı avukatlardır”
Yaptığı açıklamada insanlık tarihi kadar eski olan savunma hakkının bir vekil-temsilci aracılığı ile kullanılmasının avukatlık mesleğini ortaya çıkardığını kaydeden Aslan, “Böylece yargılamanın tarihsel süreci içinde, savunmayı farklı isimler altında hep avukatlar üstlenmiş, avukatların örgütlerini de barolar oluşturmuştur. Temel hak ve özgürlüklerin kitaplardan çıkıp insana ulaşması ancak hak arama özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması ile mümkündür. Her türlü hakkın garantörü ise savunma hakkıdır. Bu özgürlüğü bireyler avukatlar aracılığıyla kullanmaktadır. Avukatlar ve barolar hukukun üstünlüğünün tüm iş ve işlemlerde öncelik olmasında, toplumda hukuk bilincinin gelişmesinde, demokrasinin kurumsallaşmasında, özgürlükler alanının genişlemesinde, insan haklarının korunması konularında da çaba harcarlar. Dünyanın hemen her ülkesinde demokrasinin ve özgürlüklerin en yakın dostu ve teminatı avukatlardır” dedi.
“Avukatlar bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden kamu görevlileridir”
Avukatlık kanununun 1. Maddesinde "Avukatlar yargının kurucu unsuru olup, bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder” denildiğini hatırlatan Aslan, “Yine Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde; "Hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumak" görevi açık bir şekilde barolara verilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle biz avukatlar ve meslek örgütü barolar, meslekî bir faaliyet yürütmenin ötesinde aynı zamanda kamusal bir faaliyet yürütmekte, devletin temel ilkelerinin koruyuculuğunu ve savunuculuğunu yapmaktayız. Bizler bir yandan hakları savunurken diğer yandan da hukuku canlı tutmakta, itirazlarımızla hukukun güncellenmesini sağlamaktayız. Ancak ülkemizde, üzülerek ifade ediyoruz ki avukatlık mesleğinin icrası son derece zordur ve gün geçtikçe de zorlaşmaktadır. Yapılan yasal ve anayasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve uygulamada ortaya çıkan sorunlar meslektaşlarımızı her geçen gün biraz daha fazla zorlamaktadır. Türkiye genelinde artık sayısını bile takip etmekte güçlük çektiğimiz Hukuk Fakülteleri eğitim vermekte olup, bu fakültelerin her gün bir yenisi açılmaktadır. Ülkemizde 30 Aralık 2021 tarihi itibariyle 82 baroya kayıtlı avukat sayısı bir yılda 17 bin 321 artarak Türkiye genelinde toplam avukat sayısı 160 bin 651 iken bugün itibari ile sayının hangi rakamlarda olduğu hepimizin malumudur. Bu artış dikkate alındığında avukatlık mesleğinin çalışma alanının genişletilmesi, miktar itibari ile mevcut ekonomik koşullar ve ülkedeki enflasyon da dikkate alındığında angarya olmaktan öteye geçmeyen CMK ve Adli Yardım Ücret Tarifeleri güncellenmeli ve vergisi peşin ödenmesine rağmen alacakların gecikmesinin önüne geçilmelidir. Bu şartlar altında avukatlar için amaç artık kazanmaktan öte hayatını idame ettirebilme halini almıştır. Diğer taraftan avukatın savunma görevini üstlendiği kişilerin suçları ile kriminalize edilmesi de önemli bir sorundur. Avukatlar bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden kamu görevlileridir. Hiçbir avukatın savunmasını üstlendiği kişinin işlediği iddia edilen suçu işlediği kabul edilmemelidir. Avukat davanın tarafı da değildir. Tüm kurumları ile işleyen bir hukuk devletinde avukatın sistemin önemli bir parçası olduğu da unutulmamalıdır. Avukatın vatandaşın yanında yer alması görevinin doğasında vardır. Vatandaşın yanında yer almanın uyuşmazlığın tarafı olmakla bir tutulması son derece büyük bir yanılgıdır” diye konuştu.
“Avukat Savunmanın, Savunma Adaletin, Adalet Devletin Temelidir”
Hukukun bir gün herkese lazım olacağını ısrarla söylediklerini ifade eden Aslan, “O gün geldiğinde bizler, hukukun evrensel ilkeleri, adil yargılanma, savunma dokunulmazlığı, masumiyet karinesi kavramlarının peşine düşüp hukuka muhtaç kalanları yine savunuruz. Çünkü biz avukatlar Hukuka, ahlâka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağımıza yemin ederek göreve başlarız. Bu nedenle diyoruz ki “Avukat Savunmanın, Savunma Adaletin, Adalet Devletin Temelidir.” Yine üzülerek belirtmek isteriz ki son yıllarda, toplumda adalete olan güven duygusu azalmış, adalete olan inanç ciddi şekilde zedelenmiştir. Adalete olan güven duygusunu yeniden inşa etmek ne hukuka aykırı tutuklamalar veya salıvermelerle ne Yüksek Yargı Kararlarını veya mevcudiyetlerini tartışarak ne hâkim veya savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi veya görevden alınmaları ile mümkün olamaz. Bu ancak yargının yürütme etkisinden kurtulması, görev ve atamalarda hakkaniyet, liyakat ve adalet prensiplerine gereken önemin verilmesi, Anayasa, Yüksek Yargı Kararlarına, kanun ve hukuk kurallarına uygun davranılması ile mümkün olur. Umut ediyoruz ki ‘Devletin Dini Adalettir’ prensibi genel şiarımız olur ve tekrardan adalete olan güven tazelenerek mülkün temeline oturtulur. Elbette ki çözüm bekleyen sorunlarımız bunlarla sınırlı değildir. Yargının olmaz ise olmazı olan, onu ayakta tutan üç saç ayağı; karar (hâkim), iddia ( savcı) ve savunma (avukat) makamlarının denk ve eşit haklara sahip olması gerekirken son zamanlardaki bağlı olduğumuz baroların bile bölünerek çoklu baroların kurulması, kamuda çalışan meslektaşlarımızın özlük haklarındaki eşitsizlikler, stajyer avukatlarımıza adliye stajlarında gereken eğitimin verilmesi için uygun şartların bulunmaması ve stajyer avukatlarımızın yeterli haklara sahip olamaması, Hakim ve Savcılık Mülakatlarının şeffaf olmaması ve mülakatlarda liyakat, adalet ve hakkaniyete uygun davranılmaması, savunma hakkının hâlâ lüks olmaktan çıkarılmaması (vergi uygulamaları), vs gibi bir dizi sorunun sıralanması ve çoğaltılması mümkündür” ifadelerini kullandı.
“Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı”
Aslan, açıklamasını şöyle sonlandırdı: “Ancak biz hak savunucuları olarak her türlü zorluğa rağmen görevimizi yukarıda da belirttiğimiz üzere göreve başlarken yaptığımız; hukuka, ahlâka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağımıza dair yemin üzerine sürdüreceğimizi, Molierac’ın da ifadelerinde yer alan “Görevimizi yaparken kimseye ne müvekkile ne hâkime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!" idealine sıkıca bağlı kalarak sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz. Bütün bu hususlar yanında bir hakkı da teslim etmeden geçmemek lazım. Uzun yıllar küçücük odalarda hizmet verilmek zorunda bırakılan Gümüşhane Adliyesi yeni binasına kavuşmuştur. Her ne kadar yeni ve amaca uygun yapılan bir bina olması tercihte önceliğimiz olduysa da bu husustaki eksikliğin giderilmesi de bizleri memnun etmiştir. Bu binanın tahsisi hususunda gereken katkıyı sunan başta Adalet Bakanlığımız olmak üzere ilimizde emeği geçen yetkililere ve Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcımız Veli Ecir’e teşekkür ediyor; adaletin güçlüden değil haklıdan yana olması dileğiyle tekraren tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Gününü kutluyoruz.”