Yaptığı açıklamada maden şirketinin mevcut atık barajının dolması nedeniyle yeni atık barajı değil yeni atık barajları yapmak için çalışmalarını sürdürdüğünü öne süren Oral, “Bir yandan bir atık barajı için ağaç katliamına devam ederken diğer yandan da başka bir atık barajı için 870 bin 503 metrekarelik orman alanında planlama yapmaktadır. 2014 yılı temmuz ayında gündemimizde olan ve ÇED sürecini yakından takip ettiğimiz Furniyas atık depolama tesisi için Çevre Ve Şehircilik Bakanlığında İDK (İnceleme Denetleme Kurul) toplantısı yapılacaktır. Mevcutta yapılan ağaç kesim yeri için firma 2012 yılında girişimlerde bulunarak gerekli izinler için orman idaresinden talepte bulunmuştur. O tarihte Gümüşhane Orman Müdürlüğü ve Trabzon Orman Bölge müdürlüğü yetkililerinin sahada yaptıkları incelemede alanın ‘Anadolu Diagonali Kompozisyonu’ kuşağında bulunduğu ve nadir ekosistem alanı özelliklerini taşıdığı vurgulayarak istenilen izini vermemiştir. Bu izin talepleri ve talebin olumsuz karşılanması ile ilgili belgeler Gümüşhane Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü internet sayfasında ilan edilen ÇED raporlarında mevcuttur. Kesilecek olan on binlerce ağacı, Anadolu Diagonali Kompozisyonu’nu ve nadir ekosistem alanlarını umursamayan firma o tarihlerde yani Temmuz 2012’de bir üst mercii olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel müdürlüğüne başvuruda bulunmuştur. Orman Genel müdürlüğünde toplanan komisyon sahada yapılan incelemeler sonucu ilgili alanın nadir ekosistem alanı olduğunu bildiren il ve bölge müdürlüğünü hiçe sayarak, masa başında ilgili alanın nadir ekosistem alanı özelliklerini taşımadığına karar verip firmanın önünü açmıştır. Bu süreçte nasıl bir baskı altında bırakıldığını bilmediğimiz il ve bölgedeki kurumlarımız ise maalesef 2012 yılında var dediklerine 2014 yılında yok demek zorunda kalmıştır. Böyle bir işleyişin ardından son 5 ayda yirmi binden fazla ağaç kesilmiş olup katliama ara vermeden devam edilmektedir” dedi.
Oral, 5 Kasım 2015 günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığında yapılacak toplantıda Karamustafa Köyüne kurulacak 3. Atık barajı olan Furniyas Atık Depolama tesisinin görüşüleceğini hatırlatarak, yaptıkları incelemede geçen yıl da gündeme getirdikleri gibi 870 bin 503 metrekarelik orman alanının tamamen kazıtılarak atık barajı yapılmasının planlandığını belirterek, “Alanın yaklaşık 400 bin metrekaresi içerisinde yürümenin bile zor olduğu sıklıktaki çam ormanlarıdır. Kesilecek olan ağaç miktarının yaklaşık Bir Milyon olacağı öngörümüz asla abartı değildir. Bu durumlarda ağaç sayısı belirtmek doğru değildir. Çünkü önemli olan oradaki binlerce yılda oluşan orman ekosistemidir. Fakat olayın ciddiyetini yansıtmak adına yaklaşık bir sayı vermenin gerektiği düşüncesindeyiz. Bu ekosistemi vahşi madencilik uğruna yok etmek gelişmekte olan ülkemizin çevre politikaları ile tezatlık göstermektedir. ÇED dosyası incelendiğinde çelişkilerle dolu olduğu göze batmaktadır. Verilen tabloda bölgede korunması gereken onlarca tür olduğu görülmektedir. Fotoğraflanıp ÇED dosyasına konulan cyclemen conium (siklamen) bitkisi bile Uluslar Arası Bern Sözleşmesine göre korunması gereken bir türdür. Raporda bunun gibi onlarca çelişkili durum söz konusudur. Bu çelişkilerin olması gayet normaldir. Çünkü alan nadir ekosistem alanıdır ve bitki çeşitliliği açısından ilimizin en zengin bölgesidir. Asıl problem böylesine özel bir ekosistem alanında madencilik faaliyeti yapılmasına nasıl izin verildiğidir. İlimizde görüştüğümüz bütün yöneticilerimiz ve siyasetçilerimiz vahşi madenciliğe karşı gösterdiğimiz mücadelede bizi haklı bulmaktadır. Yöneticilerimizin haklı gerekçelerimiz olduğunu söylemelerine rağmen sürekli istihdam sorununun arkasına saklanmaları sorumluluktan kaçtıklarının bir göstergesidir. İstihdam sorununu madencilik gibi şehrin biyolojik yaşamını ve insan sağlığını tehdit eden sektörlerle çözmek kolaycılığa kaçmaktan öte bir şey değildir. Yöneticilerimizin ve siyasetçilerimizin şunu ayırt etmeleri gerekmektedir. Rantın ve paranın çok iyi durumda olduğu bu sektör yakın bir gelecekte turizm başta olmak üzere organik tarım ve içerisinde en büyük istihdam kaynağımız olan pestil-köme sektörünün bitmesine neden olacaktır. Siyanür barajları ile dolu bir şehirde pestil köme satışı durduğu gün ardı ardına kapanacak olan pestil-köme fabrikalarının ve yok olan bitki türlerinin vebali de sorumluluğu da bu gün şehrimizi yönetenlerin olacaktır. Karamustafa vadisinde yaşayan halk tehdit altındadır. Başta Karamustafa Köyü olmak üzere Boyluca, Hasköy, Gümüşkaya ve Dibekli köyleri akarsu havzalarının en başında bulunan mevcutta bir, bir kaç yıl içinde üç ve maden şirketi işletme müdürünün ifadesine göre de en az altı adet olacak atık barajlarının altında yaşamlarını nasıl sürdürecektir. Birkaç yıllık faaliyet süresinde sorumsuz ve denetimsiz faaliyet gösteren işletme yakın bir tarihte meydana gelecek olası felaketlerin işaretçisidir. Gümüşhane artık sağlıklı yaşam ve madencilik arasında bir tercih yapmalıdır. Başta Orman İşletme il Müdürlüğümüz ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğümüz olmak üzere ilgili bütün kurumlarımız ile yöneticilerimizi sorumlu davranmaya davet ediyoruz. En önemlisi de ilimizde faaliyet gösteren STK temsilci ve üyelerini, Gümüşhane Halkımızı ve Gurbette memleket özlemi ile yaşayan hemşerilerimizi duyarlı olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 04 Kasım 2015, 22:31