Kamuda başörtüsü sorununun çözümü ile ilgili Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yöntemini izlediklerini ifade eden Gündoğdu, ilginç bir tespitte bulunarak buna benzer olarak üniversitelerdeki sorunu çözmek için ceza almış başörtülü öğrenci bulamadıklarını söyledi.
“Dün rektörlerimiz ceza vermek için can atıyordu, şimdi hiçkimse ceza vermek istemiyor” diyen Gündoğdu, “Buradan duyuruda bulunuyorum, herhangi bir üniversitede bir uyarı cezası bile almış üniversiteli kız öğrencimizden haberdar olursanız haberimiz olsun. Çünkü TBMM’de ki 411 milletvekilinin üniversitede başörtüsü serbest olsun kararını Anayasa Mahkemesinin 7 cübbelisi kirlettiği için o kiri yine Anayasa Mahkemesine bu kanaldan bir bireysel başvuru ile temizleyebileceğiz.” şeklinde konuştu.
Başörtüsü ile ilgili görüşlerini aktardığı sırada Serra Yılmaz’ın ‘kapalıları görünce öcü görmüş gibi oluyorum’ sözlerine atıfta bulunan Gündoğdu, “Acıyorum bu zavallılara. Demokrasinin en basit kuralı, farklı düşünen, farklı giyinenlere tahammülü gerektirir. Ama biz demokrat insanlarız. Onun bu yanlışına uyup ta bizim çocuklarda Serra Yılmaz’ı görünce domuz görmüş gibi oluyor demeyeceğiz. Çünkü domuzu da Allah yarattığına göre vardır bir hikmeti.” dedi.
Yaklaşık 1 saat süren konuşmasında, birkaç gün önce Silivri’de görülen Ergenekon davasıyla ilgili değerlendirmede bulunan Gündoğdu, mahkemenin CHP ve Doğu Perinçek’in partisinin heyeti tarafından baskı altına alındığını iddia etti. Gündoğdu, şunları söyledi: “Esasen burada yadırgadığımız bir şey yok. Bu zamana kadar yargıya her verdiği siparişin yargı tarafından karşılanmış olmasına alışan CHP şimdi de yargıya diyor ki ‘Ne yapıyorsunuz? Siparişimizi karşılamıyorsunuz bari bazı pislikleri ortaya çıkarmayın, bizim içerdeki can dostlarımıza, avukatlığını yaptıklarımızın üzerine gitmeyin’ diyor. Bu Anayasa Mahkemesine verilen siparişlerin karşılama döneminin bittiğini zaten görmüştük. Danıştay ve Yargıtay da öyle. Artık yargının Türk milleti adına karar veriyor olmasını özlemle bekledik, bekliyoruz. Burada da buna karşıtlık olarak Silivri’ye gidip eylemler yapıp da içerdeki Ergenekonculara haddini bildirin demeyeceğiz. İçerde bir kişi bile masumsa onu yargı belirlesin, salıversin ama bir kişi bile bu milleti ıslak imzasıyla Balyoz planıyla, Ergenekonuyla, KCK’sıyla iradesini ve geleceğini yok etmişse hukuk adına hesaba çekilmeli ve cezasını çekmeli.”
“Bizim referanduma kadar yaptığımız işin esası şeytan taşlamaktı. Sendikacılığın birinci boyutu şeytan taşlamaktır.” tespitinde bulunan Gündoğdu, “Eğer darbelere karşı olmazsanız, toplu görüşme yada toplu sözleşme masalarında 300-500 TL istiyor olmanızın hiçbir anlamı olmaz. Bir taraftan para talep edip, diğer taraftan topyekün ülkenin kaosa sürüklenmesine göz yumuyorsanız bu demokrasi ölçüleriyle asla bağdaşmaz. Onun için ben referandumu milletin değerleri adına bir dönüm noktası olarak görüyorum. Bizde referandumun tadını çıkardık, memnun kaldık ancak ikincil mevzuat çalışması başlayınca baktık ki kazın ayağı öyle değil. Ya da kurulduğumuz günden beri, ‘kurulmalıdır, iyi ki kuruldu’ diyen birçok siyasetçi dostun, onların yanlışlarını yüzlerine vurmaya başlayınca ‘sizde nereden çıktınız’ demeye başladığına tanıklık ettik. Son olarak yaptığımız kamuda başörtüsü eyleminin ardından bazı siyasetçiler ‘teşekkür ederiz’ derken, bir kısmı da ‘siz falancılardan daha çok bizi eleştiriyorsunuz’ diye tehlikeli olduğumuza dair cümleler kurmaya başladılar. Bizim 1992’de kararlaştırdığımız misyonumuzla ilgili zerre kadar bir sapmamız yok, asla da olmayacak.” ifadelerini kullandı.
Toplu sözleşmeler hakkında katılımcılara bilgiler aktaran Gündoğdu, toplu sözleşme sürecinde bir taslak hazırladıklarını belirterek, “Yüzde yüz memnun olduğumuz bir taslak ta olmadı. Bunun altına da imza attık. Ama o taslak Bakanlar Kuruluna gitti, amuda kalkmış olarak geri döndü. Hizmet kolu sendikacılığını taslaktan çıkardılar. Onu çıkarınca zaten sendikacılık biter.” dedi.
“USTALIK DÖNEMİ HASTALIK DÖNEMİNE DÖNMÜŞ BAZI BAKANLARA BUNDAN DAHA GÜZEL VERİLEBİLECEK BİR CEVAP YOKTU”
Gündoğdu, yaptıkları eylemleri değerlendirerek, “Kamu-Sen’in MHP koalisyon ortağı iken bir tek eleştiri yaptığında sesini çıkarmayıp tokatlanması gibi, genel başkanının dövülmesi gibi bir yandaşlığa kapı aralayamazdık. Ömür boyu sararamazdık. Dünya görüşü ne olursa olsun bu süreci okuyamayan, ustalık dönemi hastalık dönemine dönmüş bazı Bakanlara bundan daha güzel verilebilecek bir cevap yoktu. Bu cevabın hakkını verdiği için teşkilatıma teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Eğitim sisteminin yazılı olmayan temel amacının tek tip insan yetiştirmek olduğunu, sistemin körü körüne itaat eden, itiraz hakkı olmayan bireyler yetiştirmek istediğini dile getiren Gündoğdu, 4+4+4 sistemini savunarak, “8 yıllık kesintisiz eğitimde bu milleti terbiye etmenin darbeciler eliyle, yarasa siyasetçiler eliyle gerçekleşmiş biçimidir.” dedi.
Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu toplantı salonunda ki toplantı daha sonra basına kapalı olarak katılımcılardan gelen soruların cevaplanması ile devam etti.
Programda ayrıca Yusuf Çiftçioğlu İlköğretim okulu müdürü Necmi Bayram’ın yazdığı “Gündoğuşu” adlı şiiri oldukça beğenen Gündoğdu, şiiri yazılı olarak aldı.
Güncelleme Tarihi: 19 Aralık 2012, 00:15