-“CÜPPELİ HOCA OPERASYONU İTİBARSIZLAŞTIRMA VE SUSTURMA OPERASYONUNDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
Gündeme dair konular üzerine yaptığı açıklamada, Cübbeli Ahmet Hoca’nın ilim ve takva ehli, fazıl bir kimseye isnat edilebilecek en ağır suçlama ile operasyonun yapılmasını manidar bulduğunu kaydeden Demir, “Bu operasyon itibarsızlaştırma ve susturma operasyonundan başka bir şey değildir. Amerikan Başkan Yardımsı Josehp Bidon’ın Türkiye ziyaretinden sonra bu operasyonun yapılması ise oldukça düşündürücüdür. Bilindiği üzere Fener Rum Patriği ve Ekümenlik projesi önünde ki en büyük engel İsmailağa Cemaatidir. O bölgede ki gerek taşınmaz varlığı ile gerekse nüfuz varlığı ile en büyük engeli oluşturmaktadırlar. Daha önce cemaatin önde olan hocalarına yönelik suikastlarda aynı elin ürününden başka bir şey değildir.” dedi.
-“FENER RUM PATRİĞİ VE EKÜMENLİK PROJESİ ÖNÜNDE Kİ EN BÜYÜK ENGEL İSMAİLAĞA CEMAATİDİR”
Cübbeli Ahmet Hoca’nın cemaat arsında sevilen ve itibar edilen bir kimse olduğunu, vaaz ve irşatlarında devamlı olarak ekümenlik ve dinler arası diyalog projelerine değinen ve bu projelerin emperyalist, ırkçı siyonist menşeili olduğunu ifade ettiğini dile getiren Demir, “Cübbeli Ahmet Hoca, İslami duyarlılığı ve direnişi bitirmek için ortaya çıkartılan bu projeler karşısında Müslümanların uyanık olmasını ifade ederdi. Cübbeli Ahmet Hoca bu anlamda tuzağa düşürülmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. İşte bu neden ile böyle bir ilim ve irfan ehline yapılan saldırıyı kınadığımızı bir kez daha ifade etmek isteriz.” diye konuştu.
-ŞİKE YASASI
Kamuoyunda şike yasası olarak bilinen kanunla ilgili görüşlerini de açıklayan Demir, asıl tartışılması gereken şeyin, yasanın çıkarılma zamanlaması değil, böyle bir değişikliğe ihtiyacın olup olmaması olduğunu söyledi.
AK Parti, MHP ve CHP’nin ittifakı ile Meclis Genel Kurulunda kabul edilen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sahiplenilen yasa değişikliğini “zaruretin kabulünden başka bir şey değildir” diye nitelendiren Demir, şunları söyledi: “Yasama yetkisine haiz meclisin böyle bir ihtiyacın çıktığı bir evrede bu yönde operasyon, soruşturma, kovuşturmanın olup olmamasına bakmadan gerekli değişikliği yapması icap ederdi. Eğer bunu yapmaz ise yasama yetkisinin hiçbir anlamı kalmazdı. Şike yasası çok ağır ve geniş müeyyideleri düzenliyordu. Böyle bir yasanın toplumsal barışı sağlamasını ve suçların önlemesini beklemek ham hayalden başka bir şey değildir. Amaç üzüm yemek ise bu yasa ile bu amaca gidemezdiniz mevcut yasa üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmeye yarıyordu. Toplumsal ve sosyal patlamalara sebep olacak, vicdanları yaralayacak böyle bir yasanın değişimi zaruretten başka bir şey değildi. Bu anlamda başta Sayın başbakanımız olmak üzere bu yönde yasama yetkisini kullanan tüm vekillerimizin eline sağlık.”
-“TÜRKİYE’DE SON DÖNEMDE YARGI OLİGARŞİSİ VE POLİS DEVLETİ ARGÜMANLARI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”
Türkiye’de son dönemde yargı oligarşisi ve polis devleti argümanlarının her geçen gün arttığını dile getiren Demir, bu dönemde yasama organın böyle bir müdahalesine ihtiyaç duyulduğunu da belirterek, “Unutmayalım ki kontrolsüz güç güç değildir. Yargı erki gücünü en başta milletten ve yasalardan alır. Bu anlamda milletin yüreğini sızlatan oluşumlara ve operasyonlara kapı aralanmamalıdır.” dedi.
Güncelleme Tarihi: 12 Aralık 2011, 15:21