Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in son dönemde artan öğretmenlere yönelik şiddete karşı cezai yaptırımları ağırlaştıracak maddelerin de yer aldığı ÖMK taslağının önümüzdeki hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) geleceğini açıklamasının ardından Gümüşhane Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şubesi konuya ilişkin İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde "Meslek Kanunu bu defa beklentileri karşılasın" konulu basın açıklaması gerçekleştirildi.
81 ilde aynı anda yapılan basın açıklamasında Memur-Sen İl Başkanı ve Eğitim Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Ergin Aslan, öğretmenlik meslek kanununun ayrıştırıcı değil kapsayıcı olması gerektiğini, eğitimcileri bölmemesi gerektiğini ve hakların yarım kalmaması gerektiğini söyledi.
“Eğitimcileri memnun edecek bir kanun tasarısı gelsin istiyoruz”
Uzun yıllardır ihtiyaç haline gelen ve yılladır talep ettikleri Öğretmenlik Meslek Kanununun bundan 2 yıl önce çıkarıldığını fakat çıkarılan kanunun bütün uyarılarına rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmediğini ve daha ilk uygulamasında yetersizliğinin ortaya çıktığını kaydeden Aslan, “Kapsamı dar tutulmuş, şube müdürlerini, İlçe Milli Eğitim Müdürlerini, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini, şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TBMM gündemine gelsin istiyoruz” dedi.
“Düğme daha baştan yanlış iliklenmiştir”
Öğretmenlerin görevde yükselme ve özlük haklarına ilişkin “Düğme baştan yanlış iliklenmiştir” ifadelerini kullanan Aslan, “Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan yönetim hizmetleri kadro grubu şekilde tasarlanmıştır. Nitekim kariyer uzmanlığından şef ve daha üstü kadrolara uzanan bir mesleki kariyer ve görevde yükselme silsilesi kurgulanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verilmiştir. Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir. Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle, düğme daha baştan yanlış iliklenmiş, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve çoğunlukla da öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaları gibi gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkan tanınmamıştır” diye konuştu.
“Ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz”
Eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bir bakış açısının olduğunu öne süren Aslan, “Bugün burada toplanmamızın, hep birlikte ses vermemizin ve ortak iradeyle söz söylememizin nedeni eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM'ye sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
“Devletin Memuru, ÖMK Mağduru”
“Şube müdürü veya üstü kadrolarda bulunan personelin büyük bir çoğunluğunun diğer bakanlıklardan farklı olarak öğretmen kökenli olduğu, öğretmenlik unvanının bu kişiler yönünden kazanılmış bir hak, hak edilmiş bir unvan, yetkinliğe sahip bir meslekî tecrübe olduğu unutulmamalıdır” vurgusu ile eğitimci olmanın önemine dikkat çeken Aslan, “Yine söz konusu kadrolarda bulunanların eğitim-öğretim kamu hizmetinin niteliği gereği eğitim ve öğretimden ayrıştırılması mümkün bulunmayan eğitim yönetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettikleri, bulundukları kurumların sadece bir idarî faaliyet yürütülen yerler değil eğitim kurumlarını tamamlayan yapılar oldukları, kısaca bizatihi eğitim-öğretimin içinde bulundukları göz ardı edilmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı/önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunmuştuk. Söz konusu önerimizde şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde unvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade etmiştik. Gelinen noktada, bu kadrolarda bulunan eğitimcilerin, uzman/başöğretmenlik unvanına ve haklarına sahip olmaları yönündeki beklentilerinin meslek kanunu içerisinde olması noktasında artık daha fazla geç kalınmamalıdır. Biz, meslek kanununda, bütün eğitim çalışanlarının statü ve unvan farkı gözetilmeksizin aynı haklara erişimlerinin mümkün hale getirilmesini, özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz. Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler ve gerçekler bağlamında eğitimciyi ayrıştırmayan bütünleştiren, farklılaştırmayan eşitleyen, engellemeyen destekleyen; eğitimi ve eğitimciyi bütüncül, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir bakışla ele alan bir meslek kanunu içeriğinin oluşmasının mümkün ve elzem olduğuna inanıyoruz. Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz. Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan, millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik ünvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım atmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Ver Meclis Ver! Hakkımızı Ver”
3600 ek gösterge ve mülakat gibi başlıklara dikkat çeken Başkan Aslan açıklamasına şöyle devam etti: “Öğretmenlik Meslek Kanunu ve gündemimizde ve takibimizde olan bazı konuları özetleyerek yüksek sesle diyoruz ki; Öğretmenlik Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemelidir. Ek ders ücreti artırılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemelidir. Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir. Kadroya geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır. Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır. İptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesine çözüm üretilmelidir Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir. Adaletli hakkaniyetli bir gelir dağılımı istiyoruz.”
Haber: Zeynep KAYA
Öncelikle Haberi Yapan Kuşakkaya Gazetesi Haber muhabir müdürü Zeynep KAYA yı tebrik ediyorum.
Öğretmenlik meslek kanunu gerçekten yetersiz ve uygulamada haksızlıklar yumaği içerisinde yuvarlana bir kanun . Şöyleki: Anayasada Tanımlana Öğretmenlik", Devletin Eğitim Öğretm ve bununla İlgili Yönetimleri üslenen bir meslektir "dendiği halde İdare de görev alanlar sıradan genel idari hizmetler sınıfına dahil edilmiştir. Anayasa hükmüne rağmen. bir örnekle özetleyeyim.
Geçen yıl bir öğretmen arkadaşla Erzurum a gittik Gece öğretmen evinde kaldık Öğretmen arkadaş a öğretmen üye muamelesi Bana ise Milli Eğitim Müdürü olduğum için sıradan genel hizmetler elamanı olarak muamele yapıldı 200 tl fazla ücret ödedim. Gümüşhane ağzı ile:"Buyur Burdan yak?"