Gençlerden İsrail'e boykot çağrısı: Vanaları kapatın, soykırıma ortak olmayın

Gümüşhane Direniş Çadırı Platformu, Türkiye’nin 234 gündür Gazze’de soykırım yapan İsrail’e yönelik yaptırımlarını artırmasını ve İsrail’in katliamlarını sürdürmesine neden olan petrol sevkiyatını da durdurmasını istedi.

Gençlerden İsrail'e boykot çağrısı: Vanaları kapatın, soykırıma ortak olmayın

Ülke genelinde “Direniş Çadırı” adıyla sosyal medyada organize olan ve birçok şehirde basın açıklaması gençler, İsrail’in 8 aydır Filistin’in Gazze kentinde uyguladığı soykırıma yönelik basın açıklaması yaptı.

"Vanaları kapatın, ilişkileri tamamen kesin!"

"Vanaları kapatın, ilişkileri tamamen kesin!" temasıyla gerçekleştirilen etkinlikte "Vanaları kapat soykırıma ortak olma", "Gazze direnişini destekliyoruz", "İsrail'e petrol sevkiyatı durdurulsun", "Katliama değil direnişe ortak ol", Nehirden denize özgür Filistin" yazılı döviz ve pankartlar açıldı.

"Petrol İsrail'e aktıkça soykırım sürüyor!"

Sema Doğan Yaşam Alanında grup adına Alperen Gençosmanoğlu ve Tülay Altun’un okuduğu basın açıklamasında “Petrol İsrail'e aktıkça soykırım sürüyor!” ifadeleriyle Gazze'de katliam devam ederken siyonistlere Kazakistan ve Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden taşındığı hatırlatıldı.

“İşgal devleti 8 aydır Gazze halkının iradesini kıramadı

Gazze halkının açlık, barınaksızlık ve tıbbi yetersizliklerle mücadele ettiği fakat direnişlerini sürdürerek İsrail’e boyun eğmedikleri ifade edilen açıklamada “İşgal devleti, yaklaşık sekiz aydır Gazze’de ufacık bir alana sıkıştırılmış koca bir halkı havadan ve karadan bombalayarak katlediyor. İşgalciler, Gazze halkına yönelik kapsamlı ve sistematik bir aç bırakma stratejisi uyguluyor. Filistinliler açlıkla mücadele ediyor, barınaksızlıkla boğuşuyor. En basit tıbbi tedavilere bile ulaşamıyorlar. Her an öldürülme tehlikesi altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Fakat sekiz aydır devam eden bu korkunç kuşatmaya, bu soykırım dalgasına rağmen, işgal devleti Gazze halkının iradesini kıramadı. Gazze’de yaşayan Filistinliler tüm bu baskıya rağmen İsrail’e diz çökmediler. İşgal devletine teslim olmadılar. Vatanlarını terk etmediler. Direnmeye devam ettiler” denildi.

"İsrail'e petrol sevkiyatı durdurulsun"

Ticaret resmen kesilmiş olsa da Türkiye’nin hala İsrail’e hayat veren ilişkilerini sürdürdüğü iddia edilen açıklamada, “Bu ilişkilerin en başında, işgal rejimine ham petrol sevkiyatı geliyor. Bu katliamcı, işgalci, soykırımcı rejime, kullandığı ham petrolün yaklaşık %40’ı Türkiye üzerinden naklediliyor. Azerbaycan petrolü, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı aracılığıyla Adana’nın Ceyhan ilçesine kadar ulaştırılıyor. Ceyhan’da gemilere yüklenerek İsrail limanlarına gönderiliyor. İsrail bu petrolü Hayfa ve Aşdot’ta yer alan rafinerilerde işliyor. Hayfa rafinerisinde işlenilen petrolün bir kısmı, Paz Oil isimli şirket tarafından İsrailli savaş uçaklarına yakıt olarak sunuluyor. Aşdot’ta işlenilen petrolün bir kısmı ise, Delek ve Sonol isimli İsrailli şirketler aracılığıyla dört yüz farklı istasyonda İsrail ordusunun kara araçlarına, yani tanklarına, zırhlı personel taşıyıcılarına, toplarına ve Gazze’ye ateş kusan diğer vasıtalara yakıt olarak servis ediliyor. İsrail’in Filistin’e yönelik işgal, sömürgeleştirme, tasfiye, katliam ve soykırım politikaları bu petrol vasıtasıyla icra ediliyor. İsrail bugün Gazze’de kadınların, çocukların, masum insanların üzerine bu petrolü kullanarak ölüm ve kan kusuyor” ifadelerine yer verildi.

"Katliama değil direnişe ortak ol"

Gazze’de yaşanılanın egemen kapitalist dünya düzeninin dünyanın tüm onurlu ve özgür halklarına karşı yürüttüğü amansız bir saldırı olduğu dile getirilen açıklamada, “Siyonist rejim yalnız değildir. Arkasında, yüz yıllardır dünyayı sömüren, işgal eden, çalıp çırpan, yakıp yıkan, talancı ve yağmacı kapitalist düzen bulunmaktadır. Bir bütün olarak küresel emperyalizm yer almaktadır. Ama Filistin halkı da yalnız değildir. Arkasında tüm yeryüzünde adaletten yana olan onurlu halklar bulunmaktadır. İsrail Gazze’ye yönelik acımasız saldırılarıyla Filistinlileri ortadan kaldırmak istiyordu. Gazze halkının direnişi ise, Peru’dan Avustralya’ya, Japonya’dan Meksika’ya, Kanada’dan Rusya’ya tüm dünyada yüz milyonlarca insanın Filistinli haline gelmesine yol açtı. Bugün hala ABD’de ve Avrupa’da üniversite öğrencileri kendi ırkçı, ayrımcı ve soykırım destekçisi yönetimlerine karşı mücadele yürütüyorlar. Yasaklara, engellere, Siyonist çetelerin polis destekli saldırılarına, disiplin cezalarına, okuldan ihraçlara, gözaltılara ve tutuklamalara rağmen kahramanca direniyorlar. Bizler de meydanlardayız. Bu ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde ve güneyindeyiz. Ellerimizde pankartlarımız, dövizlerimiz, dillerimizde sloganlarımızla mücadelemizi sürdürüyoruz. Buna karşın dünyanın pek çok yerinde siyasi iktidarlar özgür halkların taleplerini boğmaya çalışıyor. Türkiye’de de beş arkadaşımız İsrail’le ticaretin kesilmesini talep ettikleri için, Filistin lehine protesto gösterilerine katıldıkları için tutuklanmış durumda. Bu arkadaşlarımız haftalardır cezaevindeler. Bu tutuklamaların gerekçesi hukuki değil siyasidir. Haksızlıklara karşı çıkanları korkutma ve sindirme amaçlıdır. Buradan iktidara sesleniyoruz: Bu arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın! Filistin mücadelesi suç değildir. Filistin için direniş suç değildir. Asıl suç, işgalle işbirliğidir. Aylar boyunca bu meydanlarda toplanarak siyasi iktidardan İsrail’le ticareti kesmesini talep ettik. Sonunda, on binlerce Filistinli çocuk katledildikten, on binlerce masum insan acımasızca öldürüldükten, yaralandıktan, koskoca bir halk açlıkla, evsizlikle, yoklukla imtihana tabi tutulduktan sonra, en sonunda, İsrail’e karşı tam bir ticari ambargo kararı verildi” ifadeleri kullanıldı.

"Ambargoyu Uygula, Yaptırımı Genişlet"

Bugün Filistin halkına yardım etmenin yolunun İsrail’i ateşkesi kabule zorlamaktan geçtiği belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “İşgalciyi ateşkese zorlamak ise yaptırımla mümkündür. Türkiye hem bu günaha ortak olmamak hem de İsrail’i ateşkes koşullarını kabul etmeye mecbur bırakmak için işgal rejimine olabilecek en ağır yaptırımları uygulamalıdır. Tam da bu sebeple, Türkiye Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği ara karara dayanarak İsrail’e petrol sevkiyatını derhal ve tamamen durdurmalıdır. Ülkemiz, işgal rejiminin katliam makinelerine hayat veren petrolü İsrail’e gönderme utancından kurtarılmalıdır. Türkiye’nin İsrail’deki hayatın düzenli bir şekilde işlemesi konusundaki tek katkısı maalesef petrol sevkiyatı değildir. Bugün hala, Türkiye menşeili şirketler İsrail’de faaliyet yürütebilmektedir. Tarihi günlerden geçiyoruz. Hepimiz ağır bir imtihanın muhataplarıyız! Gözlerimizin önünde bir soykırım gerçekleştiriliyor. Yaşanılanları televizyon yayınlarından, sosyal medya paylaşımlarından an be an takip ediyoruz. Filistin halkının feryatları, yardım çağrıları, sitem ve yakınmaları, Allah’a tevekkülleri, kahramanca sabırları, cesaretleri ve fedakarlıkları hanelerimize ulaşıyor. Hepimiz bugün yaptıklarımızla yargılanacağız. Büyüdüklerinde çocuklarımız bize bu soykırım sırasında ne yapmakta olduğumuzu soracak. Allah’ın huzurunda bugün yaptıklarımızdan mesul tutulacağız. Buradan siyasi iktidarı ve sermayedarları bir kez daha uyarıyoruz: Katliama, işgale, soykırıma işbirlikçi olmayın. Derhal İsrail’e petrol sevkiyatına son verin. Siyonist katliam makinesinin yakıt tedarikçisi olmaktan vazgeçin. Çocukları, kadınları, masum insanları acımasızca katleden bu çılgın saldırganlığa enerji sağlamayı terk edin. İsrail’de yatırımı olan yerli şirketlere caydırıcı yaptırımlar uygulayın. İşgal rejimiyle tüm diplomatik ilişkilerinizi kalıcı olarak kestiğinizi ilan edin. İşgalci rejime istihbarat sağlayan Kürecik Radar Üssü’nü kapatın. İncirlik’teki ABD askerlerini ülkelerine geri gönderin. İsrail askeri, siyasi, diplomatik, ticari, akademik, sanatsal her alanda amansız ve tavizsiz bir kuşatma altına alınmalıdır. Her şeyden önce, Türkiye işgal rejimine petrol sevkiyatına son vermelidir. Bizler, Türkiye’nin her yerinde yaşayan onurlu, vicdanlı ve namuslu tüm insanlar, bu taleplerimizin takipçisi olmayı sürdüreceğiz. İşgale, katliama, sömürüye ve soykırıma karşı Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Yaşasın küresel intifada! Yaşasın Nehirden Denize Özgür Filistin!”

Basın açıklamasının akabinde “Direnen Filistin Yalnız Değildir”, “Her Yer Gazze, Her Yer Direniş & Yaşasın Küresel İntifada”, “Filistin Davası Yargılanamaz”, “Ambargoyu Uygula, Yaptırımı Genişlet”, Vanaları Kapat, Sevkiyatı Kes,” “Vanaları Kapat İşgalciyi Besleme”, “Nehirden Denize Özgür Filistin” sloganları atan grup dua yapılmasının ardından dağıldı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER