Kampüs alanındaki camii önünde başlayan yürüyüşe STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.
Ellerinde ‘Filistin’e Destek, Siyonizme Lanet’, ‘Kudüs Halkı Yalnız Değildir’ ve ‘Soykırıma Hayır’ yazılı pankartlarla yürüyen grup, sloganlar atarak İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımı kınadı.
Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Tesisleri önünde sona eren yürüyüşün ardından AGD komisyon başkanı Nuri Can Çoban tarafından basın açıklaması okundu.
AGD temsilcisi Nuri Can Çoban tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Sene-i devriyesinde olduğumuz, tüm insanlığın şahitlik ettiği bu hak-batıl mücadelesinde, zoru kolay eden ve Müslümanların ilk kıblegâhını savunan Filistinli Müslümanların ahvalini kavramak, onların cesaretinden bir parçaya sahip olup harekete geçmek, günümüz Müslümanlarının en önemli sınavı haline gelmiştir. Yıllardır süren mücadelenin, Siyonist terör destekçisi gruplar ve devletler tarafından pasifize edilmeye çalışıldığına; çözüm ve barış başlıkları altında dökülen gözyaşı ve akan kanın üzerinin örtülmeye çalışıldığına şahidiz. Filistin, dünyanın dört bir yanında yankılanan bir direnişin sembolü haline gelmiştir. Direnişten dirilişe bir yankı dünyaya yayılmalıdır. Filistin'in acısı yalnızca Filistin'in acısı olarak görülmemelidir. Titreyen her yürek, haykıran her ses Filistinli kardeşlerimizi yüreklendirmelidir. Bugün, Filistinli kardeşlerimiz için bir milat olsun, hep birlikte Mescid-i Aksa'nın avlusunda ümmet birliğini tadalım. İslam'ın sancağı altında toplanalım. İslam sancağı altında birleşme arayışına bir gayretle sarılan Müslüman milletler, geçen bir yıllık mücadele süresince sokaklardan meydanlara, sınırlardan dağlara kadar ülkelerini karış karış özgürlük ve cihat ülküsü ile adımlamış; devletlerinden Filistin halkının yıllardır süren ve artık kıvılcım alan bu kutlu müjdenin yolunda zafer ve şehadet adımlarıyla yürümelerini istemiştir. Ne yazık ki, görmekte olduğumuz tablo, Müslüman ülkelerin yöneticilerinin, toplumlarının bu isteklerini hâlâ anlayamamakta olduğu; sahte barış önerileri, kirli diplomasi oyunları ve tükenmiş bir adalet duygusuna sahip Siyonist rejim savunucularına yem olduklarını göstermektedir. Birleşmiş Milletler'den Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne kadar tüm insanlığın bir araya gelip kararlar almaya çalıştığı yerlerden Filistin adına çıkacak olan lehte bir karar beklemek yerine, İslam İşbirliği Teşkilatı'na verilen mesaiyi ümmetin sesine verilecek çabayla yer değiştirmek, Filistin ve kutlu direniş için daha hayırlı bir yön oluşturacaktır. Filistinli kardeşlerimize karşı yükümlülüklerimizi yerine getirmeliyiz. Katil İsrail'e karşı en güçlü silahımız ekonomik yaptırımlardır. Bu yüzden elimizdeki silahı, doğru kullanmalı ve boykot ürün ve hizmetlerini tercih etmemeliyiz. Aksi takdirde bu bir yıllık süreçte şehit olan kırk üç bini aşkın yaşlının, kadının, çocuğun, bebeğin; mücahit ve mücahitlerin hesabı bizleri kahredecektir. Alemlere Rahmet Efendimizin 14 asır önce duyurduğu hâdise bugün ayan beyan yaşanmaktadır. Hiçbir yahudi devleti yoktur ki ömrü seksen yılı aşsın. Bu işgal Allah'ın izni ile bitecek ve biz bu süreçte üzerimize düşenleri tam olarak yapanlardan olmanın derdindeyiz. 7 Ekim son değil, aksine yeni bir dünyanın başlangıcıdır. Kardeşim, unutma ki yürüdüğün her adımda ayağına Kudüs'ün gücü gelir. Zafer yakındır, zafer inananlarındır. Bizler bir ölüp bin dirileceğiz! Bombalar susacak, feryatlar dinecek ve nehirden denize özgür Filistin var olacak! Bir cihad olacak ki dağlar inleyecek; bir cihad olacak ki kalpler titreyecek; bir cihad olacak ki: Ya zafer, ya şehadet!”