Gümüşhane’de İHH öncülüğünde Doğu Türkistan, Mısır, Suriye ve Filistin’deki mazlumların sesi olmak amacıyla Dünya İnsan Hakları Gününde ‘Mazlumlar için dayanışma zamanı’ ve ‘Zulme sessiz kalmamak imanımızın gereğidir’ sloganıyla basın açıklaması yapıldı.
Gümüşhane İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Derneği tarafından organize edilen programa Memur-Sen, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği ve AK Parti Gençlik Kolları üyeleri de ellerinde taşıdıkları dövizlerle destek verdi.
PTT İl Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından katılımcılar Mısır’daki cezaevlerinde bulunan mahkumlara yalnız olmadıklarını hissettirmek için mektup gönderdi.
“Özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerin insan eliyle üretilmiş felaketler azalmamış, aksine artmıştır”
Burada basın açıklaması yapan Gümüşhane İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Derneği başkanı Adem Varan, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününde böyle bir etkinlik düzenlemek istediklerini belirterek, “İnsan hakları gününde dünyanın insan hakları karnesine bakıldığında özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerin insan eliyle üretilmiş felaketler azalmamış, aksine artmıştır. Bu gidişatı değiştirip karamsar tablodan kurtulmanın yolu, adil bir küresel düzen kurmaktan geçmektedir. Bunun için tüm mazlumların ortaklaştığı sivil dayanışma zamanı gelmiştir” dedi.
“Aradan geçen 71 yıla rağmen ihlallerin önlenmesi konusunda insanlık hala geçer not alamadı”
Temel hakları güvence altına almak üzere İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edilişinin üzerinden 71 yıl geçtiğini, aradan geçen zamana rağmen ihlallerin önlenmesi konusunda insanlığın hala geçer not alamadığını dile getiren Varan, “Bugün uluslararası siyaset insan haklarını ve değerlerini bir kez daha yitirmiş görünmektedir. Üstelik temel haklar konusunda tüm insanlar eşit olduğu halde, birilerinin hayatı hala diğerlerinden daha değerli görülmektedir” dedi.
“1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir”
Kendini tüm insani değerlerin merkezi olarak gören batının bugün yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçları girdabına girdiğini, dünyanın diğer ülkelerinde ise sivillere yönelik her türlü ihlalin ‘güvenlik’ perdesi altında meşrulaştırıldığını kaydeden Varan, “Bu ülkelerin başını yine Doğu Türkistan, Mısır, Suriye ve Filistin çekmiştir. 1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir. 5 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleşen Urumçi katliamından bu yana her yıl daha da kötüleşen yaşam koşulları, etnik ve dini bir soykırıma dönüşmüştür. Ölüm, hapis, işkence ve zorla alıkoyma uygulamaları dünyadan gelen tüm tepkilere rağmen devam etmektedir. Kesin rakamlar tam olarak tespit edilemese de insan hakları kuruluşların tahminlerine göre son 10 yılda öldürülen Uygur sayısı 10 bini aşmış durumdadır. Bölgede halen 1 milyondan fazla Uygur “eğitim kampı” adı altında kurulan toplama kamplarında tutulmakta, burada insanların inançlarına aykırı dahi olsa zorla ideolojik eğitimler verilmekte ve potansiyel tehdit olarak görülenler cezalandırılmaktadır. Son birkaç yıldır yapılan bir uygulama ile Uygurların evlerine yönelik zorunlu ziyaretler, gerekçesiz baskınlar ve Uygur-Çinli zorunlu akraba olma uygulamaları insanları ürkütmektedir. Toplama kamplarına alınmış olan aile bireyleri yerine Çinli insanlar yerleştirilmesi, Uygur toplumunun değerlerini tehdit eden bur uygulamaya dönüşmüş durumdadır. Çok sayıda Uygur aydını ve kanaat önderi haksız yere tutuklu bulunuyor. Bunların bir bölümü ya hapiste iken yada bırakıldıktan hemen sonra hayatını kaybetmiştir” diye konuştu.
“Mısır, Suriye, Filistin’de de insan hakları ihlalleri tavan yaptı”
Varan, Çin’deki zulmü aratmayan ihlallerin bir diğer adresinin Mısır’daki Sisi diktatörlüğü olduğunu 2013 yılındaki darbenin ilk zamanlarındaki katliamlar zamanla azalsa da, siyasi muhaliflere yönelik kaçırma, gizli alıkonma, işkence ve infaz gibi en ağır insan hakları ihlalleri sistematik olarak devam ettiğini belirterek, “Mısır rejimi cezaevlerinde çoğu İhvan üyesi siyasi gruplardan tutuklu insan sayısının 40 binin üzerinde olduğu bilinmektedir. Yüzlerce kişiye idam cezası verilmiş ve maalesef bu idamların bir kısmı ailelere bile haber vermeden infaz edilmiştir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise 7 yıllık işkence ve kötü muameleye daha fazla dayanamayarak bu yıl Mahkemede duruşma esnasında hayatını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye sınırının hemen karşı tarafındaki Suriye’de ise son bir yılda başta İdlip olmak üzere, değişik sivil yerleşim bölgelerine yönelik rejim saldırılarında en az 3 bini aşkın sivilin hayatını kaybettiğin dile getiren Varan, 2011'den beri çatışmalarda veya hapishanelerde bir şekilde öldürülen sivillerin sayısının yarım milyonu aştığını söyledi.
Varan, işgal altındaki Filistin’de de 2019 yılının onlarca insanın hayatını kaybettiği Gazze saldırıları ve Kudüs’teki yıkımlarla geçtiğini, Yemen, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde 2019 yılı insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı dönem olduğunu sözlerine ekledi.