Son yıllarda çelik, alüminyum, teflon ve plastik içeren mutfak ürünlerinin tercih edilmesinin ardından yüzlerce yıldır kullanılan bakır kaplar eski değerini kaybetti. Yaz aylarında köy köy gezerek kamp kurup günlerce kalaycılık yapan ustalar da bakır kapların azalmasıyla birlikte birer birer mesleği bıraktı.
Aslen Tekirdağlı olmasına rağmen 32 yıldır Gümüşhane kent merkezindeki Karşıyaka mahallesinde kalaycılık yaparak hayatını sürdürüp 2 çocuk büyüten son kalaycı ustası 59 yaşındaki Yaşar Okan, her hafta Salı günleri evinden omuzuna vurduğu çuvalıyla kalay yaptığı bölgeye gidiyor.
Okul olmadığı günlerde oğluyla birlikte mesleğini icra eden Okan, kapalı bir mekanı olmaması nedeniyle kış mevsiminde çalışamıyor.
İşlerin eskisi gibi olmadığını, haftada en fazla 2-3 kap kalayladığını ifade eden Okan, sağlık için bakır kaptan vazgeçilmemesini istedi.
Kendisinin evinde bakır kaplar kullandığını ve bugüne kadar doktora gitmediğini kaydeden Okan, “Bugün 16-17 yaşında olan delikanlı çocuklarımız bile mide ağrısı yaşıyor, doktora gidiyor. Önceden bu şekilde kanser yoktu. Bakır kapta bunlar yoktu. Ben öyle yetiştim. 60 yaşındayım bu zamana kadar daha doktora gidip muayene olmadım. Kalaycılık çok güzel bir meslek fakat halkımız buna duyarlılık yapsın biraz bakıra sarılsın bakırı bırakmasınlar Şu an için meslek ölü. Oturuyoruz, iş yaptığımız yok. Kalaycı olarak Gümüşhane'de tek benim ama iş yok. Ocağın başında oturuyorum evden kendi kapları mı aldım 3 parça onları kalaylıyorum başka bir şey yok” dedi.
Kalaycılık mesleğine 16 yaşında başladığın ve yaklaşık 43 yıldır bu mesleğin içinde olduğunu ifade eden Okan, “Salıdan salıya tezgah açıyorum. Görüldüğü gibi iş yok. Meslek ölüyor. Mesleği halkımız öldürüyor. Sağlık bakırda. Sabahları işim olduğunda 8'de geliyorum akşam 6-7 kadar burada kap kalaylıyorum. Şuan için herhangi bir yerimiz yok. Kar yağdığı, yağmur yağdığı zaman buraya tezgah açamıyoruz. Ekmek parası mecbur çalışacağız” diye konuştu.
Son kalaycı Yaşar Okan’ın 19 yaşındaki oğlu Umut ise babasını yalnız bırakmamak için yanında bir şeyler yapmaya çalıştığını belirterek “Beraber bu mesleği icra ediyoruz. Elimizden geldiğini yapmaya çalışıyoruz. Bende bu mesleği yapmak isterim ama şu anda ne imkan var ne de emeğin karşılığı var. İnsanların önyargısı var. Bazı insanlar kalayın ne olduğunu bilmiyor. Gönül isterdi ki bir dükkanımız olsun ama elimizdeki imkanlar bunlar. Tezgahı evden buraya taşıyoruz, iş bittiği zaman tekrar eve taşıyoruz. Tek geçim kaynağımız bu. Güneşin altında zor bir meslek, insanı yoruyor” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 08 Eylül 2021, 11:18
Önceden insanlarda para yoktu. Bakır kap kacak kullanılır, kalaylanma vakti geldiğinde kalaycıya gönderilirdi. Şimdilerde evde bir tabak kırıldı seti bozuldu diye insanlar yeni set alıyor. Kalaycılık Türk kültüründe de çok eski izleri olan bir meslektir. Yerel yöneticilerin bu mesleğe ve bu mesleği icra edenlere sahip çıkması gerekmektedir. Lokantalar ve il halkı, bakır kap kacaklarını bu değerli insana kalaylatmak üzere gönderirse meslekteki körük ateşi hep har kalır...Naçizane tavsiyem kalaycı ağabeyimizin oğlunun, mesleği en ince ayrıntılarına kadar öğrenmesi ve ileride bunu başkalarına da öğretmesidir.