Gümüştuğ Vadisi, maden istemediğini bir kez daha haykırdı!

Gümüşhane’nin Torul ilçesindeki Çit Deresi, Gümüştuğ Vadisinde bulunan köyler tüm girişimlerine rağmen 124 noktada başlayan sondaj faaliyetlerine bir kez daha karşı çıkarak, “ESAN Eczacıbaşı şirketi 3 köyümüzün ve kaynağını buralardan alan Torul’umuzun hayat membaı olan su kaynaklarını yok etmenin arifesindedir” dedi.

Gümüştuğ Vadisi, maden istemediğini bir kez daha haykırdı!

Defalarca toplantı ve basın açıklaması yaparak vadide madenciliğe karşı olduklarını beyan eden köylülerin tüm bu girişimleri başarısız oldu ve ilgili firma alana girerek sondaj çalışmalarına başladı.

Bunun üzerine bir araya gelen Altınpınar köyü muhtarı Hüseyin Çoşkun Küçük Çit köyü muhtarı Hacı Ünlü, Yıldız Köyü muhtarı Naci Aytekin, Güvemli köyü muhtarı Zeki Aksu, Gümüştuğ Köyü muhtarı Murat Şahiner ortak basın açıklaması yaparak bu süreçte her kesimin kendilerine destek olmasını istedi.

Torul Belediye Başkanı Evren Özdemir ve Torullular Derneği Başkanı Mümin Çakıcı’nın da desteğiyle ilçedeki Kardelen Alabalık Tesislerinde bir araya gelen köylüler, vadide yapılmak istenen sondaj faaliyetleriyle ilgili kaygılarını ve kararlılıklarını ortaya koyan bir açıklama yaptı.

Köylüler adına yapılan ortak açıklamada ESAN Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler San ve Tic. AŞ’nin Torul Dere Mahallesi (Yıldız Köyü) merkezli 202200165 ruhsat numarasıyla Yıldız Köyü, Büyük Çit ve Güvemli köyleri sınırları içerisinde toplam 124 yerde sondaj çalışmaları yürüttüğü ifade edildi.

“Sondaj faaliyetleri hakkında ne bir bilgi verildi ne de bizlerden görüş alındı”

Söz konusu sondaj projesinin şeffaflıktan uzak, itirazların değerlendirilmediği, çevresel etkilere ilişkin bilimsel değer ifade eden çalışmalara dayanmayan, eksik, yetersiz ve baştansavma oluşturulduğu kaydedilen açıklamada, “Şirketin sondaj faaliyetleri için izin alma süreci bizlerden saklanmıştır. Köylerimizin ve köylülerimizin gerçeklerinden uzak şekilde hazırlanan projenin izinleri, ilgili kurumların masa başında verdikleri olumlu raporlarla alınmıştır. Bu süreçte projenin köylerimize etkilerini incelemekle vazifeli kurumların, temsilcilerinin köylerimize geldiklerine şahit olmadığımız gibi, yıllardır içinde yaşadığımız köylerimizin ana unsuru olan bizlere sondaj faaliyetleri hakkında ne bir bilgi verildi ne de bizlerden görüş alındı. Şirkete izinler bu usulle verilmiş oldu. Bizler ise çok sonradan şirketin sondaj faaliyetlerine başlamasıyla durumdan haberdar olduk. Dolayısıyla gizli ve masa başlarında yürütülen sondaj izin faaliyetlerinde bizler sürecin dışında tutulduk. İzin süreci sonrasında ise ESAN şirketinin temsilcileri, biz köylüleri kandırmıştır, kandırmaya da devam etmektedirler” denildi.

“Bütün itirazlarımızı yok sayarak sondaj makinesini köylerimize soktular”

Firmanın güven telakki etmek adına kendilerine “Bizim jandarmamız da polisimiz de köylüdür”, “Köylü istemezse biz faaliyete başlamayız”, “Holdingimizin sahibi Bülent Eczacıbaşı, köylüyü ikna etmeden bir yere sakın girmeyin talimatı verdiği” gibi ifadeler kurduğunu kaydeden muhtarlar, “Bu ifadelerinin bizi oyalamak için söylediklerini kısa süre içinde anladık. Zira bizler, her fırsatta sondaj faaliyetlerine kesin şekilde karşı olduğumuzu şirket mensuplarına bildirdik. İlgili makamlara dilekçelerle itirazlarımızı yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. İlçemizin ve ilimizin mülki amirlerine şifahen de itirazlarımızı ve çekincelerimizi bildirdik. Tertip ettiğimiz toplantılarda, düzenlediğimiz basın açıklamalarında sondaj faaliyetlerine karşı olduğumuzu defalarca beyan ettik. Hazırladığımız “Vadimizde Maden İstemiyoruz” ibareli büyük ebatlı pankartlarımızı köy yollarımızda görünür bir şekilde astık. Sondaj yapılmak istenen alanların ormanlara ve çevreye etkisini ölçen tarafsız uzman raporu aldık. Hal böyle iken, şirket sorumluları, bizim itirazlarımızı görmezlikten gelerek bize “sizler istemezseniz bizler çalışma yapmayacağız” yönündeki taahhütlerine rağmen, jandarmanın zoruyla, bütün itirazlarımızı yok sayarak sondaj makinesini köylerimize sokmuşlardır. Şu unutulmamalıdır ki devletine ve milletine bağlı olan bizler vatanımızın olduğu gibi köylerimizin de doğal bekçileriyiz. Bu görev anayasamızın 56. Maddesince bize tevdi edilmiştir” diye konuştu.

“İliç benzeri felaket yaşatılacaktır”

ESAN Eczacıbaşı şirketinin 3 köyün ve kaynağını buralardan alan Torul’un hayat membaı olan su kaynaklarını yok etmenin arifesinde olduğunu dile getiren muhtarlar, “Belirlenen alanlarda sondaj yapılması halinde köylerimizin yaşam alanlarının sona ermesi içten bile değildir. Eğimli ve ormanlık arazilere sahip köylerimizde ağaç kesimlerine başlanmıştır. Sondajlar devam etmesi halinde on binlerce ağaç kesilecektir. Eğimli arazi çıplak bir vaziyete dönüşecektir. Bu durum da can kayıplarına neden olabilecek sellere, heyelanlara, kaya kopmalarına yol açacaktır. Hasılı köylerimizde sondaj ve madencilik faaliyetlerinin yapılması kesinlikle uygun değildir. Daha yakın zamanda Erzincan İliç’te meydana gelen felaketten hiç mi ders almıyoruz? Meskun mahallimizin de bulunduğu köylerimizin içerisinde yürütülmeye çalışılan sondaj ve madencilik faaliyetleriyle bizlere bir kez daha mı İliç benzeri felaket yaşatılacaktır?” dedi.

“Sondaj ve madencilik çalışmalarının köylerimize telafisi imkânsız büyük zararlar verecek, aldığımız nefesi kesecek”

Gümüştuğ Vadisi içerisinde huzur ve barış içerisinde yaşamaya çalışan Güvemli, Yıldız, Büyük Çit ve Altınpınar köylülerinin sondaj ve madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tedirginlik içerisinde olduğunu belirten muhtarlar, “İşlerimizi güçlerimizi bırakıp anayasal güvence ile bizlere sunulan sağlıklı yaşam hakkımızın arayışındayız. Daha şimdiden hayatımızı olumsuz yönde etkileyen ve bizleri ziyadesiyle rahatsız eden madencilik girişimlerini istemiyoruz, reddediyoruz! Ormanlarımızı, sularımızı, yollarımızı, yayla ve mera alanlarımızı, tarım alanlarımızı, sağlığımızı, hatta yaşamımızı kaybetme riski altındayız. Yüzyıllardan beri dedelerimizin koruyarak bizlere intikal ettirdiği ve bizim de gözümüz gibi muhafaza ettiğimiz ülkemizin en değerli köylerimiz, ormanlarımız ve yaşam alanlarımızın tahrip olmasını reddediyoruz! Tarım, ormancılık, hayvancılık ve arıcılıkla geçinen bizler, yapılacak sondaj ve madencilik çalışmalarının köylerimize telafisi imkânsız büyük zararlar vereceğini, adeta aldığımız nefesi keseceğini, geçim kaynaklarımızdan ve yüzyıllardan beri yaşadığımız hayat alanlarından mahrum bırakacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Köyümüzü, havamızı, toprağımızı, suyumuzu savunmak bizim Anayasal hakkımızdır”

Muhtarlar açıklamasında uluslararası alanda insanlık kuralı olarak dünyada en önemli hakkın hür, adil, eşit ve sağlıklı yaşam olduğunu hatırlatarak, “Egemenliğin kaynağı da millettir. Bizler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Köylü Milletin Efendisidir” vecizesinde belirttiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’mizin yapı taşlarıyız. Doğrudan hayat hakkımıza kast eden ESAN Eczacıbaşı şirketinin menfaatlerini önceleyen, bizim yaşam hakkımızı öteleyen sondaj projesini ve çalışmalarını şiddetle reddediyoruz! Ortaya çıkabilecek telafisi imkansız çok yönlü sonuçlardan doğan sorumluluğun ağır olacağını hatırlatıyoruz! Anayasamızın 56. maddesinde “herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip” olduğunun, aynı zamanda bu maddede çevreyi korumak vatandaşlara bir görev olarak verildiğini hatırlatırız. Dolayısıyla köyümüzü, havamızı, toprağımızı, suyumuzu savunmak bizim Anayasal hakkımızdır. Sonuna kadar bu hakkımızı savunacağız. Sadece kendi canımızı değil, doğadaki tüm canlıları, bitkileri, havamızı ve suyumuzu savunmak için maden arama faaliyetlerine ve sondaj çalışmalarına hayır diyoruz! Bu mücadelemize, ilgili resmi kurumlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, basınımızın ve çevreye duyarlı bütün vatandaşlarımızın desteğini talep ediyoruz. Köylerimizde ve ormanlarımızda kadimden beri devam eden yaşam alanlarımızın tahribattan korunması için ilgili maden şirketinin sondaj çalışmalarının ivedilikle sonlandırılmasının gereğini, ilgili devlet kurumlarımıza ve kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz” diye konuştu.
 

ilgili haber/ler:

YORUM EKLE