Gümüşhane Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından “Günümüz Gençliğinin Özellikleri ve Sorunları' konulu konferans düzenlendi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, gençlik kavramını tanımlayarak başladığı konuşmasında geçmişte ergenlik ve gençlik dönemi diye bir dönemin sınırlama ve tanımlamaya gidilmediğini, günümüzde ise gençlik ve ergenlik dönemi diye bir dönemden ve bu dönemin kurgusal sorunlarından bahsedildiğini söyledi.
Vatandaş, psikolojik ve sosyal açıdan ergen olmak gibi ergenliğe yönelik yaklaşımların yanı sıra ergenlik yaş sınırlarının da değiştiğini belirterek, sosyal açıdan ergen olmanın sosyal şartlara göre değiştiğini ve Türkiye şartlarında bu yaşın 14-15 ve 27- 28 arasında olduğunu ifade etti.
Konuşmasında insan hayatının geleneksel toplumlarda çocuk, olgun ve yaşlı olarak üçe ayrılırken, modern toplumlarda bu ayrımın ara dönemlerinin de yer aldığını ifade eden Vatandaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Modern çağın ortaya çıkardığı bu ara dönem, geçtiğimiz yüzyılda ortaya çıkmıştır ve gençlik yaşı 1980’lerde 13, 14 ve 24 yaşları ile sınırlandırılırken geleneksel toplumlarda olgunluk dönemine evlenerek ve iş sahibi olarak geçilmektedir, ki Türkiye’de buna askerlik de eklenmektedir. Bu gençlik dönemi, uzmanlaşma ile eğitim ve öğretim faaliyetlerin artması, eğitime ayrılan sürenin uzaması, yüksek lisanssın da eğitimde gerekli süre olarak eklenmesi gibi nedenlerle uzamıştır. Bugün 14-15 ve 28-30 yaşları gibi uzun bir süreyi kapsamıştır ve gittikçe de uzamaktadır.”
Gençlik döneminin önem kazandığı günümüzde gençliğin sorunlarını ve özelliklerini dikkate almış ve bunu zamana yaymış, kategoriler oluşurmuş çalışmaların olduğunu “68,78 Kuşağı” gibi ifadelerini kullanıldığı bir gençlik döneminden bahsedildiğini kaydeden Vatandaş, Türkiye’de ve dünyada sınıflandırılmış, 68, 78, 80, 90 ve 2000 kuşağı gençliği hakkında bilgi verdi. Vatandaş, günümüze en yakın dönem olan 2000’li gençliği hakkında ise şu ifadeleri kullandı: “2000’li yıllar meta fetişizminin, yani eşya fetişizminin, tüketime yönelik eğilimlerin arttığı bir dönemdir ve bu denem ‘Milenyum Kuşağı” olarak adlandırıldığı gibi, ‘İnternet ve Cool Kuşağı’ diye de iki alt başlıkta tanımlanmaktadır. Hayat karşısında direncinin, mahremiyetinin olmadığı, marka tüketiminin yaygın olduğu bir Milenyum Kuşağının en büyük sorunlarından biri ise depresyondur. Sürekli gençler depresyona girer ve uzun süre de çıkmazlar. Bu onların hayat karşısında ne kadar dirençsiz olduklarının önemli bir göstergesidir.”
Güncelleme Tarihi: 28 Kasım 2012, 09:25
Konferansa konuşmacı olarak katılan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, gençlik kavramını tanımlayarak başladığı konuşmasında geçmişte ergenlik ve gençlik dönemi diye bir dönemin sınırlama ve tanımlamaya gidilmediğini, günümüzde ise gençlik ve ergenlik dönemi diye bir dönemden ve bu dönemin kurgusal sorunlarından bahsedildiğini söyledi.
Vatandaş, psikolojik ve sosyal açıdan ergen olmak gibi ergenliğe yönelik yaklaşımların yanı sıra ergenlik yaş sınırlarının da değiştiğini belirterek, sosyal açıdan ergen olmanın sosyal şartlara göre değiştiğini ve Türkiye şartlarında bu yaşın 14-15 ve 27- 28 arasında olduğunu ifade etti.
Konuşmasında insan hayatının geleneksel toplumlarda çocuk, olgun ve yaşlı olarak üçe ayrılırken, modern toplumlarda bu ayrımın ara dönemlerinin de yer aldığını ifade eden Vatandaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Modern çağın ortaya çıkardığı bu ara dönem, geçtiğimiz yüzyılda ortaya çıkmıştır ve gençlik yaşı 1980’lerde 13, 14 ve 24 yaşları ile sınırlandırılırken geleneksel toplumlarda olgunluk dönemine evlenerek ve iş sahibi olarak geçilmektedir, ki Türkiye’de buna askerlik de eklenmektedir. Bu gençlik dönemi, uzmanlaşma ile eğitim ve öğretim faaliyetlerin artması, eğitime ayrılan sürenin uzaması, yüksek lisanssın da eğitimde gerekli süre olarak eklenmesi gibi nedenlerle uzamıştır. Bugün 14-15 ve 28-30 yaşları gibi uzun bir süreyi kapsamıştır ve gittikçe de uzamaktadır.”
Gençlik döneminin önem kazandığı günümüzde gençliğin sorunlarını ve özelliklerini dikkate almış ve bunu zamana yaymış, kategoriler oluşurmuş çalışmaların olduğunu “68,78 Kuşağı” gibi ifadelerini kullanıldığı bir gençlik döneminden bahsedildiğini kaydeden Vatandaş, Türkiye’de ve dünyada sınıflandırılmış, 68, 78, 80, 90 ve 2000 kuşağı gençliği hakkında bilgi verdi. Vatandaş, günümüze en yakın dönem olan 2000’li gençliği hakkında ise şu ifadeleri kullandı: “2000’li yıllar meta fetişizminin, yani eşya fetişizminin, tüketime yönelik eğilimlerin arttığı bir dönemdir ve bu denem ‘Milenyum Kuşağı” olarak adlandırıldığı gibi, ‘İnternet ve Cool Kuşağı’ diye de iki alt başlıkta tanımlanmaktadır. Hayat karşısında direncinin, mahremiyetinin olmadığı, marka tüketiminin yaygın olduğu bir Milenyum Kuşağının en büyük sorunlarından biri ise depresyondur. Sürekli gençler depresyona girer ve uzun süre de çıkmazlar. Bu onların hayat karşısında ne kadar dirençsiz olduklarının önemli bir göstergesidir.”