Orman ve Su İşleri Bakanlığı Gümüşhane Şube Müdürü Emel Mazlum, 4 Ekim “Hayvanları Koruma Günü” nedeniyle yayımladığı mesajında hayvanlara merhamet etmeyenin insanlara da etmeyeceğini söyledi.
Mazlum, yaşama hakkının her canlı için temel bir hak olduğunu belirterek, toplum olarak canlıların ve özellikle de hayvanların korunmasına özen gösterilmesini istedi.
Açıklamasında, Hayvanları Koruma Gününün ilanını anlatan Mazlum, bütün canlıların hayat hakkına destek vermenin sürdürülebilir bir çevre ve gelecek için zorunluluk olduğunun altını çizerek, “Her canlı varlık hayatını sağlıklı ve refah içinde devam ettirme hakkına sahiptir. Bu bilinçle AB mevzuatı kapsamında hazırlanan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle; evcil hayvanlardan sokak hayvanlarına, deney hayvanlarından hayvanat bahçelerinde barındırılan hayvanlara kadar bütün hayvanların korunması hedeflenmektedir. Bu görev, Orman ve Su İşleri Bakanlığımız ve kamu kurumlarının sorumluluğu altında olmakla birlikte, toplum olarak canlıların ve özellikle hayvanların korunmasına özen gösterilmelidir. Çünkü yaşama hakkı her canlı için temel bir haktır.” dedi.
Tüm hayvanların güvence altına alınması amacıyla Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinin Türkiye tarafından da kabul edildiğini kaydeden Mazlum, bu beyannameye göre “Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi hayata karşı suçtur. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım yani türe karşı bir suçtur.” dedi.
Mazlum, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Biliyoruz ki, başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hayvanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır. İnsan sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da hayvanlardan yararlanılır.
Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdaki balıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaçtan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayına yardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Yüce Allahın doğaya yerleştirmiş olduğu kanunlarına göre, her yaban hayvanının belli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Bu hayvanların gereksiz yere telef edilmesi ekolojık sistemin dengesini bozduğu için yine insanlara bir doğal afet olarak geri dönmektedir.
Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Bu konuya hepimizin sahip çıkması gerekir. İslam dininde, hayvanları insanların hizmetine verenin Allah olduğu, onlardan yararlanmak gerektiği, onlara sevgi-şefkat gösterilmesinin gereğine değinilmiştir. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur ”Merhamet edene Allah da merhamet eder, siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin”. Peygamberimizin bu sözüyle, hayvanlara iyi davranılması tavsiye edilmekte, onların aç susuz, bırakılmaması, dövülmemesi, yavrularının alınmaması, zorunluluk harici yavruları olanların avlanılmaması, hedef yapılmaması, yarışma için dövüştürülmemesi, güçlerini aşan yük yükletilmemesi konusunda uyarılar yapılmıştır. ”Köpeğe zor şartlarda su veren kadının affedilmesi, kediyi hapsedip açlıktan ölmesine sebep olan kadının cehenneme gideceği” bilgisi, deveye aşırı yük yükleyeni, aç bırakan kimseleri peygamberimizin azarlaması… vs. Hep İslam dininin hayvanlara ve haklarına verdiği önemi gösterir. Bir gün peygamberimiz etrafında oturanlara şu hikâyeyi anlatmıştı:
Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Papucunu su doldurdu, ağzıyla tutup yukarı taşıdı ve köpeğe sundu. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve günahlarını bağışladı." Bunun üzerine arkadaşları:“Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?” diye sorduklarında Peygamberimiz şöyle cevap verdi: "Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır." Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, "Bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi." diyerek bu konuda bizleri uyarmıştır. İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine izin vermez. İnsan olsun, hayvan olsun her canlının kendine göre hakları vardır. Bu haklara saldıranlar ve uymayanlar devlet tarafından, bu mümkün olmazsa ahirette Allah tarafindan cezalandırılır. Bu gerçeği şu sözleriyle ifade etmiştir: "Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun kendisine vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını alacaktır."
Bir gün Kuşu ölen çocuğun kapısını peygamber efendimiz çalar ve “Duydum ki kuşun ölmüş başın sağolsun çok üzüldüm” der. Bu İslam peygamberinin hayvan hakların a verdiği önemi gösterir. Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak rastgele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir. Avrupa’da hayvanların kıymeti bilinmezken, Türkler’in bunları korumak için teşkilatlar, vakıflar ve hastaneler kurdukları tarihi bir gerçektir. Bu durumu bizzat kendi gözleriyle gören Avrupalı araştırmacılar hayretler içinde kalmışlardır: “Türk şefkati hayvanlara bile şamildir. Bunları beslemek için vakıflar ve ücretli adamlar vardır; bu adamlar sokak başlarında köpeklerle kedilere et dağıtırlar. Bu hayvanlar o sadakaya alışmış oldukları için besicilerinin seslerini o kadar iyi tanırlar ki işitir işitmez hemen sokak başına üşüşmekte hiçbir zaman kusur etmezler… Kısır ağaçların kuraklıktan kurumalarına meydan vermemek üzere bir işçiye ücret verip sulanmalarını temin edecek kadar hayrat ve hasenatta ileri giden… Müslümanlara da tesadüf edilir. Birçok Türkler de sırf azat etmek için kuş satın alırlar… Kasaplar her gün muayyen miktar kedi ve köpek beslemekle mükellef kılınır. Şam’da hastalanan kedilerle köpeklerin tedavisine mahsus bir hastane vardır.” (Jean Antoine Guer)
“Türkler canlı ve cansız mahlûkatın hepsiyle iyi geçinirler: Ağaçlara kuşlara köpeklere velhasıl Allah’ın yarattığı her şeye hürmet ederler; bizim memleketlerde başıboş bırakılan veyahut tazib edilen bu zavallı hayvan cinslerinin hepsine şefkat ve merhametlerini teşmil ederler.” (Lamartine)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’mız tarafından konu ile alakalı olarak “Koru ve Yaşat” anlayışıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, 2011 yılında 24 bin sokak hayvanının rehabilitasyonunun yapıldığı, “Susuyorum ama Konuşamıyorum” sloganıyla da 81 ile dağıtılmak üzere sokak hayvanları için 40 bin su kabı verilmiştir.
Bilelim ki, hayvanlar sadece yaşamak istiyorlar. Onların korunması için şunları yapmaya gayret gösterelim:
1. Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.
2. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.
3. Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.
4. Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.
5. Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.
6. Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.
7. Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.
8. Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.
Güncelleme Tarihi: 04 Ekim 2012, 13:18
Mazlum, yaşama hakkının her canlı için temel bir hak olduğunu belirterek, toplum olarak canlıların ve özellikle de hayvanların korunmasına özen gösterilmesini istedi.
Açıklamasında, Hayvanları Koruma Gününün ilanını anlatan Mazlum, bütün canlıların hayat hakkına destek vermenin sürdürülebilir bir çevre ve gelecek için zorunluluk olduğunun altını çizerek, “Her canlı varlık hayatını sağlıklı ve refah içinde devam ettirme hakkına sahiptir. Bu bilinçle AB mevzuatı kapsamında hazırlanan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle; evcil hayvanlardan sokak hayvanlarına, deney hayvanlarından hayvanat bahçelerinde barındırılan hayvanlara kadar bütün hayvanların korunması hedeflenmektedir. Bu görev, Orman ve Su İşleri Bakanlığımız ve kamu kurumlarının sorumluluğu altında olmakla birlikte, toplum olarak canlıların ve özellikle hayvanların korunmasına özen gösterilmelidir. Çünkü yaşama hakkı her canlı için temel bir haktır.” dedi.
Tüm hayvanların güvence altına alınması amacıyla Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinin Türkiye tarafından da kabul edildiğini kaydeden Mazlum, bu beyannameye göre “Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz. Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi hayata karşı suçtur. Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım yani türe karşı bir suçtur.” dedi.
Mazlum, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Biliyoruz ki, başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hayvanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır. İnsan sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da hayvanlardan yararlanılır.
Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdaki balıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaçtan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayına yardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Yüce Allahın doğaya yerleştirmiş olduğu kanunlarına göre, her yaban hayvanının belli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Bu hayvanların gereksiz yere telef edilmesi ekolojık sistemin dengesini bozduğu için yine insanlara bir doğal afet olarak geri dönmektedir.
Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Bu konuya hepimizin sahip çıkması gerekir. İslam dininde, hayvanları insanların hizmetine verenin Allah olduğu, onlardan yararlanmak gerektiği, onlara sevgi-şefkat gösterilmesinin gereğine değinilmiştir. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur ”Merhamet edene Allah da merhamet eder, siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin”. Peygamberimizin bu sözüyle, hayvanlara iyi davranılması tavsiye edilmekte, onların aç susuz, bırakılmaması, dövülmemesi, yavrularının alınmaması, zorunluluk harici yavruları olanların avlanılmaması, hedef yapılmaması, yarışma için dövüştürülmemesi, güçlerini aşan yük yükletilmemesi konusunda uyarılar yapılmıştır. ”Köpeğe zor şartlarda su veren kadının affedilmesi, kediyi hapsedip açlıktan ölmesine sebep olan kadının cehenneme gideceği” bilgisi, deveye aşırı yük yükleyeni, aç bırakan kimseleri peygamberimizin azarlaması… vs. Hep İslam dininin hayvanlara ve haklarına verdiği önemi gösterir. Bir gün peygamberimiz etrafında oturanlara şu hikâyeyi anlatmıştı:
Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Papucunu su doldurdu, ağzıyla tutup yukarı taşıdı ve köpeğe sundu. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve günahlarını bağışladı." Bunun üzerine arkadaşları:“Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?” diye sorduklarında Peygamberimiz şöyle cevap verdi: "Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır." Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, "Bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi." diyerek bu konuda bizleri uyarmıştır. İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine izin vermez. İnsan olsun, hayvan olsun her canlının kendine göre hakları vardır. Bu haklara saldıranlar ve uymayanlar devlet tarafından, bu mümkün olmazsa ahirette Allah tarafindan cezalandırılır. Bu gerçeği şu sözleriyle ifade etmiştir: "Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun kendisine vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını alacaktır."
Bir gün Kuşu ölen çocuğun kapısını peygamber efendimiz çalar ve “Duydum ki kuşun ölmüş başın sağolsun çok üzüldüm” der. Bu İslam peygamberinin hayvan hakların a verdiği önemi gösterir. Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak rastgele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir. Avrupa’da hayvanların kıymeti bilinmezken, Türkler’in bunları korumak için teşkilatlar, vakıflar ve hastaneler kurdukları tarihi bir gerçektir. Bu durumu bizzat kendi gözleriyle gören Avrupalı araştırmacılar hayretler içinde kalmışlardır: “Türk şefkati hayvanlara bile şamildir. Bunları beslemek için vakıflar ve ücretli adamlar vardır; bu adamlar sokak başlarında köpeklerle kedilere et dağıtırlar. Bu hayvanlar o sadakaya alışmış oldukları için besicilerinin seslerini o kadar iyi tanırlar ki işitir işitmez hemen sokak başına üşüşmekte hiçbir zaman kusur etmezler… Kısır ağaçların kuraklıktan kurumalarına meydan vermemek üzere bir işçiye ücret verip sulanmalarını temin edecek kadar hayrat ve hasenatta ileri giden… Müslümanlara da tesadüf edilir. Birçok Türkler de sırf azat etmek için kuş satın alırlar… Kasaplar her gün muayyen miktar kedi ve köpek beslemekle mükellef kılınır. Şam’da hastalanan kedilerle köpeklerin tedavisine mahsus bir hastane vardır.” (Jean Antoine Guer)
“Türkler canlı ve cansız mahlûkatın hepsiyle iyi geçinirler: Ağaçlara kuşlara köpeklere velhasıl Allah’ın yarattığı her şeye hürmet ederler; bizim memleketlerde başıboş bırakılan veyahut tazib edilen bu zavallı hayvan cinslerinin hepsine şefkat ve merhametlerini teşmil ederler.” (Lamartine)
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’mız tarafından konu ile alakalı olarak “Koru ve Yaşat” anlayışıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, 2011 yılında 24 bin sokak hayvanının rehabilitasyonunun yapıldığı, “Susuyorum ama Konuşamıyorum” sloganıyla da 81 ile dağıtılmak üzere sokak hayvanları için 40 bin su kabı verilmiştir.
Bilelim ki, hayvanlar sadece yaşamak istiyorlar. Onların korunması için şunları yapmaya gayret gösterelim:
1. Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.
2. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.
3. Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz. Öte yandan bu davranış yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.
4. Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.
5. Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.
6. Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek biri alır.
7. Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.
8. Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.