Jeoloji Mühendisi Mutlu Gürler, İkisu köyünde yapımı planlanan mermer ocağıyla ilgili hazırlanan ÇED dosyasını yapan teknik elemanların meslekten men edilmeleri için gerekçeli raporlarla meslek odalarına başvuruda bulunacaklarını söyledi.
Bir süredir Gümüşhane gündeminde yer alan İkisu köyünde açılması planlanan mermer ocağıyla ilgili bahse konu köylüler toplantı düzenledi. Toplantıda bundan sonraki mücadelenin yapılması için İkisu Vadisi Koruma Derneği için kurucular kurulu ve tüzüğü oluşturuldu.
İkisu köyünde gerçekleştirilen ve köy muhtarı Temel Kalaycı ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen köylülerin katıldığı toplantıda konuşan İkisu köyü sakinlerinden Jeoloji Mühendisi Gürler, köylerinin gözbebeği bir noktasında mermercilik ve madencilik faaliyetleri adı altında bir çalışma başlatıldığını, bundan çok geç haberleri olduğunu söyledi.
“Bu raporu yazan teknik elemanların hepsini kendi meslek gruplarında meslek disiplinlerine verilecek”
Bu konuda bazı görevde ihmaller olduğunu fark ettiklerini, raporun içeriğiyle ilgili sıkıntılar olduğunu gördüklerini ifade eden Gürler, bu raporu meslek uzmanı olarak bizzat kendisinin de incelediğini ve ilgili konu uzmanlarına gönderip görüşlerini sorduklarını, bu görüşlerin hepsini rapor haline getirdiklerini belirterek, “Savcılığa yapacağımız suç duyurusunda bütün yetkililer bu raporda düzeltilmesi gereken yanlışları görmezden gelmişlerse, bundan bir kasıt varsa bunu araştırmak Cumhuriyet Savcılığının ilgili makamların görevidir. Ben bu raporu yazan teknik elemanların hepsini kendi meslek gruplarında meslek disiplinlerine verileceğini, gerekçeli raporlarla bunların meslekten men edilmesi talebiyle başvuruda bulunacağımızı paylaşıyorum. Gümüşhane’nin ve ülkenin önemli bir turizm merkezini yok etme potansiyeli bulunan böyle bir tehditle karşı karşıya iken bu kadar bilimsel çarpıtmaların olduğu bir raporla hem kamuoyunu aldatmışlar hem de ilgili kamu kurumlarındaki arkadaşları atlatmışlar” dedi.
“Kurumların görüşlerinin tamamı o kadar hızlı alınmış ki akla ziyan bir durum”
Mermer işletmesi için izin alınan bölgede ilgili firmanın Elazığ vişnesi diye Türkiye’de bilinen mermer bloklarının bulunduğunu iddia ettiğini kaydeden Gürler, “Kurumların görüşlerinin tamamı o kadar hızlı alınmış ki akla ziyan bir durum. Daha önce bu bölgede başka amaçlı şirketlere bu kurumların tamamı bu bölgenin turizm vadisi olması gerekçesiyle bu tip çalışmaya müsaade edilmeyeceğini resmi olarak bildirmişlerdi. Çimento fabrikası girişimi de oldu kurumlar aynı görüşleri bildirmişti” diye konuştu.
“Bu köyün sakinleri olarak bizden daha önce bu konuda karar verecek hiçbir merci yok”
Bu havzanın kalkınmasının ve geleceğinin turizmle olduğuna inandıklarını ifade eden Gürler, “Buna rağmen bir madencilik faaliyeti yapmak noktasında birileri ısrarcıysa biz de bu köyün yurttaşları ve asıl sahipleri olarak özellikle bu bölgede yapılacak her türlü iş ve işlemde birinci elden bilgi sahibi edilmesi gereken, karara ortaklaştırılması gereken, bu kararı alırken kanaati sorulan ve kanaatine saygı duyulması gereken yurttaşlarız. Bizden daha önce bu konuda karar verecek hiçbir merci olmadığının bilinmesini istiyoruz. Bize rağmen bizim yararımıza bir iş yapılmasını doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Gümüşhane’nin biricik turizm vadisinde madencilik istemiyoruz”
Türkiye’nin göz bebeği, Karadeniz coğrafyasının nadide parçası, Zigana zirvelerinin yamaçlarını kapsayan, tarihi Krom yerleşkesinin ve Gümüşhane’nin gözde turizm merkezi Karaca Mağarası’nın da içinde bulunduğu Harava Vadisinin büyük bir tehdit altında olduğunu dile getiren Gürler, “Biz yöre sakinleri, çok yakın zamanda, iş makinelerinin yamaçlarımızı acımasızca örselemeye başlaması sayesinde konudan haberdar olduk. Oysa sessiz ve sinsi bir sürecin uzun zamandan beri işletildiği, çeşitli kaynaklardan bizlere ulaşan bilgilerden açıkça anlaşılmaktadır. Bizler yöre sakinleri olarak, adım adım yaklaşan bu büyük tehlikeyi, ülkemizin dört bir yanında acımasızca işletilen benzer örneklerden biliyor ve hissediyoruz” şeklinde konuştu.
“Bir turizm aksında ‘ÇED Gereksizdir’ belgesi ile madencilik izninin verilmesi akıllarda ciddi soru işareti doğuruyor”
Bölgenin Türkiye Turizm envanteri atlaslarında yer alacak kadar öneme sahip kaynak değerlere sahip olduğu, Gümüşhane’nin kültür ve turizm envanteri atlasında bulunan önemli SİT alanlarına ve kültür öğelerine ev sahipliği yapıyor olduğu halde, nasıl olup da bir turizm aksında ‘ÇED Gereksizdir’ belgesi ile madencilik izninin verildiğinin akıllarda ciddi soru işareti doğurduğunu kaydeden Gürler, “Bize ulaşan bu gerçekten “Gereksiz” ve bilimsel açıdan “Değersiz” rapor üzerinde uzun uzun konuşulacak ve söylenecek çok söz vardır fakat biz bu konuyu öncelikle ilgili meslek odalarının disiplin kurullarına ve bilimsel teknik kurullara havale ediyoruz. Bu sürecin de takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Köyümüz hudutları içinde 96 hektarlık hazine arazisinin sessiz sedasız, adeta el altından satışa çıkarılması ve yolu, suyu, elektrik altyapısı olmayan bu dağ başı araziyi kimlerin hangi meramlarla pazarladıkları konusunu da gündemimize alacağımızı buradan belirlemekte yarar görüyoruz. Bu konuda varsa kötü niyetli iş birliklerinin ortaya çıkarılması hususunda savcılık nezdinde suç duyurusunda bulunacağımızı hatta bu basın bülteni aracılığıyla bunu doğrudan basın savcılığı vasıtasıyla işleme alınacağının da bilinmesini istiyoruz” dedi.
“Daha önce olumlu görüş alınamayan bölgede acil kodlu talimat alınmış gibi çok kısa bir süre içinde tüm kurumlardan art arda izinler kotarılmıştır”
Daha önce bir başka işletme tarafından çokça uğraşılmasına rağmen turizm sahası olması nedeniyle bu ruhsat alanı civarında gerekli izinlerin alınamadığını hatırlatan Gürler, “Ayrıca bugün sahada çalışma yapmakta olan işletme sahiplerinin de uzunca süre benzer itirazlar nedeniyle kurumlardan olumlu görüş alamadıkları bilindiği halde ne olmuştur da acil kodlu talimat alınmış gibi çok kısa bir süre içinde tüm kurumlardan art arda izinler kotarılmıştır? MTA Genel Müdürlüğü, Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Doğa ve Çevre Derneği’nin ortak protokolü kapsamında konu uzmanlarınca bölge toplantısı yapılarak koruma altına alınması teklif edilmiş bu turizm vadisinde madencilik izni için aynı kurum yetkilileri hangi gerekçeler ile uygun görüş vermişlerdir?” diye konuştu.
“Bizler madencilik faaliyetlerine topyekün karşı değiliz”
Gümüşhane’nin sınırlı sayıda kaynaktan üretim yapabilen, geçim kaynakları kısıtlı, istihdam zorlukları yaşayan bir şehir olduğunu, ülkeye oluşturduğu katma değerin farkında olarak madencilik faaliyetlerine topyekün karşı olmadıklarının altını çizen Gürler, “Bizler; bölgemizin, ilimizin ve ülkemizin kalkınması için turizmin değerlerinin farkında olarak özellikle biricik şehrimiz Gümüşhane için doğa turizminin, ekolojik koruma ve ekoturizm ile jeolojik miras öğeleri ile jeoturizm potansiyelinin ne denli büyük önem arz ettiğini paylaşmak istiyoruz. Biyolojik çeşitlilik bakımından Türkiye’nin nadir alanları içinde bulunan bir doğal yaşam alanında madencilik faaliyeti açıkça bir katliamdır! Hem bugünümüze hem de yarınlarımıza ve gelecek kuşaklarımıza karşı büyük bir ihanettir. Vadimizde madencilik adı altında yapılacak doğa kıyımına tüm yöre sakinleri olarak karşı olduğumuzu haykırıyor, buradan ilgili ve yetkili makamlara sesleniyoruz; bu akıl ve bilim dışı uygulamaya göz yumarak bu ağır suça ortak olmayınız! Vadimizde doğa katliamına geçit vermeyeceğiz, her kim bu cennet vadiden bir çakıl taşı koparırım hesabı yapıyor ise onlara buradan hep bir ağızdan son söz olarak sesleniyoruz, tasınızı tarağınızı toplayıp Harava vadimizi, Krom havzasını ve Karaca mağarası havalisini terk edin” ifadelerini kullandı.
Toplantının sonunda katılımcıların imzasıyla bundan sonraki çalışmaların sürdürülmesi için İkisu Vadisi Koruma Derneği adı altında bir dernek kurulması için kurucular kurulu ve tüzüğü görüşülerek karara bağlandı.
Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2019, 14:57
Verdiğiniz mücadeleyi destekliyoruz. O vadideki diğer köylerinde derneğe ve toplantıya davet edilmelerinin faydalı olacağı kanaatindeyim.