Gümüşhane Üniversitesi’nin radyosu olan Kampüs FM’de Öğretim Görevlisi Serkan Toksoy ile Oğuzhan Albayrak’ın sunduğu ‘Açık Kafa’ adlı programın konuğu İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emre Ş. Aslan oldu. Doç. Dr. Aslan, “Marka olmak ya da olmamak” konu başlığı altında bilgiler paylaşırken dinleyicilerden gelen soruları da yanıtladı.
Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emre Ş. Aslan, Mekatronik Bölümü Öğretim Görevlisi Oğuzhan Albayrak ve Tasarım Bölümü Öğretim Görevlisi Serkan Toksoy’un kampüs FM stüdyosunda sunduğu Açık Kafa programına konuk oldu. Program sunucuları Öğr. Gör. Serkan Toksoy ve Öğr. Gör. Oğuzhan Albayrak ile keyifli vakit geçiren Doç. Dr. Emre Ş. Aslan “Marka Olmak Ya Da Olmamak” başlığı altında konuşurken dinleyicilerden gelen soruları da yanıtladı.
İletişim Fakültesi’nde bulunduğu günden beri ilk kez radyo programına katıldığını ifade eden Doç. Dr. Aslan, “Marka demek fikir demektir, fikir üretemeyenler marka olamaz. Taklit etmek markalaşmanın ruhuna aykırıdır. Günümüzde markaların sahipleri artık kurucuları değil müşterileridir. İnsanlar markalara anlam yükleyerek tüm ilişkilerini bu anlam çerçevesi üzerinden yürütüyorlar. Ürünlerle ve markalarla farkında olmadan duygusal bir bağ kuruyoruz ve buna ‘marka bağlılığı’ deniliyor. Markanın kişiliği, kimliği ve farklılıkları bulunuyor, insanlar bir ürüne sahip olunca o markanın kimliğine bürünüyorlar” ifadelerini kullandı.
Markayı anlayabilmek için önce markanın soyut bir değerler kümesi olduğunun bilinmesi gerektiğine değinen Aslan, “Bizim insanımızın kavrayamadığı nokta burasıdır. Bu bizim insanımızın ne kadar somut düşündüğünün göstergesidir. İnsanımız hissetmek istiyor dolayısıyla markanın bir duygudan ibaret olduğunu anlamamız gerekiyor” dedi.
Marka Olmak Ya Da Olmamak
Markanın temelinde farklı olma fikri yattığını anlatan Aslan, “Markanın temeli farklı olmaktır. Marka olmak ve ürün olmak arasında bir kaos var. İnsanlar marka ve kaliteyi özdeşleştirmişler. Marka olmak için bir ürüne ihtiyacımız yok, bir kişi de marka olabilir. Markanın en önemli faktörü sürdürebilirliktir. Geleneksel medyadan kopmadan, teknolojinin sıkı takipçisi olmamız gerekir. Marka olmak istiyorsak dijitalleşmeyi kaçırmamamız gerekir” diye konuştu.
Aslan, dinleyicilerden gelen soruları yanıtlarken, kendisinin de soru sormayı ihmal etmediği programda dünyanın en değerli 500 markası arasında hiç Türk markası bulunmadığına dikkat çekti. Aslan, “Bu ülkeden güzel markalar çıkar. Dünyanın en değerli markalarından birisi inşallah Türkiye’den çıkar” dedi.
Haber: Semanur Demir
Haberin Kaynağı: Olay Gazetesi
Güncelleme Tarihi: 26 Aralık 2019, 20:25