Güneş karşı tepelere yeni vurmaya başlamıştı ki Salih Bey kapıya çıktı. Seyis Murat ise ‘Şahım’’ı çoktan hazırlamıştı…
-Şahım hazır mı seyis?
-Hazır beyim.
Kapının önünde ocağı yakmaya çalışan anası merakla:
-Nereye oğul, sabahın bu saatinde?
-Avliyana’ya gidiyorum ana
-E, bir şey demedin bize, babanın haberi var mı?
-Yok ana, sen söylersin. Dulağası ve Yılanlı yaylalarında sürülerin durumuna bakacağım…Çoktandır çobanlara azık vermedik, ihtiyaçları nedir sorup öğreneceğim.
-Yemeden mi? Bari bir çay içeydin, bir şeyler atıştıraydın oğul, aç karnına iki saat at üstünde gidilir mi?
-Kahvaltım belki de şimdi hazırlandı ana. Cicar Ali…Hani şu Çit köyünün çobanı. Çayı demlemiş şimdi beni bekliyordur, Mehmetaliler’in Hayrat Çeşmesi’nde.
-O zaman selametle git, selametle gel oğul.
-Sağol ana gecikirsem merak etmeyin.
----------------------
Devamını okumak için aşağıdaki resme tıklayınız....
Güncelleme Tarihi: 26 Nisan 2020, 10:59