Gençlik ve Spor Bakanlığının, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüklerine bağlı Gençlik Merkezlerince gerçekleştirilen “Yazar Buluşmaları ve Hasbıhal Gençlik Sohbetleri” programı kapsamında Gazeteci Yazar Adem Özköse, Gümüşhane Üniversitesinde gençler bir araya gelerek deneyimlerini ve anılarını paylaştı.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çok Amaçlı Salonunda düzenlenen program, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü İsrafil Aslan’ın açılış konuşması ile başladı. Programa Gümüşhane Belediyesi Başkan Yardımcısı Yusuf Erdem, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü İsrafil Aslan, Gençlik Merkezi Müdürü Beytullah Cebel, Gençlik liderleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.

“Biz Aziz Bir Milletiz”

“Her kitabın geleceğe olan bir gemi, her cümlenin bu geminin yelkeni, her okuyucunun bu geminin bir tayfası, yolcusu gibidir” diyerek sözlerine başlayan Aslan, “Biz mazisi bu topraklara kök salmış büyük bir çınarın yapraklarından nefes alan bir milletiz. Tarihi serüvenimiz içinde yaşadıklarımızın nişanesi olan köşe taşları vardır. Bunlardan birisinin Ziya Paşa olduğu düşünülürse; ‘Diyar-ı küfrü gezdim beldeler, kaşaneler gördüm/ Dolaştım mülk-i İslami, bütün viraneler gördüm’ mısraları bir yön tayin eder” ifadelerini kullandı.

Aslan, “Hepimiz yüzyıl önce yıkılmış bir medeniyetin çocuklarıydık ve hüzünle yıkıntılar arasında dolaşıyor, rotamızı arıyorduk. Üzerinde yaşadığımız toprak ise Alem-i İslam için, mazlumlar için bir umut, bir barınaktı” dedi.

Aslan daha sonra şunları kaydetti:  “Ve bu manzara içinde siz gençlere ve topyekun bize düşen "manevi babamızın tabutunu musalla taşına,  Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını da gediğine koymaktır. El ele gönül gönüle verdiğimiz zaman, surları yıkacak denizleri aşacak bir Anka misali küllerimizden doğacağız.”

“İslam Dünyasının Konuşulduğu Bir Evde Büyüdüm”

61 ülke gezdiğini ve birçok kültür ile tanıştığını anlatarak konuşmasına başlayan Gazeteci Yazar Adem Özköse, “Benim işim gezmek, gezdiklerimi çekmek, belgesele dönüştürmek ayrıca yazmak. Gördüklerimi not alarak daha sonra kitaba dönüştürüyorum. Aslında gezi hikayem çok küçüklükten başladı. Ben İslam dünyasının konuşulduğu bir evde büyüdüm. Çocukluğumda Afganistan- Rus Savaşı vardı. Bizim evde babam, annem, babamın arkadaşları bir araya geldiklerinde Afganistan'da yaşananları konuşurlardı. Daha sonra Bosna Savaşı başladı” dedi.

Özköse, “O zamanda hafızlığı yeni bitirmiştim. Zannedersem İmam Hatip Lisesi birinci sınıftaydım. Yine evimizde Bosna Savaşı konuşulurdu. Biz arkadaşlarla bir tiyatro ekibi kurmuştuk. Bosna için bir şeyler yapmak istedik. Bu tiyatro vasıtasıyla Bosna'da yapılan savaşı insanlara aktarmaya çalışıyorduk” diye konuştu.

Çocukluğundan beri kitaplara ilgisi olduğunu belirten Yazar Özköse, öğrencilik yıllarında idealist öğretmenler ile tanıştığını ve bu öğretmenlerin öğrencilere gönüllerini verdiğini dile getirdi.

“Kitaplarda Yeni bir Dünya Keşfettim”

Özköse, “Kitaplarda yeni bir Dünya keşfettim. Yani kitap okurken kendimi adeta böyle bir kayığa binip bir nehirde gezer gibi hissediyorum. Yeni yeni adalar, yeni yerler keşfediyor gibiyim. Hayat bir kitap gibidir, eğer gezmezseniz, farklı dünyaları tanımazsanız kitabın sadece ön sözünü okumuş olursunuz. Sadece öz söz okunarak kitap anlaşılmaz. Hayaller kurdum ve hayallerimin peşinden gittim. İnsanın hayatta gerçekleştiremeyeceği hayal yoktur. Herkes cesaretle hayallerin peşinden gitsin” değerlendirmesinde bulundu.

İmam Hatibi bitirdikten sonra bir sene İlahiyat Fakültesi okuduğunu kaydeden Yazar Özköse, “O dönemler 28 Şubat dönemleriydi. 3-4 sefer ceza evine girdim. 9 aydan fazla cezaevinde yattım. Daha sonra üç arkadaş başörtüsü gösterisinde gözaltına alınmıştık. Üniversite sınavına cezaevinde girdim, daha sonra ceza evinden çıkıp üniversiteye gittim.  Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldum. Fakat 3. sınıfa giderken gazeteciliğe başladım ama benim hep hayalimin peşindeydim her şey benim için bir vasıta. Çalışmaya başladıktan 6 ay sonra dış haberler muhabiri oldum. İlk olarak Irak işgal edildikten sonra Bağdat'a gitmiştim. Böylece hem gazetecilik daha sonra zamanla bu seyyarlığa devrildi. Şuan gezmeye devam ediyorum. İyi ki de geziyorum. Sezai Karakoç öğrencilerine" takım elbiseleri satın mutlaka her yaz bir ülkeye gidin, İslam ülkesine gidin” dediği gibi, ben de bu söze uydum” dedi.

“Onurlu Bir Dine Sahibiz”

Özköse, “Gezerken çok farklı şeylerle karşılaştım, karşılaşmaya da devam ediyorum. Nepal’a gittikten sonra cahiliye dönemi nasılmış zihnime oturdu. İnsanlar ateşe tapıyorlar, putlara tapıyorlar, farelere bile tapan var. Çiyambar diye bir yere gitmiştim. Tayland'la Miyambar arasında bir bölge. Orada insanlar cinlere ve şeytana tapıyorlar. Öyle bir şaşıyorsunuz ki, bunları gördükçe kendi dinimizin Tevhide inanmanın ne kadar büyük bir onur olduğunu anlıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu. 

“Abdülhamit Han’ın Torunlarıyız”

Gazze'de Türklere farklı bir sevgi ve saygı olduğunu anlatan Özköse, “Ben Türk’üm dediğimde herkes sen Sultan Hamit Han’ın torunusun onun şehrinden, İstanbul'dan geliyorsun diyorlardı ve bana büyük bir ilgi oluyordu. 5 hafta boyunca lokantalara para vermedim. Berberle bile kavga ettik. Biz bilmediğimiz kayıp bir tarihin çocuklarıyız. Çünkü bu ülkede cücelere dev muamelesi yapıldı devlere de cüce muamelesi yapıldı” dedi.

Özköse daha sonra şunları kaydetti: “Gezdiğim 60 ülkede Müslümanlarla bir araya geldiğimde hep şunu gördüm. Bu ülke bir umut, bu ülkede yaşayan insanlar bir umut. Türkiye sadece Türkiye değil. Daha büyük bir anlamı var. Siz unutsanız düşmanınız tarihinizi unutmaz. Hatta siz kurtulmaya çalışırsınız ama düşmanınız tarihi unutmaz.”

Sinan Uçar

Haberin Kaynağı: Olay Gazetesi