Kelkit ilçesinde önce 4,3 daha sonra 4,1 ve 3,7 büyüklüklerindeki depremlerin ardından sorularımızı cevaplandıran Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serkan Öztürk, Gümüşhane il merkezinin düşük dereceli yer ivmesi gösteren deprem bölgesinde bulunduğunu fakat Kuzey Anadolu Fay zonunda meydana gelen depremlerden etkilenebildiğini söyledi.
“Gümüşhane Türkiye’nin en büyük depremlerden birisini yaşayan Erzincan’a komşu”
Aynı zamanda Jeofizik Mühendisleri Odası Gümüşhane ve Bayburt temsilcisi olan Prof.Dr. Öztürk, Gümüşhane’nin Türkiye’nin en büyük depremlerden birisi olan 7,9 büyüklüğündeki 1939 depreminin yaşandığı Erzincan’a komşu olduğunun hiçbir zaman akıllardan çıkarılmaması gerektiğini kaydetti.
“Erzincan’ı etkileyen depremler Gümüşhane’nin güneyinde bulunan ilçelerini etkiler”
1939 Erzincan depreminde Gümüşhane’de çok sayıda binanın yıkıldığını ve can kayıpları yaşandığını hatırlatan Öztürk, “Yüksek dereceli yer ivmesi gösteren Erzincan ilinde meydana gelebilecek olası büyük bir depremin Gümüşhane ilini olumsuz etkileyeceği kaçınılmaz bir gerçektir. Kuzey Anadolu Fay Zonu Gümüşhane’nin güneyinde bulunan Kelkit ilçesine 70 kilometre uzaklıktadır. Geçmişte bu fay zonunda meydana gelen ve Erzincan’ı etkileyen depremler Gümüşhane’nin özellikle güneyinde bulunan ilçeleri Kelkit, Şiran ve bu bölgedeki köyleri etkilemiş, bu bölgelerde insan hayatı kayıplarına sebep olmuştur. Son olarak Erzincan’da 13 Mart 1992 tarihinde meydana gelen depremde Gümüşhane büyük oranda etkilenmiş ve il “Afete Maruz Bölge” olarak ilan edilmiştir. Etkileri en fazla Kelkit ilçesinde hissedilen depremde 6 kişi yaşamını yitirmiş, 101 ev hasar görmüştür” dedi.
“Kelkit ve Şiran ilçeleri her an deprem afetiyle karşı karşıya”
Türkiye deprem tehlike haritasında Kelkit’in 0.275 g, Şiran’ın 0.295 g ve Köse’nin 0.222 g ile yüksek dereceli yer ivmesi gösterirken Gümüşhane Merkez’in 0.184 g, Torul’un 0.185 g ve Kürtün’ün 0.192 g ikle düşük dereceli yer ivmesi gösteren ilçeler olduğunu ifade eden Öztürk, Kuzey Anadolu Fayına yakın bölgede yer alan Gümüşhane’nin, başta Kelkit ve Şiran ilçeleri olmak üzere her an deprem afetiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
“Gümüşhane ve civarının yakın gelecekte güçlü ve yıkıcı deprem oluşumları için önemli bir potansiyeli mevcut değildir”
Bölgesel ölçekte Kelkit ve Köse ilçelerini kapsayan doğu ve kuzeydoğu kısımlar ile Köse’nin kuzey kısmı ve Kelkit’in güney kısmı gelecekte deprem olma olasılığı açısından önem arz edebileceğini vurgulayan Prof.Dr. Öztürk, “Bu bölgede meydana gelen depremlerin oluşma olasılıkları ve tekrarlama zamanlarına ilişkin değerlendirmelerde Gümüşhane ilinde kısa ve orta vadede güçlü olarak nitelendirilebilecek önemli depremler bakımından olası potansiyel bulunmadığı söylenebilir. Depremsellik üzerine yapılan çalışmalar önemli oran değişimlerinin olmadığını göstermektedir. Bu açıdan, deprem tehlikesinin ve dolayısıyla da deprem riskinin düşük olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla, farklı depremsellik parametreleri kullanılarak yapılan istatistiksel değerlendirmeler göstermektedir ki Gümüşhane ve civarının yakın gelecekte güçlü ve yıkıcı deprem oluşumları için önemli bir potansiyeli mevcut değildir” ifadelerini kullandı.
“Harşit Çayı boyunca alüvyonlar üzerine yapılan binalar, olası bir depremde en çok zararı görecek bölgelerdir”
Gümüşhane’nin Doğu Pontidler (Doğu Karadeniz Bölgesi) olarak isimlendirilen jeotektonik birimin güney zonunda yer aldığını, bölgenin taban kayaçlarının geç karbonifer yaşlı Kurtoğlu Metamorfitleri ve Gümüşhane Graniti'nden oluştuğunu, şehir merkezinin kurulduğu alanın genellikle granitik bir zemin üzerinde yer aldığını ve bu nedenle de olası bir depremde fazla etkilenmeyecek bir bölge olduğunu kaydeden Öztürk, “Ancak özellikle Harşit Çayı boyunca alüvyonlar üzerine yapılan binalar, olası bir depremde en çok zararı görecek bölgelerdir. Gümüşhane yöresinde büyük fay hatları bulunmamaktadır, ancak özellikle güneyinden geçen ve deprem üretme potansiyeli yüksek olan Kuzey Anadolu Fayı üzerinde meydana gelebilecek büyük depremler bölgede sarsıntıya yola açabilir, bu da özellikle dere yataklarında alüvyonlar üzerine kurulmuş olan yüksek katlı binalarda etkiye yol açabilecektir” diye konuştu.
“Gümüşhane yöresinde büyük fay hatları bulunmamaktadır”
Gümüşhane’nin tektonik ve depremsellik açısından Türkiye’nin en sakin bölgelerinden birisi olduğunu ve aktivitesi yüksek fay hatlarının bulunmadığını ifade eden Prof.Dr. Öztürk, “Ancak, yaklaşık 80 km güneyden geçen ve Türkiye’nin en aktif doğrultu atımlı fay zonlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Zonuna olan yakınlığı nedeniyle bu zon üzerinde meydana gelebilecek güçlü ve yıkıcı depremler bölgede sarsıntılara neden olacaktır. Gümüşhane’nin Şiran, Kelkit ve Köse ilçeleri ile Bayburt ve Erzincan’dan geçen Kuzey Anadolu Fay Zonu ile ilişkili Kelkit Fay segmenti, (KLFS) Kelkit baseni (KLB), Bayburt baseni (BYB), Kelkit-Çoruh Fay zonu (KÇFZ), Akdağ-Çayırlı Fay zonu (AÇFZ), Tercan-Aşkale Fay zonu (TAFZ) ve Dağyolu fayı (DYF) gibi birçok fay segmenti ve fay zonu mevcuttur (Şekil 1). Dolayısıyla, Gümüşhane ve civarındaki mevcut faylarda meydana gelebilecek 4.0 ve üzeri büyüklükteki depremler sağlam zemin üzerinde inşa edilmemiş yapılarda hasarlara neden olabilecektir. Son birkaç gün içerisinde olan 4.2 ve 4.1 büyüklüğündeki depremler dikkate alındığında, özellikle Harşit çayı boyunca dere yataklarındaki alüvyon zeminler üzerine inşa edilmiş olan yüksek katlı yapılar, bu bölgede meydana gelebilecek olası bir büyük depremden etkilenecektir” diye konuştu.
“Ülkemiz topraklarının %66’sı 1. ve 2. derece deprem bölgesinde”
Prof.Dr. Öztürk, yerküre üzerinde en büyük enerji boşalımı olan deprem doğal olayının insanlığın yaşadığı en önemli afetlerin başında yer aldığını da belirterek, şunları söyledi: “Ülkemiz Dünya’nın en önemli deprem bölgelerinden biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almaktadır. Bununla birlikte, Ülkemiz topraklarının %66’sı 1. ve 2. derece deprem bölgesinde bulunmakta, nüfusunun %70’inin ve büyük sanayi tesislerinin %75’inin bulunduğu bölgelerde, büyük bir deprem olma ihtimali çok yüksek olup, büyük can ve mal kayıplarına yol açan depremlerle sık sık karşılaşılmıştır. 1992 Erzincan, 1999 İzmit ve Düzce, 2011 Van, 2020 İzmir, 2023 Kahramanmaraş depremlerinin birçok can ve mal kaybına neden olduğu düşünüldüğünde, depremlerin yeri ve zamanı üzerine yapılan çalışmalar ülkemiz için oldukça önemli bir hale gelmektedir. Sadece depremler nedeniyle, son yüzyıldır hemen hemen 100.000 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir ve doğal kaynaklı afetlerin neden olduğu doğrudan ve dolaylı ekonomik kayıplarının ülkemizin GSMH’nin %3‟üne karşılık gelmektedir.”
İşte alınması gereken tedbirler
Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Öztürk, deprem zararlarını azaltmak için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:
1) Öncelikli olarak yasal düzenlemeler yapılmalı, deprem stratejisi yürürlüğe sokulmalıdır.
2) Kent planlaması ve yapı üretimi süreçleri yüksek standartlarda ve denetim altında sürdürülmelidir.
3) Deprem bölgelerinde iyi bir sismik şebeke kurulmalı ve tektonik yapıların aktif olup olmadığı, bir büyük deprem üretecek potansiyellerinin bulunup bulunmadığının ortaya konulması amacı ile bölgede iyi bir deprem izleme ağının kurulması ve bölgenin mikro deprem aktivitesinin detaylı olarak incelenmesi gereklidir.
4) Depremlerin önceden belirlenebilmesine yönelik olarak gerek yer bilimleri araştırmalarına, zemin ve yapı araştırmalarına önem verilmelidir.
5) Toplum olarak depremle yaşamayı öğrenmekten ziyade, depremlere karşı önlem almayı öğrenmeli ve depreme hazırlıklı olmalıyız.
işiniz gücünüz kaos ortamı yaratmak