Gümüşhane edebiyatının önde gelen kalemlerinden Türk Ocakları Gümüşhane Şube Başkanı Talat Ülker, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Yaman Dede Şiir Yarışmasında, ‘Varlığın Puslu Aynası’ başlıklı şiiriyle birinci oldu.
Bugüne kadar çok sayıda şiir ve edebiyat yarışmasında jüri üyesi olan geçtiğimiz yıllarda da katıldığı şiir yarışmalarından derecelerle dönen Ülker, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kayseri tarafından düzenlenen şiir yarışmasında birinci oldu.
Her yıl Kayseri'nin yetiştirdiği önemli isimlerin adıyla düzenlenen şiir yarışmasının seçici kurulunda Prof. Dr. Nurullah Genç, Prof. Dr. Turan Karataş, Prof. Dr. Ziya Avşar, Dr. Celal Fedai, Yavuz Bülent Bakiler, Ali Ayçil, Muhsin İlyas Subaşı, Hayati İnanç ve Salih Özgöncü yer aldı.
Sonuçların açıklandığı toplantıda Büyükşehir Belediyesi'nin bundan sonra da kültür ve sanata destek vermeye devam edeceğini vurgulayan Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, katkıları için jüride yer alan önemli edebiyatçılara teşekkür etti.
Programda yarışmada dereceye giren şiirleri Prof. Dr. Nurullah Genç açıkladı. Yarışmada "Varlığın Puslu Aynası" adlı şiiri ile Gümüşhane'den Talat Ülker birinci, "Yadigar" adlı şiiri ile İstanbul'dan İbrahim Yavuz Zarifoğlu ikinci, "Bülbülün Nidası" adlı şiiri ile Ankara'dan Nuray Alper de üçüncü oldu.
Yarışmayı değerlendiren Türk edebiyatının önemli isimlerinden Yavuz Bülent Bakiler, “Bu yarışmayı müstesna bir faaliyet olarak görüyorum. Belediyelerin böyle bir çalışma içinde olması bana göre son derece faydalı bir faaliyet. Belediyeler edebiyatın gelişmesinde de rol oynamalıdır. Çünkü bir milleti meydana getiren unsurları arasında edebiyat çok önemli rol oynuyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin böyle bir kültür faaliyeti içinde olmasını Türkiye açısından çok faydalı görüyorum” dedi.
Işte o şiir
Varlığın Puslu Aynası
Hüdhüd’e verip buyruğu salmışız sevda mülküne
Kuşlara dil öğretmişiz tuhaf aksanlar biliriz
Alıp Belkıs'ın tahtını kurmuşuz vuslat köşküne
Süleyman’ın duymadığı türlü lisanlar biliriz
Sabır melalın virdine saklı ömrün encamında
Sükut dingin bir duraktır bu aşkın insicamında
Gördüğüne aldanıp da varlığın puslu camında
Kendini tamam zanneden nice noksanlar biliriz
Büyü katar tabirine gönül hüzünlü rüyanın
Can hevesiyle uyanır her sabah aynı hülyanın
Zahidin zikrine asla aldanma ki bu dünyanın
Mülkü için renkten renge giren insanlar biliriz
Anlamsız bir hengamenin içinde yasaklı kalmış
Yaşanmamış senelerin gölgesinde saklı kalmış
Eksik bırakılmış nice hatırada aklı kalmış
Belleği boş, teni yorgun sîni doksanlar biliriz
Hayata göstermek ister can ölümün nispetini
Çevirir menfiye hemen her mananın müspetini
Hamasetin meydanında kuşanıp söz kispetini
Muhannetin sofrasında doyup susanlar biliriz
Batırmak kastıyla salar ummana aşk zevrağını
Saplar göğün yelkenine kana batmış mızrağını
Vurup tayfayı küreğe çekip isyan bayrağını
Limanları cayır cayır yakan korsanlar biliriz
Delinir gök yarılır yer eğer sen sura üflersen
Sığmaz asla tuvallere hayalle bezenmiş desen
Ey kalem çektiğin elem yetişir mesrur ol ki sen
Mazlumun ahıyla hemen yerle yeksanlar biliriz