“Erdem; toplum çıkarını, kişisel çıkarın üstünde tutmaktır.”
Montesquieu
Uzunca dar bir coğrafyanın kıt kanat geçindirdiği, tarihin birçok evresi ve devletine mekânlık eden ve nihayetinde Osmanlı Devletinin canica altın ve gümüş sikkelerinin basıldığı darphanesi olan bir serhat şehrin evlatlarıyız hepimiz.
Cumhuriyetle birlikte birçok mezhep ve dinin evlatlarının bir ve beraber yaşadığı, aynı acı ve sevinçlerle kardeş olduğu Süleymaniye’den (Eski şehir) şimdiki yerleşik yerine göçen Gümüşhane bugüne kadar duruşu, devletçiliği, asaleti ve erdemi ile iz bırakmıştır.
“İklimi sert, insanı mert” diye tabir edilen Gümüşhane dağların avucundaki şehirdir. Tarih boyunca birkaç isim hariç vatanına isyan eden, kötülüğüne zemin hazırlayan, askerine ve polisine kurşun sıkan namertleri barındırmamıştır asil özünde.
Ve biz Gümüşhane olarak Türkiye’nin en yaşanabilir, en güvenli ve kültürüne sadık bir şehir olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Gümüşhane’de kadına şiddet, tecavüz, gasp, hırsızlık ve diğer ağır suçların yüzdesi ülke düzeyinin çok çok altındadır. Bu şehirde görev yapan polis, asker, öğretmen, memur ve bilhassa öğrenciler o yüzden olsa gerek komşulukları, burada gördükleri muameleleri asla unut(a)mamışlardır.
Küçük olması hasebiyle burada herkes birbirini tanır. Okula rahatlıkla gönderirler çocuklarını. Sokakta, okul bahçesinde uyuşturucu, alkol ve diğer kötü alışkanlıklardan uzaktır yavrularımız. Burada belediye hoparlöründen “bir miktar para bulunmuştur” veya “üç dört yaşlarında bir çocuk bulunmuştur” gibi anonsları duyabilirsiniz çok şükür.
17 bin öğrencilik üniversite gençliği bu şehrin ekonomisine dinamizm vermiş ancak sosyo-kültürel farklılıkları ile bazı nahoş durumlara da mahal vermiştir doğal olarak.
Geçenlerde basına da yansıyan bir delinin kuyuya taş atması misal “öğrenciden poşet parası istenmiş olması” gizli ve kasıtlı olarak ortaya atılmış bir iftiradır. Ki kaldı ki Avrupa’da poşet parası vermeden bir malzeme alamazsınız.
Geçen ki “Altın Kalpli İnsanların Şehri” yazıma yapılan öğrenci yorumlarından birisinde;
“Hocam altın kalpli insanlar olduğunuz için mi fahiş fiyatlara ev kiralıyorsunuz bizlere” demiş. Bende o zaman demiştim ki;
“Sevgili öğrenci kardeşim. Siz bizim için en değerli misafirlersiniz. Gözünü para hırsı kaplamış ve o fahiş fiyata evini kiralayanlar adına sizlerden özür diliyorum. Ancak birde şu durum var ki; sizler kiraladığınız evlerin döşemelerine kadar yakıyorsunuz, evi yaşanamaz hale getiriyorsunuz, su ve elektrik borcu bırakıyorsunuz. Siz üç kişi kiraladığınız evlerde neredeyse bir ordu kalıyorsunuz. Okumak için gelenler baş tacımız ama baba parasıyla kafayı çekip serserilik yapanlarınızda az değil. Evlerde kızlı erkekli kalmanız, sokak aralarında, otobüslerde ve köşe bucaklarda ahlaka aykırı öpüşmeler, diş çekmeler ve bademcik ameliyatları son derece şık olmayan bayağı hareketlerinizdir.”
Evet, biz Gümüşhane olarak küçük yanlışlarımızda olsa öğrenciye, okumaya en meraklı ve destekçi bir şehiriz. Ancak bizim durumumuz biraz da sizlerin pozitif yaklaşımına ve bakış açısına bağlıdır.
Empati yapmak gerekir. Siz kendinize bir bakın hele. Sizler dört dörtlük bir öğrenci olun o zaman ben tüm Gümüşhane’ye ve Gümüşhanelilere kefil olurum merak etmeyin. Sizi çok seviyor ve tüm Gümüşhane olarak yanınızdayız.
GÜMÜŞHANELİLİK ve ÖĞRENCİYE BAKIŞ AÇIMIZ