Bu yazımı Gümüşhanespor puan durumunun son sırasında iken kaleme almıştım. Yazıyı atacağım hafta ilk galibiyet ve sonrası malumunuz. Şimdi bu yazıyı takdirlerinize sunuyorum. (21.10.2013)
Yıllardır yazıyorum, yazmaya devam edeceğim. Bu mahrum şehrin her alandaki aktivitesi, eğitimi, sanatı, sporu, edebiyatı, kültürü veya aklınıza gelen her neyi varsa. Eli kalem tutan biri olarak yazmadığımız sürece kalemimizin ne ehemmiyeti var. Yazarlığın ne önemi var?
Ben dilimin döndüğü, elimin tuttuğu ve hayalimizin erdiği ve paydası genelde Karadeniz özelde Gümüşhane olan konularda yazma mecburiyetindeyim. Kim ne derse desin yazdığım on bir eserle, yüzlerce köşe yazısı ve diğer katıldığım aktivitelerle vazifemi yapmış olmanın bahtiyarlığındayım.
Geçen yıl arşivime baktığımda Gümüşhanespor hakkında dört köşe yazısı yazdığımı görüyorum. O atmosferde birbirine inanmış ve aynı hedefe kilitlenmiş, yüreklerin bir ve toplu vurması sonucunda beklenen nihayete erilmiş ve takımımız yıllar sonra bir üst klasmana ulaşma başarısı göstermiştir. Ve sonrasında yol haritasını çizerek burada kalıcı olmanın zorluğu, başarıya ulaşmanın reçetesini yine yazılarımla vurgulamıştım.
İyi günde herkes kalemşor olur ama kötü günde takımın yanında olmak, motive edici yazılar yazmak ve dert ile dertlenebilmek zor işler olsa gerek. Sporcu kimliğimiz olmasa da Trabzon Yavuz Selim ve Avni Aker arasında bir zamanları muhteşem Trabzonsporun şampiyonluklarını görmüş biri olarak spor ruhu konusunda az kelam edebiliriz.
Şu an Gümüşhanespor’un içine düştüğü acziyetin ben kısa vadeli olduğuna inanıyorum. Yeni bir klasman, yeni futbolcular ve yeni teknik direktör. Burada oynanan Hatay ve Çankırı maçlarını canlı izledim. Bizim o takımlardan aşağı değil fazlamız olduğunu ifade edebilirim. Ancak biz aslan olduğumuzu unutmuş kendimizi kedi formatında zannediyoruz. Aynı ruh ile bu ligde de harika maçlar çıkararak bu ligde kalıcı olacağımızı söyleyebilirim.
Sadece sabır istiyoruz. Taraftarımıza sakin olun diyoruz. Hocamıza elindeki malzemeden çıkabilecek olan çok iyi bir menü olduğunun farkında olmasını istiyoruz. Futbolculardan az inanç ve gayret istiyoruz. Şehirden anlayış ve destek bekliyoruz.
Değerli Hocam. Sıkıntımız nedir? Muhasebeni iyi yaparak yetkili mercilerle paylaşarak giderilebilir. Belki unutmuş olabilirsin diye yeniden hatırlatayım. Bu şehrin sosyal hayatı sıfır. Gençlerin rol model aldığı spor takımı sayısı az. Yeteneklerini göstereceği şartlar kısıtlı. Anlayacağın başka Gümüşhane’miz ve Gümüşhanesporumuz yok.
Siz futbolcu kardeşlerim. Giydiğiniz o formanın ve aldığınız her kuruşun hakkını vererek bu şehre bir borcunuz olmalı. Sizin için iyi bir vitrin şehrimiz adına prestij ne sayarsanız sayın ama önce aslan olduğunuza inanın ve ruhunuzla oynayın. Siz inandıktan sonra zaten başarı kendiliğinden gelecektir.
Ve son söz siz değerli taraftarlarımıza ve Gümüşhanelilere. En son ne zaman maça gittin ve takımını destekledin. Çekirdek yemekle ve kavga etmekle, küfür etmekle bu takıma ne verebilirsin. Sizde sükunet olursa ve siz inanırsanız takımla bütünleşebiliriz. İşte başarıya o şekilde ulaşabiliriz.
Sizi bilmem ama ben bu takıma dün inandığım gibi bugün de inanıyorum. Ve bu takım ligi ilk beşin içinde tamamlayacaktır. İnanmayanlar varsa bu yazımı saklasınlar.
Not: İzzet Akgül’e ayrı bir parantez açıyor ve yüreğim koskocaman bir teşekkür sunuyorum.
Yıllardır yazıyorum, yazmaya devam edeceğim. Bu mahrum şehrin her alandaki aktivitesi, eğitimi, sanatı, sporu, edebiyatı, kültürü veya aklınıza gelen her neyi varsa. Eli kalem tutan biri olarak yazmadığımız sürece kalemimizin ne ehemmiyeti var. Yazarlığın ne önemi var?
Ben dilimin döndüğü, elimin tuttuğu ve hayalimizin erdiği ve paydası genelde Karadeniz özelde Gümüşhane olan konularda yazma mecburiyetindeyim. Kim ne derse desin yazdığım on bir eserle, yüzlerce köşe yazısı ve diğer katıldığım aktivitelerle vazifemi yapmış olmanın bahtiyarlığındayım.
Geçen yıl arşivime baktığımda Gümüşhanespor hakkında dört köşe yazısı yazdığımı görüyorum. O atmosferde birbirine inanmış ve aynı hedefe kilitlenmiş, yüreklerin bir ve toplu vurması sonucunda beklenen nihayete erilmiş ve takımımız yıllar sonra bir üst klasmana ulaşma başarısı göstermiştir. Ve sonrasında yol haritasını çizerek burada kalıcı olmanın zorluğu, başarıya ulaşmanın reçetesini yine yazılarımla vurgulamıştım.
İyi günde herkes kalemşor olur ama kötü günde takımın yanında olmak, motive edici yazılar yazmak ve dert ile dertlenebilmek zor işler olsa gerek. Sporcu kimliğimiz olmasa da Trabzon Yavuz Selim ve Avni Aker arasında bir zamanları muhteşem Trabzonsporun şampiyonluklarını görmüş biri olarak spor ruhu konusunda az kelam edebiliriz.
Şu an Gümüşhanespor’un içine düştüğü acziyetin ben kısa vadeli olduğuna inanıyorum. Yeni bir klasman, yeni futbolcular ve yeni teknik direktör. Burada oynanan Hatay ve Çankırı maçlarını canlı izledim. Bizim o takımlardan aşağı değil fazlamız olduğunu ifade edebilirim. Ancak biz aslan olduğumuzu unutmuş kendimizi kedi formatında zannediyoruz. Aynı ruh ile bu ligde de harika maçlar çıkararak bu ligde kalıcı olacağımızı söyleyebilirim.
Sadece sabır istiyoruz. Taraftarımıza sakin olun diyoruz. Hocamıza elindeki malzemeden çıkabilecek olan çok iyi bir menü olduğunun farkında olmasını istiyoruz. Futbolculardan az inanç ve gayret istiyoruz. Şehirden anlayış ve destek bekliyoruz.
Değerli Hocam. Sıkıntımız nedir? Muhasebeni iyi yaparak yetkili mercilerle paylaşarak giderilebilir. Belki unutmuş olabilirsin diye yeniden hatırlatayım. Bu şehrin sosyal hayatı sıfır. Gençlerin rol model aldığı spor takımı sayısı az. Yeteneklerini göstereceği şartlar kısıtlı. Anlayacağın başka Gümüşhane’miz ve Gümüşhanesporumuz yok.
Siz futbolcu kardeşlerim. Giydiğiniz o formanın ve aldığınız her kuruşun hakkını vererek bu şehre bir borcunuz olmalı. Sizin için iyi bir vitrin şehrimiz adına prestij ne sayarsanız sayın ama önce aslan olduğunuza inanın ve ruhunuzla oynayın. Siz inandıktan sonra zaten başarı kendiliğinden gelecektir.
Ve son söz siz değerli taraftarlarımıza ve Gümüşhanelilere. En son ne zaman maça gittin ve takımını destekledin. Çekirdek yemekle ve kavga etmekle, küfür etmekle bu takıma ne verebilirsin. Sizde sükunet olursa ve siz inanırsanız takımla bütünleşebiliriz. İşte başarıya o şekilde ulaşabiliriz.
Sizi bilmem ama ben bu takıma dün inandığım gibi bugün de inanıyorum. Ve bu takım ligi ilk beşin içinde tamamlayacaktır. İnanmayanlar varsa bu yazımı saklasınlar.
Not: İzzet Akgül’e ayrı bir parantez açıyor ve yüreğim koskocaman bir teşekkür sunuyorum.