Yaşanılan gelişmeleri anlatmaya kelimeler yetmez…
Ülkemizi ve katma değerimizi her geçen gün daha üst sevilere çıkarabilme ve bir dünya gücü olabilme yolunda, attığımız adımları daha ileri taşıma amaçlı kurmuş olduğumuz sistematiğimize, barışımıza, kardeşliğimize, eğitim ve öğretimimize, tüm bilgi ve birikimimize ve canımıza kasteden bu kalkışım durumu ve akabinde oluşan yaralarımızı çabucak sarıp, rehavete kapılmadan ülkemiz ve şanlı sancağımız için durmadan yılmadan daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye, daha çok bilmeye ve daha çok bulmaya devam etmeliyiz.
Organik koduna aykırı, esareti düşündüren, baskıcı ve dayatmacı fikirlere karşı duruş, milletimizin karakteristik özelliklerinden birkaçıdır; Bu millet için üst olabilecek ve önünde eğilebilecek yegane güç Allah (CC)’dır. Bunun dışında olabilecek her türlü dayatmacı rejim, ideolojik baskı ve zoraki sistemler, her ne şekilde oluşursa oluşsun, aynı tepki ile de karşılığını bulmakta veyahut bulacaktır.
Milletin dinini, örfünü, ananesini ve değer yargılarını bilip, böyle bir hadsizlik için yapılan çaba ve uygulayıcılarının kurduğu dünya ise hayal ürünüdür. Özünde ihanet, hırs ve kan olan bu ideolojik dayatmanın, bir saat, bilemedin bir gün, bilemedin bir an görünüp, daha sonra tarihin sayfalarında yok olması ise oldukça manidardır. Ne olursa olsun varlığını sürdürmesi de imkansızdır. Hele de millet iradesi önünde, mum gibi erimesi ve yok olması ise kaçınılmazdır.
Siyasi süreçte koltuklar değişkendir. Ülke ve yönetim ile ilgili söz sahibi olmak isteyenler için siyaset kurumunun da önü açıktır. Seçmek ve seçilmek gibi demokratik bir süreçte, topluma bir ideolojiyi veyahut fikri, dayatma yapmadan, baskı kurmadan, tanksız, topsuz, kansız olarak anlatabilmek, olabilecek en ahlaklı duruştur. Aksi durumlarda ise güdülen ana fikrin ne olduğu apaçık bellidir. Bu; seçme ve seçilme hakkını, toplumsal denetimi, yargı sistemini ortadan kaldırmak, sivil inisiyatifi yok saymak, istediğin gibi at koşturmak ve şerh odaklar ile olmadık ilişkiler içine girmekten başka bir şey değildir.
Bizleri ayrıştırmaya çalışanlara, karışıklık çıkartıp kardeşi kardeşe tekrar düşürmeye çalışanlara, iç ve dış şerh odaklara ve inadına, demokrasi yolunda en üst merci olan milletin üstünlüğü ile tüm üst akıllara koşulsuz dur denilmeye devam edilmelidir.
Lakin burada zaman zaman ihanet içinde olmayıp, siyasi kızgınlıklar, farklı küskünlükler sebebiyle kavram kargaşasına düşmüş, yanı başımızda ki kendi insanlarımızın, bu ayrımı iyi yapmasında da herkese görev düşmektedir. Sebep sonuç ilişkilerinin iyi görülmesi amaçlı üzerimize düşen görev; somut delilleri ile bu ve benzer şerh odakların ülkemiz üzerine kurduğu oyunları ve oyuncularını bıkmadan, sıkılmadan, filmin daha net görülebilmesi için anlatmak, anlatmak, ve anlatmaktır.
Unutmayın ki yaşayabileceğimiz başka bir TÜRKİYE yok. Burası bizim öz vatanımız, öz yurdumuz, şehitlerimizin kanı ile sulanmış topraklarımızdır. Bu sebeple gün daha çok bir ve birlik olma günüdür.
Bilinmesi gereken ise; en kötü sivil irade yönetimi bile, cuntadan milyon kez daha iyi ve daha hayırlıdır.
Gün Birlik Olma Günü