Gürbüz Akçay Bey’i 1977’li yıllarda Gümüşhane’de ilk memuriyet görevime başladığım dönemden beri tanıyorum.
Sayın Akçay, Gümüşhane’yi dolu dolu yaşan insanlardan biridir. Gümüşhane’nin son elli yılının en canlı tanıklarındandır. Doğrularından taviz vermeyen bir şefkatli yüreğin sahibidir.
Sayın Gürbüz Akçay Bey’le Temmuz 2012 ayı başlarında bir söyleşi yaptık. Sizleri bu söyleşi ile baş başa bırakıyorum.
HASAN PİR - Gürbüz Akçay kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - 3 Eylül 1943 tarihinde doğmama rağmen, nüfus kaydımda doğum tarihim 1944 olarak yazılıdır. Nüfus kaydımda ayrıca adım İsmail Gürbüz Akçay olarak geçmektedir. Aslen Yağmurdereliyiz. Babam Hafız oğlu Tevfik Bey, annem Özcan mahallesinden Hüseyin Eren’in kızı Harbiye Hanım. Üç kız bir erkek kardeşiz. Çocukluğum ikinci dünya harbinin en zor ve çileli günlerinde geçmiş. O sebeple beslenmemiz biraz nişasta ağırlıklı olmuş. Dumlupınar İlkokulu, Atatürk Ortaokulu derken yıl 1961 Gümüşhane Lisesi’nden mezun oldum. Kısa bir süre Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde okudum. Pek memnun kalmadım. Babam ticaret yapıyordu ve hasta idi. Yük olmamak için başka alternatifler aradım. Hem çalışıp hem okuyacağım okul olarak Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Sanayi İşletmesi Bölümünü kazanarak 1962 yılında Ankara’ya gittim. Aynı zamanda Tekel Başmüdürlüğü’nde işe başladım. Şubat 1969 da okuldan mezun oldum. Hemen askere gittim. İstanbul’da İstihkâm Yedek Subay Okulu, 6 ay sonra da Van 21. Seyyar Jandarma Tugayı İstihkâm Bölük Komutanlığı’nda askerlik yapıp, bir buçuk yıl sonra terhis oldum ve Gümüşhane’ye döndüm. Babadan kalma 15 Şubat Kitabevini geliştirdim. Tahsil yapacak olan memleketimin çocuklarının her türlü ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardımcı olmak için özveri ile çalıştım. Bu arada mesleğimi icra etmek için bir muhasebe bürosu açtım. Ankara Tekel Başmüdürlüğü’nde çalışırken şefim olan Müzeyyen Turgay Hanımefendi ve eşi Şaban Turgay Beyefendi’nin biricik kızları Ecz. Münevver Nevin Hanımefendi ile 19 Ağustos 1974 tarihinde evlendim. Nevin Hanımı 1 Eylül 1974 tarihinde Zigana dağının çileli yollarından geçirerek Gümüşhane’ye gelin getirdim. 38 yıldır ilk günkü gibi saygı duyulacak bir beraberlik içinde evliliğimiz devam ediyor. 1975 yılında kızım Remin Akçay dünyaya geldi. Başarılı bir tahsil hayatından sonra şu anda büyük bir özel hastanede tıbbi genetik uzman doktoru olarak görev yapıyor. Avukat Barış Tan ile evli. 1978 yılında oğlum Uğur Tevfik Akçay dünyaya geldi. Ankara Fen Fakültesi Uzay Bilimleri’nden mezun oldu. Betül Kömürcüoğlu ile evli. Kızımdan Alp isimli bir torunum, oğlumdan da Deniz ve Rüzgâr isimli iki torunum var. Dünya tatlıları, ben onlara oğul balları diyorum.
HASAN PİR - Siz yıllarca Gümüşhane’de kitabevi çalıştırdınız. Gazete başbayiliği yaptınız. Gümüşhane’nin kültür durumunu, gazete ve kitaba karşı ilgisini anlatır mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - 15 Şubat kitapevini çalıştırırken gazete, dergi ve mecmuaların başbayiliğini de yapıyorduk. Herkesin abone olduğu bir veya iki gazete vardı. İşyerimizde roman hikâye sair yayınlar boldu. İyi de satılırdı. İnsanımızın okuma alışkanlığı üst düzeyde idi. Köyde ve şehirde lise ve yüksek tahsil yapan insanımız çoktu. Ülke sathında çok sayıda yönetici ve üst düzey bürokratımız vardı. Yeniliğe açık kültür düzeyi yüksek hanımefendilerin ve beyefendilerin yetiştiği bir ildir Gümüşhane.
HASAN PİR - Çocukluğunuzun Gümüşhanesi’nde neleri unutamıyorsunuz. Özlemle yâd ettiğiniz neler var?
GÜRBÜZ AKÇAY - Özlem duyduğumuz şeyler olur mu? Olur. Mesela gözyaşı gibi berrak pırıl pırıl akan bir Harşit çayını özlüyorum. Yüzmeyi öğrendiğim göllerini özlüyorum. Tadına doyulamayan balıklarını özlüyorum. Alın terinden başka sermayesi olmayan, bedenen çalışıp üreten nasır tutmuş öpülesi elleri olan kanaatkâr insanlarını özlüyorum. Ramazan günleri iftara yakın Atatürk caddesindeki esnafın birbirlerine yaptıkları şakalara kahkaha ile gülen ve asla kızmayan o güzel insanları özlüyorum. Güzelim Gümüşhane bahçelerinde akşam serininde sarı semaverlerde demlenen çayların kokusunu özlüyorum. Gramofonlarda dönen taş plaklardaki nağmeleri özlüyorum. Kale deresini, demir kapıyı, çelik çomak oynadığım arkadaşlarımı özlüyorum. Saymakla bitmeyen daha çook şeyleri özlüyorum.
HASAN PİR - Siz, Gümüşhane’de, gündemin belirlendiği Atatürk caddesinde yıllardır esnaflık yapıyorsunuz. Gümüşhane’nin merkezi herhalde bu cadde. Bu gündem belirleme ne anlama geliyor?
GÜRBÜZ AKÇAY - Atatürk Caddesi şehrin vitrinidir. Gösteriler, yürüyüşler burada yapılır. Hatta 1980 öncesi anarşi döneminin olayları bile burada cereyan etmiştir. Ekonomik gücün lokomotifi bu caddededir. Evet, şehrin merkezi de bu caddedir. Geçmişten bu güne birçok renkli simaları ve anıları taşımıştır. Ve bu böyle devam edecektir. Bu caddede tok olanın sesi daha gür çıkar. Bu sebeple gündemin bu caddede belirlenmesine de etkisi çok olur.
HASAN PİR - Gümüşhane’nin dününü, bugününü ve yarınını bize kıyaslar mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - Geçmişle bu günü mukayese etmek bana ters geliyor. Zaman, mekân, günün şartları eşit değil. Bugünün imkânlarını kullanarak, bütün teknolojik gelişmişlikten yaralanarak geçmişi yargılamak ne kadar adaletli olur bilemem. Soruyu geçmişteki bize göre hatalar ve geleceğe bakış yönünden cevaplamak istiyorum. Örneğin güzelim Gümüşhane evlerini ve konakları yok ettik. Bahçeleri katlettik. Çirkin beton yığınları oluşturduk. Şimdi gördüğüm kadarıyla çözüm az da olsa kentsel dönüşümde. Köyler şehirlere göç etti, üretim yok oldu. Köyleri cazip hale getirmeliyiz. Göletler yapmalıyız. Meraların ıslahını geliştirmeliyiz. Tarım ve hayvancılıkta aile işletmelerini desteklemeliyiz. Doğal ürün yetiştiriciliğini teşvik etmeliyiz. Bölünmüş arazileri üretime katmak için yasal düzenlemeleri hızlandırmalıyız. Doğaya saygılı olmalıyız.
HASAN PİR - Sizi tanıyanlar sizin için “Doğruların adamı” tanımlamasını yapıyorlar. Doğrularınızı bir de sizden dinlemek isteriz.
GÜRBÜZ AKÇAY - Doğru olmak artı bir değer değildir. Her insanda hele de inançlı her insanda bulunması gereken olmazsa olmaz bir özelliktir. Eğer günümüzde doğruluk insanlarda aranır ve tahlile tabi tutulur bir hal almışsa durum vahim demektir. Ayrıca ve iyice incelenmesi gerekir. Üzerinde çokça düşünmek gerekir. Bence nefis yönümüzün gözden geçirilmesi elzemdir. Toplumda yaşayan bütün bireylerin hakka hukuka riayet etmek, adaletli olmak ve başkalarına saygılı olmak gibi yükümlülükleri vardır.
HASAN PİR - Aktif siyasetle hiç meşgul oldunuz mu? Bundan sonra düşünür müsünüz?
GÜRBZÜ AKÇAY - Üniversite öğrencisi olduktan sonra 1963 yılında CHP Ankara merkez ilçe yönetim kurulunda siyasete adım attım. Sonra Ankara il gençlik kolunda devam ettim. 1973 yılında Gümüşhane il yönetim kuruluna girdim. İl sekreterliği ikinci başkanlık derken 1979 yılında hem CHP yönetiminden hem de partiden istifa ettim. Ankara’da bulunduğum yıllarda 1968 deki fikir hareketlerini yakından takip ettim. 1979 dan beri hiçbir partiye kayıt olmadım sosyal demokrat görüşümde hiçbir değişiklik yok. 1983 yılında iktidar partisinin yetkililerinden ciddi ve samimi teklif aldım. Çok istediler ancak sağlık sorunlarım nedeniyle teşekkür ettim. Daha sonra çeşitli teklifler aldım ama defteri kapatmıştım. Topluma hizmet etmek için başka yollar da var. Sivil toplum örgütlerinde bazı derneklerde, komisyonlarda, şirket yönetimlerinde kurucu ve yönetici olarak çalıştım.
HASAN PİR - Gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
GÜRBÜZ AKÇAY - Bu klasik soruya klasik cevap vermek istemiyorum. Söyleşimin satır aralarında isteklerim ve tavsiyelerim var. Gençlerimiz kolaycılığa kaçmasınlar araştıran ve sorgulayan olsunlar.
HASAN PİR - Hobileriniz nelerdir. Yorulduğunuzda nasıl dinlenirsiniz?
GÜRBÜZ AKÇAY - Doğayı severim, tahrip edilmesi beni üzer. Gençlik yıllarında dağ bayır dolaşıp çok yerler gezdim. Toprakla uğraşmayı severim. Bağda bahçede çalışır zihin yorgunluğumu atarım. Kahvehane ve sair alışkanlıklarım yoktur. Evime bağlıyım. Eskiden çok kitap okurdum şimdi azaldı. Her akşam haberleri mümkün olduğu kadar tarafsız bir kanaldan izlemeye çalışırım. Belgeselleri ve bilimsel programları çok izlerim. Çiçekleri çok severim. Evin her tarafını çiçek saksılarıyla doldurduğum zamanlar olmuştur.
HASAN PİR - Bize söylemek istediğiniz başka şeyler var mıdır?
GÜRBÜZ AKÇAY - Asabi bir insanım. Haksızlığa tahammül edemem, tarafı olmasam da müdahale ederim. Hep de ihale üstümde kalır ve başım derde girer. Erken kızarım, çok erken de pişman olurum. Uzun zaman da etkisinde kalırım. Fırsatını bulursam özür diler ve rahatlarım. Gümüşhane’de yaşamayı çok seviyorum. Hemşerilerimi, arkadaşlarımı, can dostlarımı çok seviyorum. Bu sebeple göç seline kapılıp terk-i diyar etmedim. Yetişmemde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Annem Harbiye Hanım’a, Babam Tevfik Bey’e Amcalarım Kadir (Paşa) ve Kemal Akçay’a, Dayım Hakkı Eren’e bana verdikleri emekten dolayı minnet duygularımı sunuyorum. Bana tahammül eden her zaman yanımda ve desteğimde olan sevgili eşim Ecz. Münevver Nevin Akçay Hanımefendi’ye çok teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum. Sayın Hasan Pir; böyle bir söyleşi fırsatını bana verdiğiniz için size ve gazetenize de teşekkür ediyorum. Herkese saygılarımı sunuyorum.
HASAN PİR - Biz de siz teşekkür ediyoruz.
Sayın Akçay, Gümüşhane’yi dolu dolu yaşan insanlardan biridir. Gümüşhane’nin son elli yılının en canlı tanıklarındandır. Doğrularından taviz vermeyen bir şefkatli yüreğin sahibidir.
Sayın Gürbüz Akçay Bey’le Temmuz 2012 ayı başlarında bir söyleşi yaptık. Sizleri bu söyleşi ile baş başa bırakıyorum.
HASAN PİR - Gürbüz Akçay kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - 3 Eylül 1943 tarihinde doğmama rağmen, nüfus kaydımda doğum tarihim 1944 olarak yazılıdır. Nüfus kaydımda ayrıca adım İsmail Gürbüz Akçay olarak geçmektedir. Aslen Yağmurdereliyiz. Babam Hafız oğlu Tevfik Bey, annem Özcan mahallesinden Hüseyin Eren’in kızı Harbiye Hanım. Üç kız bir erkek kardeşiz. Çocukluğum ikinci dünya harbinin en zor ve çileli günlerinde geçmiş. O sebeple beslenmemiz biraz nişasta ağırlıklı olmuş. Dumlupınar İlkokulu, Atatürk Ortaokulu derken yıl 1961 Gümüşhane Lisesi’nden mezun oldum. Kısa bir süre Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde okudum. Pek memnun kalmadım. Babam ticaret yapıyordu ve hasta idi. Yük olmamak için başka alternatifler aradım. Hem çalışıp hem okuyacağım okul olarak Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Sanayi İşletmesi Bölümünü kazanarak 1962 yılında Ankara’ya gittim. Aynı zamanda Tekel Başmüdürlüğü’nde işe başladım. Şubat 1969 da okuldan mezun oldum. Hemen askere gittim. İstanbul’da İstihkâm Yedek Subay Okulu, 6 ay sonra da Van 21. Seyyar Jandarma Tugayı İstihkâm Bölük Komutanlığı’nda askerlik yapıp, bir buçuk yıl sonra terhis oldum ve Gümüşhane’ye döndüm. Babadan kalma 15 Şubat Kitabevini geliştirdim. Tahsil yapacak olan memleketimin çocuklarının her türlü ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardımcı olmak için özveri ile çalıştım. Bu arada mesleğimi icra etmek için bir muhasebe bürosu açtım. Ankara Tekel Başmüdürlüğü’nde çalışırken şefim olan Müzeyyen Turgay Hanımefendi ve eşi Şaban Turgay Beyefendi’nin biricik kızları Ecz. Münevver Nevin Hanımefendi ile 19 Ağustos 1974 tarihinde evlendim. Nevin Hanımı 1 Eylül 1974 tarihinde Zigana dağının çileli yollarından geçirerek Gümüşhane’ye gelin getirdim. 38 yıldır ilk günkü gibi saygı duyulacak bir beraberlik içinde evliliğimiz devam ediyor. 1975 yılında kızım Remin Akçay dünyaya geldi. Başarılı bir tahsil hayatından sonra şu anda büyük bir özel hastanede tıbbi genetik uzman doktoru olarak görev yapıyor. Avukat Barış Tan ile evli. 1978 yılında oğlum Uğur Tevfik Akçay dünyaya geldi. Ankara Fen Fakültesi Uzay Bilimleri’nden mezun oldu. Betül Kömürcüoğlu ile evli. Kızımdan Alp isimli bir torunum, oğlumdan da Deniz ve Rüzgâr isimli iki torunum var. Dünya tatlıları, ben onlara oğul balları diyorum.
HASAN PİR - Siz yıllarca Gümüşhane’de kitabevi çalıştırdınız. Gazete başbayiliği yaptınız. Gümüşhane’nin kültür durumunu, gazete ve kitaba karşı ilgisini anlatır mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - 15 Şubat kitapevini çalıştırırken gazete, dergi ve mecmuaların başbayiliğini de yapıyorduk. Herkesin abone olduğu bir veya iki gazete vardı. İşyerimizde roman hikâye sair yayınlar boldu. İyi de satılırdı. İnsanımızın okuma alışkanlığı üst düzeyde idi. Köyde ve şehirde lise ve yüksek tahsil yapan insanımız çoktu. Ülke sathında çok sayıda yönetici ve üst düzey bürokratımız vardı. Yeniliğe açık kültür düzeyi yüksek hanımefendilerin ve beyefendilerin yetiştiği bir ildir Gümüşhane.
HASAN PİR - Çocukluğunuzun Gümüşhanesi’nde neleri unutamıyorsunuz. Özlemle yâd ettiğiniz neler var?
GÜRBÜZ AKÇAY - Özlem duyduğumuz şeyler olur mu? Olur. Mesela gözyaşı gibi berrak pırıl pırıl akan bir Harşit çayını özlüyorum. Yüzmeyi öğrendiğim göllerini özlüyorum. Tadına doyulamayan balıklarını özlüyorum. Alın terinden başka sermayesi olmayan, bedenen çalışıp üreten nasır tutmuş öpülesi elleri olan kanaatkâr insanlarını özlüyorum. Ramazan günleri iftara yakın Atatürk caddesindeki esnafın birbirlerine yaptıkları şakalara kahkaha ile gülen ve asla kızmayan o güzel insanları özlüyorum. Güzelim Gümüşhane bahçelerinde akşam serininde sarı semaverlerde demlenen çayların kokusunu özlüyorum. Gramofonlarda dönen taş plaklardaki nağmeleri özlüyorum. Kale deresini, demir kapıyı, çelik çomak oynadığım arkadaşlarımı özlüyorum. Saymakla bitmeyen daha çook şeyleri özlüyorum.
HASAN PİR - Siz, Gümüşhane’de, gündemin belirlendiği Atatürk caddesinde yıllardır esnaflık yapıyorsunuz. Gümüşhane’nin merkezi herhalde bu cadde. Bu gündem belirleme ne anlama geliyor?
GÜRBÜZ AKÇAY - Atatürk Caddesi şehrin vitrinidir. Gösteriler, yürüyüşler burada yapılır. Hatta 1980 öncesi anarşi döneminin olayları bile burada cereyan etmiştir. Ekonomik gücün lokomotifi bu caddededir. Evet, şehrin merkezi de bu caddedir. Geçmişten bu güne birçok renkli simaları ve anıları taşımıştır. Ve bu böyle devam edecektir. Bu caddede tok olanın sesi daha gür çıkar. Bu sebeple gündemin bu caddede belirlenmesine de etkisi çok olur.
HASAN PİR - Gümüşhane’nin dününü, bugününü ve yarınını bize kıyaslar mısınız?
GÜRBÜZ AKÇAY - Geçmişle bu günü mukayese etmek bana ters geliyor. Zaman, mekân, günün şartları eşit değil. Bugünün imkânlarını kullanarak, bütün teknolojik gelişmişlikten yaralanarak geçmişi yargılamak ne kadar adaletli olur bilemem. Soruyu geçmişteki bize göre hatalar ve geleceğe bakış yönünden cevaplamak istiyorum. Örneğin güzelim Gümüşhane evlerini ve konakları yok ettik. Bahçeleri katlettik. Çirkin beton yığınları oluşturduk. Şimdi gördüğüm kadarıyla çözüm az da olsa kentsel dönüşümde. Köyler şehirlere göç etti, üretim yok oldu. Köyleri cazip hale getirmeliyiz. Göletler yapmalıyız. Meraların ıslahını geliştirmeliyiz. Tarım ve hayvancılıkta aile işletmelerini desteklemeliyiz. Doğal ürün yetiştiriciliğini teşvik etmeliyiz. Bölünmüş arazileri üretime katmak için yasal düzenlemeleri hızlandırmalıyız. Doğaya saygılı olmalıyız.
HASAN PİR - Sizi tanıyanlar sizin için “Doğruların adamı” tanımlamasını yapıyorlar. Doğrularınızı bir de sizden dinlemek isteriz.
GÜRBÜZ AKÇAY - Doğru olmak artı bir değer değildir. Her insanda hele de inançlı her insanda bulunması gereken olmazsa olmaz bir özelliktir. Eğer günümüzde doğruluk insanlarda aranır ve tahlile tabi tutulur bir hal almışsa durum vahim demektir. Ayrıca ve iyice incelenmesi gerekir. Üzerinde çokça düşünmek gerekir. Bence nefis yönümüzün gözden geçirilmesi elzemdir. Toplumda yaşayan bütün bireylerin hakka hukuka riayet etmek, adaletli olmak ve başkalarına saygılı olmak gibi yükümlülükleri vardır.
HASAN PİR - Aktif siyasetle hiç meşgul oldunuz mu? Bundan sonra düşünür müsünüz?
GÜRBZÜ AKÇAY - Üniversite öğrencisi olduktan sonra 1963 yılında CHP Ankara merkez ilçe yönetim kurulunda siyasete adım attım. Sonra Ankara il gençlik kolunda devam ettim. 1973 yılında Gümüşhane il yönetim kuruluna girdim. İl sekreterliği ikinci başkanlık derken 1979 yılında hem CHP yönetiminden hem de partiden istifa ettim. Ankara’da bulunduğum yıllarda 1968 deki fikir hareketlerini yakından takip ettim. 1979 dan beri hiçbir partiye kayıt olmadım sosyal demokrat görüşümde hiçbir değişiklik yok. 1983 yılında iktidar partisinin yetkililerinden ciddi ve samimi teklif aldım. Çok istediler ancak sağlık sorunlarım nedeniyle teşekkür ettim. Daha sonra çeşitli teklifler aldım ama defteri kapatmıştım. Topluma hizmet etmek için başka yollar da var. Sivil toplum örgütlerinde bazı derneklerde, komisyonlarda, şirket yönetimlerinde kurucu ve yönetici olarak çalıştım.
HASAN PİR - Gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
GÜRBÜZ AKÇAY - Bu klasik soruya klasik cevap vermek istemiyorum. Söyleşimin satır aralarında isteklerim ve tavsiyelerim var. Gençlerimiz kolaycılığa kaçmasınlar araştıran ve sorgulayan olsunlar.
HASAN PİR - Hobileriniz nelerdir. Yorulduğunuzda nasıl dinlenirsiniz?
GÜRBÜZ AKÇAY - Doğayı severim, tahrip edilmesi beni üzer. Gençlik yıllarında dağ bayır dolaşıp çok yerler gezdim. Toprakla uğraşmayı severim. Bağda bahçede çalışır zihin yorgunluğumu atarım. Kahvehane ve sair alışkanlıklarım yoktur. Evime bağlıyım. Eskiden çok kitap okurdum şimdi azaldı. Her akşam haberleri mümkün olduğu kadar tarafsız bir kanaldan izlemeye çalışırım. Belgeselleri ve bilimsel programları çok izlerim. Çiçekleri çok severim. Evin her tarafını çiçek saksılarıyla doldurduğum zamanlar olmuştur.
HASAN PİR - Bize söylemek istediğiniz başka şeyler var mıdır?
GÜRBÜZ AKÇAY - Asabi bir insanım. Haksızlığa tahammül edemem, tarafı olmasam da müdahale ederim. Hep de ihale üstümde kalır ve başım derde girer. Erken kızarım, çok erken de pişman olurum. Uzun zaman da etkisinde kalırım. Fırsatını bulursam özür diler ve rahatlarım. Gümüşhane’de yaşamayı çok seviyorum. Hemşerilerimi, arkadaşlarımı, can dostlarımı çok seviyorum. Bu sebeple göç seline kapılıp terk-i diyar etmedim. Yetişmemde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Annem Harbiye Hanım’a, Babam Tevfik Bey’e Amcalarım Kadir (Paşa) ve Kemal Akçay’a, Dayım Hakkı Eren’e bana verdikleri emekten dolayı minnet duygularımı sunuyorum. Bana tahammül eden her zaman yanımda ve desteğimde olan sevgili eşim Ecz. Münevver Nevin Akçay Hanımefendi’ye çok teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum. Sayın Hasan Pir; böyle bir söyleşi fırsatını bana verdiğiniz için size ve gazetenize de teşekkür ediyorum. Herkese saygılarımı sunuyorum.
HASAN PİR - Biz de siz teşekkür ediyoruz.