Bağımsızlığı için ölümü göze almış, yürekli, yurtsever bir avuç insanın, Atatürk'le birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtığı günün yıl dönümünü kutluyoruz şu günlerde. Ulusumuzun onur gününü. Bağımsız cumhuriyete giden yolun en önemli adımını.
Ve bu özel günü, Atatürk 'ün çok sevdiği 'Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Sizlerden çok şey bekliyorum.” Dediği çocuklara bayram hediye edişinin yıl dönümünü. Büyük coşku ve heyecanla 93’üncüsü kutlanıyor. Kutlu olsun, mutlu olsun.
Bu büyük coşku, tüm yurtta ve ilimizde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ederken gerek ulusal basın ve gerekse yerel basında , sayfalarında itina ile işleyerek gereken değeri vermeye çalışıyorlar. Bu trafik devam ede dursun , Türk çocuklarına bu anlamlı bayramı hediye eden Ulu Önder Atatürk’ün bilinmeyen veya az bilinen bazı özelliklerini ,siz okuyucularımla paylaşmanın da önemli olduğunu düşünüyorum.
İşte onlardan bazıları;
En büyük hayallerinden biri, bir dünya turuna çıkarak Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek istiyordu.
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
Kuşları çok severdi. Çankaya Köşkü'nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı. Binlerce kitabı vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü 'Çalıkuşu' romanını hep yanında taşır, her gün rastgele bir yerinden açar ve birkaç sayfa okurdu.
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre'de özel olarak dikilirken, sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu'nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış. Mustafa Kemal'de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Ancak kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
Boyu 1.74 idi. Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu, hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşantısından uzaklaştığını düşünüyordu.
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış, 'Alsın bunu kendi içsin' diyerek Atatürk'e hakaret etmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra, "Onu mahkemeye vereceğinize, doğru dürüst tütün içmesini temin edin" dedi.
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış, nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş; "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.
İlk mecliste bir oturum sırasında, üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak, bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!"
Türk istikbalinin sarsılmaz ifadesi olarak en muazzam yeri işgal eden Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını bir kez daha kutluyor, bağımsızlığımızın mimarı Atatürk’ü de daha minnet ve saygıyla yad ediyorum. Sevgiyle ve mutlulukla kalın.
GURUR GÜNÜNDE ATATÜRK