Birleşmiş Milletler örgütünün bir araştırmasına göre dünyada trafik kazalarına bağlı ölümlerin en çok yaşandığı 10 ülke arasındayız. Meksika, Brezilya, Kenya, Mısır, Kamboçya, Vietnam, Hindistan, Çin, Rusya ve Türkiye.
Gerçekten de ülkemizdeki trafik kazalarında ortalama her gün 25 kişi hayatını kaybediyor, 500 kişi yaralanıyor. Bunun bir çok nedeni olmakla birlikte, temel nedenleri arasında karayolu alt yapısı, trafik yönetimi ve denetimi, sürücü-yaya-yolcu davranışları, taşıtlar, hızlı ve plansız kentleşme gösteriliyor.
Dahası, hızlı araç sürmek, alkol ve uykusuzluk, yorgun araç sürmek, arkadan çarpmak, hatalı sollama yapmak ve kavşakta geçiş önceliğine uymamak gibi ihlallerde diğer nedenler arasında gösteriliyor.
Peki, tüm bu istatistikleri olumsuz yönde tetikleyen şeyler nelerdir? Bütün dünyada neden ilk sıralardayız? Neden çözüm ve tedbirler yetersiz kalıyor? Sanırım tüm bu verilerin ve sorulan soruların cevabını, ülke insanımızın umursamaz yapısı ve mizahsal yaşamında aramalıyız.
Peki, nasıl bir umursamazlık ve mizahsal yaşam . Gümüşhane gibi küçük bir şehirde bile bazen yaya, bazen sürücü olarak trafik karmaşasında zor anlar yaşayabiliyoruz. Mesela,bu güzel şehirde birçok yaya caddeden yürümeyi çok sever. Eğer korna çalıp uyarma gafletinde bulunursan da tuhaf tuhaf bakıp kızarlar. Onlar için her yer yaya geçididir. Ayrıca kavşaklarda onlar içindir. İki kişinin sohbeti için daha uygun bir yer olamaz. Öyle korna çalıp bu muhabbeti bozmak ta çok ayıptır, saygısızlıktır.
Peki ya sürücüler…Benim güzel şehrimde “U” dönüşünün yasak olduğu hiçbir yer yoktur. Konulan tabelalar sanki dekor olsun diye konulmuştur. Tüm sürücüler istediği yere park edebilirler. Herkes usta ve doğuştan şofördür. Hiç kimse acemi değildir. “Ters Yön” diye bir kavramda neyin nesi…Arabanın burnu ne tarafa doğruysa doğru yön o taraftır. Caddede seyreden araçlar için sinyal minyalde gereksiz. Önümüzdeki aracın hangi yöne gideceğini telepati yoluyla anlarız. Ayrıca korna çalarak ta her türlü duygularını anlatabilirler. Bol bol çalmakta da hiçbir sakınca yoktur.
Evet, tüm bunlar işin biraz mizahi yönünü yansıtsa da gerçek olan, böyle bir yaşam biçimini tercih edişimizdir. Tüm bu tercih ve tutumlarla birlikte, kişilik zafiyetinden kaynaklanan bencillik, kendini haklı görme duygusu, nasihat dinlememe, tedbirsizlik, ihmalkârlık ve umursamazlıkta ülkemizdeki trafik sorununu tetikleyen diğer unsurları oluşturmaktadır.
İçinde bulunduğumuz hafta “Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası”dır. Umarım kazalara sebep olan tüm unsurlar, hafta boyunca okullarda, basında, kamuoyunda ve toplantılarda gündeme alınarak değerlendirilir; çözüm önerileri üzerinde durulur, ortak bilinç oluşturulmaya çalışılır. Yine diliyorum ki tüm bu etkinlikler resmi düzeyde kalmadan tabana kadar yansıtılır ve amacına ulaşır.
Selam ve Sevgiler…
trafik magandalarını ve caddelerde sağlı sollu parkeden araçları atlamayalım lütfen..