Güzellik hemen her şey çirkin olsa da güzel gönülle bakabilmektir çevremize. Yunus deyimiyle yaratılanı sevebilmektir Yaradan’dan ötürü. Güzel gören güzel düşünür güzel düşünen de hayatından lezzet alır felsefesini kendisine düstur edinen üstadı anlayabilmektir mesela. Asım’ın neslini bu asırda yetiştirebilmek ve surda muhkem bir gedik açabilmektir. Anadan, yârdan ve vatandan ayrı kalabilmek, hizmet edebilmek, uzak elleri vatan bilebilmektir. Işık gönüllerle atlastan cepkenli yiğitlere el uzatabilmektir güzellik.
Güzellik bardağın dolu tarafını görebilmektir boş kısmına sövmeden. Güzellik elin gözündeki çöpü arayıp duracağına kendi gözündeki merteğin farkında olabilmektir. Güzellik elini, dilini ve belini tüm kötülüklerden, fenalıklardan, yalan ve dolandan, haramdan uzak tutabilmektir. Ve güzellik Karun’un ibretlik hikâyesinden ibret alabilmektir mal, makam, hırs biriktirmeden. Malın da mülkün de sahibinin O olduğunu bilebilmektir.
Güzellik Yusuf misali harama sırt çevirip Züleyha’dan kaçabilmektir. Ve o asıl güzellik zindanı Medrese-i Yusufiye’ye çevirebilmektir. Güzellik namustur, onurdur, ahlaktır, vakardır, iffettir, selamdır, velhasılı güzel kelamdır.
Güzellik sinirlendiğinde sabredebilmektir. İmanını her türlü teyakkuza ve bombardımana karşı koruyabilmektir. Güzellik etrafındaki yaşlıları, hastaları, yetim ve öksüzleri görebilmektir. Bir yetimin gözyaşlarını dindirebilmektir güzellik. Dertlilere deva, hastalara şifa ve borçlulara edadır güzellik.
Ve güzellik yaratılan hemen her şeyin bir sahibinin olduğunu ve gayesiz hiçbir canlının yaratılamayacağını anlayabilmektir. Güzellik; yaratılan hemen her türlü canlı lisan-ı hal ile Yaratanını zikrederken; eşrefi mahlûkat olarak yaratılan insanoğlunun yaratılış gayesini bilmek, bilebilmektir.
Güzellik Kerem misali Aslı için yanabilmektir. Şirin sevdası ile dağları delme azmidir Ferhat’a özge. Güzellik Leyla suretinde asıl sahibi mutlakı görmek ve ona ulaşabilmektir. Şems ile Mevlana arasındaki bağı, Yunus’u Taptuk kapısına kul eden hamdım, piştim ve yandım denklemini çözebilmektir. Gagasında bir damla rahmeti İbrahim narına ulaştırma gayretindeki serçenin gayretidir, sevdasıdır belki de.
Ve güzellik Veysel Karani gönlünde büyütüp beslediği; biricik hasta ve yatalak anasına verdiği sözün mahcubiyetinde Muhammedi kapıya yönelebilmek ama Âlemlere rahmet olarak gönderilen en büyük sevgiliyi en mukaddes güzelliği görme bahtiyarlığına kim bilir belki de erememektir.
Güzellik İbrahim Hakkı Hazretlerinin biricik has evladı Şakir’in değil de meyhanelere dadanmış Zakir evladı gibi kırklara karışıvermektir. Ve bu olay sonrasında İbrahim Hakkı Hazretleri’nin;
“Harabat ehline hor bakma Şakir,
Defineye malik viraneler var” sırrı vakfına erebilmektir.
Ve son olarak güzellik; kötülüklerden kendini, nefsini, evladını ve efradını uzak tutabilme sabır ve cesaretini gösterebilmektir. O yüzden yüce Mevla’mızdan diliyor ve dileniyoruz ki; gönlümüzü, gönül gözümüzü ve tüm özümüzü güzellik iksirinin membasında bin kere yıkayarak kendi cemalini bizlere gösterme bahtiyarlığını kazandırsın.
Rabbim bizleri güzel gören, güzel düşünen ve düşündükleriyle güzel amel eden kullarından eylesin.
Güzellik bardağın dolu tarafını görebilmektir boş kısmına sövmeden. Güzellik elin gözündeki çöpü arayıp duracağına kendi gözündeki merteğin farkında olabilmektir. Güzellik elini, dilini ve belini tüm kötülüklerden, fenalıklardan, yalan ve dolandan, haramdan uzak tutabilmektir. Ve güzellik Karun’un ibretlik hikâyesinden ibret alabilmektir mal, makam, hırs biriktirmeden. Malın da mülkün de sahibinin O olduğunu bilebilmektir.
Güzellik Yusuf misali harama sırt çevirip Züleyha’dan kaçabilmektir. Ve o asıl güzellik zindanı Medrese-i Yusufiye’ye çevirebilmektir. Güzellik namustur, onurdur, ahlaktır, vakardır, iffettir, selamdır, velhasılı güzel kelamdır.
Güzellik sinirlendiğinde sabredebilmektir. İmanını her türlü teyakkuza ve bombardımana karşı koruyabilmektir. Güzellik etrafındaki yaşlıları, hastaları, yetim ve öksüzleri görebilmektir. Bir yetimin gözyaşlarını dindirebilmektir güzellik. Dertlilere deva, hastalara şifa ve borçlulara edadır güzellik.
Ve güzellik yaratılan hemen her şeyin bir sahibinin olduğunu ve gayesiz hiçbir canlının yaratılamayacağını anlayabilmektir. Güzellik; yaratılan hemen her türlü canlı lisan-ı hal ile Yaratanını zikrederken; eşrefi mahlûkat olarak yaratılan insanoğlunun yaratılış gayesini bilmek, bilebilmektir.
Güzellik Kerem misali Aslı için yanabilmektir. Şirin sevdası ile dağları delme azmidir Ferhat’a özge. Güzellik Leyla suretinde asıl sahibi mutlakı görmek ve ona ulaşabilmektir. Şems ile Mevlana arasındaki bağı, Yunus’u Taptuk kapısına kul eden hamdım, piştim ve yandım denklemini çözebilmektir. Gagasında bir damla rahmeti İbrahim narına ulaştırma gayretindeki serçenin gayretidir, sevdasıdır belki de.
Ve güzellik Veysel Karani gönlünde büyütüp beslediği; biricik hasta ve yatalak anasına verdiği sözün mahcubiyetinde Muhammedi kapıya yönelebilmek ama Âlemlere rahmet olarak gönderilen en büyük sevgiliyi en mukaddes güzelliği görme bahtiyarlığına kim bilir belki de erememektir.
Güzellik İbrahim Hakkı Hazretlerinin biricik has evladı Şakir’in değil de meyhanelere dadanmış Zakir evladı gibi kırklara karışıvermektir. Ve bu olay sonrasında İbrahim Hakkı Hazretleri’nin;
“Harabat ehline hor bakma Şakir,
Defineye malik viraneler var” sırrı vakfına erebilmektir.
Ve son olarak güzellik; kötülüklerden kendini, nefsini, evladını ve efradını uzak tutabilme sabır ve cesaretini gösterebilmektir. O yüzden yüce Mevla’mızdan diliyor ve dileniyoruz ki; gönlümüzü, gönül gözümüzü ve tüm özümüzü güzellik iksirinin membasında bin kere yıkayarak kendi cemalini bizlere gösterme bahtiyarlığını kazandırsın.
Rabbim bizleri güzel gören, güzel düşünen ve düşündükleriyle güzel amel eden kullarından eylesin.