Şairin de söylediği gibi “Sen hiç, hiç oldun mu ?”
Ne kadar da var olduğunuzu düşünseniz de dünyanın makro ve mikro yaşam döngüsünde hiçlik diye bir gerçeği asla göz ardı edemezsiniz. Yaşam tarzınıza göre bir gün ve bir an, yok olma veyahut hiç olma olasılığınız kaçılmazdır.
**Kelime tanımı itibariyle, genel anlamda felsefe de var olmama durumu olarak tanımlanır. Varlıkta eksiklik ya da bulunmayış durumu, mevcut olmama hali olarak belirtilir. Bu anlamda felsefi bir kategori olarak anlaşılır ve yokluk ya da namevcudiyet şeklinde kullanılır.
“Bazen hayat, hiçliği idrak edince başlar” Öyle değil mi?
Günümüz yaşantısında; etrafımıza bakınca, hiç’i değil de hep var olanı görürüz aslında. Ben ve benim olan, bende, sizde, onda var olandır hep kaygı. Dünyevi ne varsa hepsi senin, benim, onundur. Hesap numaran, araban, gayrimenkullerimiz, yatlar, katlar, varlıklar vs. vs. saymakla bitmez, bu benler, bizler veya onlarda var olanlar. Var olmanın ve varlığa sahip olmanın ana fikrinde hep benim olsun da nasıl olursa olsun, nasıl kazanılırsa kazanılsın, yeter ki bende ve benim olsun sadece bende var olsun mantığı geçerlidir.
Ama İlginçtir!
Hiç hesap numarası veyahut altın dolu kesesi ile anılan, tarihi veya güncel bir kahraman tanıdınız mı? Veya hiç gayrimenkulleri saymakla bitmeyen, müthiş bir gelir ve varlığa sahip, varlar ağacından var olmuş, geçmişte veya günümüzde adını gönüllere yazdırmayı başarmış birisini tanıdınız mı?
E o zaman !!!
Ben diyen, benim diyen, bende var diyen, sadece benim olsun diyen, hiçliği bilmiyorsa, mâneviyat yolunda ne kadar çalışırsa çalışsın, hak olan yoldan daha çok uzaklaşmaz mı? Acaba !
İşte o an, hiçliğin önemli ve ne derece değerli olduğu akıllara geliverir.
Organik beden ve organik bedenin kazanımı olan maddeler hiç değil yoktur aslında. Bir değeri ve bir kalıcılığı da yoktur. Yıldızın tozundan, bulutundan bir topraktır ve tekrardan da aslına dönecek ve toz olacaktır. Yalnızca maddedir ve madde olarak kalacaktır.
“Hiç olmak ise yok olmak değildir”.
Hiçlikte asıl olan ruhtur, hiçliği bilecek olan ve anlayacak olan da ruhtur. Bu aynı zamanda da nefs’in ta kendisidir. Hiçliği nefs’e iyi anlatıp, dünyevi hiçlik ruha tam anlamı ile tanıtılabilirse, sonsuz yaşama yönelik işte o an gerçek olanı keşfedip, manaya yönelip, anlamsızlıklara anlam katabilecektir insan.
Birçok düşünürün de söylediği gibi; içi silme altın dolu, kum dolu veya su dolu bir kaba bakınca, kabın doluluğunun asıl sebebinin içindeki boşluk yani hiçlik olduğunun anlaşılmasıdır gerçek olan.
İşte bu yüzyıllardır, farklı şekillerde ifade edilen, bir boyutlar ötesi manayı anlamaya yardımcı olacak ana unsurdur.
Hiçlik anlam ile doldurulsa, işte o zaman hiç olmak güç olmaktır aslında.
Hiçlik olduğumu tasan, varsın bedenin ve madden yok olsun, mana ile sonuz yaşayacaktır insan.
Hiçlik